Mayıs gündemi: Bayram düşünceleri, PKK çekiliyor mu, futbolda şiddet bitecek mi?

Milli bayramlarımız arasında en eski tarihli olanı ( 19 Mayıs 1919) Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı.100 yılı devriyesine 6 yıl gibi kısa bir zaman kaldı. Son zamanlarda stadlarda yapılan gösterilere " Mussolini işi, Komunist işi " diyerek bu milli bayramımızı sulandırmaya, daraltmaya ve hatta tamamen kaldırmaya teşvik eden, akıl veren kalemşörler çıksa da adı üstünde milli bayramlar asgari müştereklerimizden. Hangi parti veya görüşten olursak olalım nirengi noktamıza " vatan sevgisini " yerleştirerek milli bayramlarımıza sahip çıkmalıyız.Tıpkı yüce dinimizden kaynaklanan dini bayramlarımıza sahip çıktığımız gibi. Bu yıl ki gençlik spor bayramına evde bayrak asmak dışında pek iştirak  edemesem de bu bayramla özdeşleşen ve gençlik anılarımızda önemli bir yeri olan  " Dağ Başını Duman Almış" marşını bol bol dinledim. Bir de vatan sevgisini çok güzel terennüm eden ve burnumuzun direği sızlamadan dinleyemeyeciğimiz " Güzel Yurdum Türkiye " şarkısını.

                                         x   x    x

Acaba PKK militanları gerçekten Türkiye'yi terkedip Kandil'deki inlerine çekiliyorlar mı? İlan ettikleri çekilmeye başlangıç tarihinden bu yana tam 15 gün geçmesine rağmen ne ölçüde çekilip gittiler? Eylem günlerinde Kandil'e " Çayı koyun, şöyle bir karakol basıp geleceğiz " diyerek birkaç saat içinde yüzlerce kişiyle Türkiye'ye girip sonra kuzey Irak'a geçenler şimdi neden bu kadar hızlı değil? Yoksa çekilme dediğimiz şey göstermelik birkaç resmi geçitten mi ibaret? " Gece silahlı olanlar, şimdi gündüz külahlı " haline gelip başka şeyler peşinde mi? Neticede sınırda karakol kurup ülkeyi terkeden teröristleri tek tek sayamıyacağımıza göre,  İmralı'daki adamın sözüne ve ikna gücüne güvenip beklemekten başka çaremiz yok galiba? 

                                      x  x  x

Son yıllarda özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları arasında yaşanan gerginlikler son derbi maçından sonra Fenerbahçeli genç bir taraftarın bıçaklanıp öldürülmesiyle neticelendi. Şimdi TV'de, gazetelerde koca koca adamlar timsah gözyaşları akıtıp " Biz demiştik " diyorlar. Daha düne kadar ekranlarda birbirine girip,olmadık hakaret ve tehditler savuranlar onlar değilmiş gibi.Ne olur beyler! Bu anlamsız didişmeye bir son verin. Külüp yöneticisi, futbolcu, spor yazarı, her kimseniz, içinize işleyen " Bu kavga döğüş virüsünü " yok edin artık. Yoksa Buraklar ölmeye devam edecek.Bu arada yaşadığım bir olayı anlatmadan da geçemiyeceğim: Feneryum mağazasında çocuğa bir hırka bakarken eşim üzerinde " FB " amblemli ürün almama şiddetle karşı çıktı. Çünkü bir anne olarak son elim olayın etkisi altındaydı. Kimbilir kaç anne böyle düşünüyor? Böyle giderse düşünmeye de devam edecek..