Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '07

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Mavi yeşil Sakarya

Mavi yeşil Sakarya
 

Hani memleketim diye söylemiyorum, Sakarya bir başka.

Maviyi ve yeşili seviyorum da ondan bir başka diyorum. Sakarya yeşilin ve mavinin tüm tonlarını bulabileceğiz güzel ve küçük bir Anadolu şehri. Küçük deyince bana hala küçük geliyor yoksa diğer birçok şehrimizle karşılaştırdığımızda onlara göre büyüktür elbet. Kendi olmasa da en azından adı Büyükşehir. Ama bana hep küçük geliyor belki de hep öyle olmasını, öyle kalmasını istiyorum. Şehirlerde insanlar gibi; büyüdükçe sevimlilikleri azalıyor ve sorunları artıyor.

Öğrencilik yıllarımızda okuduğumuz şehri pek sevmeyiz, gerçi ben Konya’yı da severdim de hep sarının içinde yeşili, bozkırın içinde ormanı arardım. O yüzden özlerdim memleketimi. Aslında sevmediğimiz insanlardır, şehirler değil. Kolaya kaçıp bir genelleme ile yanlış insanlarla karşılaştığımız şehirleri sileriz kafamızdan bir çırpıda. Üniversiteye ilk gittiğim sene üst sınıflardan bir arkadaş "bu şehrin üzerinden bir daha uçakla bile geçmem" demişti de, ben de "ne biçim yere geldim" diye düşünmüştüm. Ama insan özellikle gençlik çağlarında hep yanlışları görmeye, sorunları görmeye odaklanmışsa; şehirleri de insanları da yanlış tanıyor. Sakarya’yı da çoğu üniversite öğrencisi sevmez, bir daha bu şehre ayak basmak istemez belki de. Sorun şehir mi? Hayır bu şehrin insanları, o da bazıları. Bazı insanlar yüzünden bir şehre küsmek ne kadar doğru, ya da biz acaba insanları yanlış tanıyor olabilir miyiz? Haklı oldukları noktalar da var elbet, özellikle de öğrencilerin davranışları dolayısıyla ayıplanmaları ve esnaf tarafından yolunacak kaz gibi görünmeleri. Hangi şehirde öyle değil ki. Altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibi bir şey bu ama gel de esnafımıza anlat, gel de insanımıza anlat.

Sahi bizim insanımız da farklıdır. 72 milletten insan vardır desem abartmış olurum elbet ama hepimiz göçmüşüz bir yerlerden bu şehre, kimimiz önce kimimiz sonra. Balkanlardan, Kafkaslardan, Karadeniz’den, Doğudan, Batıdan, Kuzeyden, Güneyden hep bir yerlerden gelmiş buluşmuşuz Sakarya nehrinin suladığı bu bereketli ova da. Ova dedim de, o öncedendi. Mısır, pancar, kabak, patates yetişen bu bereketli alüvyal topraklar üzerinde şimdi kat kat binalar yetiştiriliyor. Sonra da bir yerkabuğu hareketiyle bir bir yere kapaklanıyor bu binalar. Aklımız başımıza sonradan geliyor da, yeni başlara eski akıl işe yaramıyor. İlla ki her baş her sorunu kendi yaşayacak da anlayacak, ders almak yok bize geçmişten.

Başlık mavi ve yeşil ama maviye başka bir yazımda yer vereceğim. Şimdi küme düşmekte olan futbol takımımızın renklerinden bahsetmekle yetineyim, yeşil ve siyahtan.

Bugün nevruz, baharın ilk günü .

Yeşil, bir gelin edasıyla ürkek ve sessice yüreğimize sokulurken.

Sakarya’da gören gözlere, cömertçe yeşilin tonlarını gösterme gayretinde.

 
Toplam blog
: 27
: 2130
Kayıt tarihi
: 30.10.06
 
 

1979 Sakarya doğumluyum, 1,5 yıl Milli Eğitim' de öğretmenlik yaptıktan sonra,11 yıldır da üniver..