Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '17

 
Kategori
Güncel
 

Max Weber ve sekülerleşme

Max Weber ve sekülerleşme
 

Sekülerleşme


Genel olarak insan aklı ve düşüncesinin dini ve metafizik denetimden kurtarılması süreci sekülerleşme olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile sekülerleşme, Toplumsal hayatın tüm branşlarının, siyasetin, kültürün, dine dayanan değerlerden arındırılması ve bağımsızlaştırılmasıdır.

Gerçektende Batı, rasyonelleşme ve sekülerleşme (dünyevileşme) yolu ile bilimde, teknolojide, güzel sanatlarda, üretimde, tüketimde, ulaşım ve haberleşmede, politik ve kültürel etkinliklerde, düşünce ve felsefede, tarihte eşine rastlanılmayacak devrimler gerçekleştirmiş, hatta bu devrimleri tüm dünyaya kabul ettirme başarısını göstermiştir. Batı, sekülerleşme ve rasyonelleşme yolu ile fizik dünyayı önemli ölçüde fethetmiştir. Üretimde ve tüketimde, tarihte eşine rastlanmayan akıl almaz başarılar elde etmiştir. Toplumların maddi açıdan refah düzeyini arttırmış, Francis Fukuyama’nıniddia ettiği gibi sanki “Tarihin sonu”na ulaşılmıştır. Kimilerince ise bu başarı insanlığın “Yeryüzü Cenneti”ne kavuşması olarak yorumlanmaktadır.

Batıyı kefere ve ahlaksız diye tanımlayan kimi toplumların liderleri, kanaat önderleri, sözüm ona aydınları, kısmen halkları tarafından ise sekülerleşme güya dünyayı özellikle ekolojik olarak tahrip etmiş ve kültürel parçalanma açısından intiharın eşiğine getirmiştir. Onlara göre Batıda kültürel çöküntü, aşırı profanlaşma, eko-sistemin tahrip edilmesi, sömürü ve ırkçılık yaygınlaşmıştır. İddia edilen şey ise toplumların sosyo-ekonomik açıdan gelişebilmeleri için Batılı anlamda sekülerleşme ve rasyonelleşme zorunda olmadıklarıdır. (Bu konu başka bir blog yazısının içeriği olacak ve hatta o içeriği geçecek kadar geniştir.)

Konumuza dönersek, Max Weber’de sekülerleşme, laikleşme ve yaklaşık aynı anlama gelen rasyonelleşme kavramları son derece önemli kilit kavramlardır. Weber’e göre bu kavramlarla kapitalizm özdeştir. Weber, kapitalizmi batı toplumlarının sekülerleşmesi ve rasyonelleşmesi olarak görür. Ayrıca, sekülerleşme ve rasyonelleşmeyi Batı toplumlarına özel bir olay olarak değerlendirir. Bu sürecin en somut yansıması düşünüre göre, rasyonel kapitalist üretim biçimidir. Rasyonel kapitalist üretim biçimi ise bazı kurumların bir arada buluşmasından ortaya çıkmıştır. Weber’e göre bu Kurumlar; rasyonel hukuk, modern devlet, başta sanayi üretim olmak üzere sosyal hayatın tüm cephelerine uygulanmış modern bilim, aile bireylerinin kontrolünden ayrılmış aktif işletme girişimi, bağımsız kent kurumları, asketik (riyazi-çileci) yaşam ve belli ilkeler etrafında çalışan bürokrasi gibi kurumlardır.

Rasyonellik, insan hayatının tüm yönlerinde geleneksel normlara ve karizmatik duygudaşlığa başvurmanın saf dışı bırakılması ve genel kurallara, talimatlara dayanarak insan hayatında hesaplılık ve sistematik denetimin artması olayıdır. Weber’e göre seküler hayatta geleneksel kurumlara bağımlılığı engelleyecek olan bürokratik denetim ve gözetim araçları, endüstriyel ve siyasal faaliyetlere giderek hakim olacaktır. Seküler hayatta toplumsal ilişkileri gayri bireycilik ve resmiyet temeline dayalı olacaktır.

Seküler ve rasyonel hayatta, özellikle iş çevreleri, geleneksel yöntemlerden uzaklaşarak, bilim ve akla dayanan bir yöntemle faaliyetlerini sürdüreceklerdir. Bunların en başta gelenleri “sıkı çalışma” temposu, aşırı tutumluluk, aktif rizayet (nefsin isteklerini kırma, perhiz), risk alabilme gibi niteliklerdir.

Schiller; Max Weber’in modern seküler toplum şartı için “dünyanın büyüden kurtulması” ifadesini kullanmıştır. Bununla Weber, insanların artık büyüsel ve doğaüstü güçlerin kutsal dünyasında kapalı olmadıklarını kast eder. İlke olarak “etkili olabilecek hesaplanmayan esrarengiz güçler yoktur… artık yabani toplumlar gibi ruhlara galip gelmek ve ya onlardan yardım dilemek için büyüsel yollara baş vurmaya gerek kalmamıştır.” Buna rağmen bilimsel gelişmenin mümkün kıldığı ilerleme ve uygarlık, bir bireyin hayatında artık hiçbir doğal ve kaçınılmaz sınır olmadığı anlamına gelir. Olgunluk, artık bir bireyin aşiretinin veya toplumunun bilim ve kültürünün iyice öğrenmiş olması anlamına değil, daha çok bireyin sürekli büyüyen bilgi stokuna yetişmesi anlamına gelmektedir.

Dikkat edileceği gibi Weber, rasyonelleşme ve sekülerleşme sürecinin merkezine “büyüden kurtulma” olgusunu yerleştirir. Gerçekten de “büyü” Batı toplumlarının genlerine işlemiş korkunç bir hastalık idi.

Büyü olgusunun Batı toplumlarındaki etkisini anlamadan ne Weber’in ne Weber gibi düşünürlerin tezlerini, ne de sekülerleşme ve rasyonelleşme süreçlerinin Batı toplumu ile halen inanç ve din etkisindeki diğer toplumlar için taşıdığı değeri anlayamayız.

Kilisenin akıl almaz yorumları ile Batı toplumu derin bir “hurafe ağının” içine düşmüştü. Akıl hastalarına, her türlü salgın hastalığa, ciddi ve korkutucu afet ve olaylara yaklaşımda Batı insanı, geniş ölçüde hurafeye dayalı düşünce ve inançların etkisi altında idi. Örneğin, akıl hastalığını, insanın içine şeytanın girmesi olarak yorumlanıyordu. İnsanın içine giren şeytanı def etmek için ona işkence yapılarak kovulabileceğine inanılıyordu.

Havaların kötü gitmesinden depreme, salgın hastalıklardan kuyruklu yıldızın çıkmasına kadar tek sorumlu zavallı büyücülerdi. Bunların hakkından gelmek için onlarca işkence çeşidi geliştirilmişti. Sadece Almanya’da 1450-1550 tarihleri arasında büyük çoğunluğu diri diri yakılmak üzere yüz bin büyücü öldürülmüştü.

Sekülerleşme ile Dünyanın kutsallığı azaltılmıştır. İnsan hayatı, doğa ve toplum, kutsal güçlerin eylemlerinin sonucu olarak değil aklın öncüllerine bağlı bir şekilde açıklanmakta ve söz edilmektedir. Geleneksel değerlere ve eylemlere dayalı bir zorunluluğun yerini bütün seçimlere ve eylemlere yönelik faydacı ve makul bir rasyonel (mantık) almıştır.

Batının Rönesanssından onlarca yüzyıl sonra bile halen Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde azı yayınlanan hurafe listesine Ülkemizde yoğun olarak inanıldığı önemli gerçeği karşısında; Weber’in Sekülerleşmesini nereye koyacağımı düşünüp duruyorum.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..