Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '18

 
Kategori
Öykü
 

Maymunlar Düşünmek İstiyor

Maymunlar Düşünmek İstiyor
 

Kıyamet kopmuştu. Yeryüzünde yıkıcı olmayan, düzeni bozmayan, zeki olarak görülen ve insanların yerini alacak olan bir maymun adam yaratıldı. Ve ona bir dişi de yaratıldı. Henüz dünyanın sonu değildi ama insanlar birbirileri ile savaşarak ırkını yok etmişti. Yeryüzünde çok az insan kalmıştı.

Gizli üsse giren bilim adamları son kontrollerini yapıp tekrar gökyüzüne çekileceklerdi. Ve sonsuza kadar yeryüzünden insan olmayacaktı.

Bir çift maymun adam görümünde konuşabiliyor ve düşünebiliyordu. Düşünceleri kısıtlıydı ama bazı sorunlarına çözüm bulabiliyorlardı. Erkek olanı şimdiye kadar hiç konuşmamıştı. Ama dişi olanı ise susturmak mümkün değildi. Bilim adamları kontrollerini yaptı. Maymun adamaları sağlıklı ve üremeye elverişli görünce gökyüzüne çekildiler.

Aradan yıllar geçti. Erkek maymun adam inadını kırmış konuşmaya başladı. “Söyle Meryem sen daha ne kadar çocuk yapacaksın?”

Dişi maymun Meryem “Yüz tane çocuğumuzun olmasına az kaldı. Zaten ben de bittim tükendim. Doğurma işini her an sonlandırabilirim.”

Erkek maymun adamın ismi Ziya idi. Ormanın içinde çocukları ile küçük bir kabile oluşturmuştu. Yiyeceklerini avlanarak karşılıyorlardı. Bir gün Meryem “Ben bizi yaratan insanların kitap denen bir şeyleri okuduğunu gördüm. Acaba diyorum biz de onlar gibi yapıp kitap okuyabilir miyiz. Ne dersin?”

Ziya “Bende biliyorum o okudukları kitabı. Onunla geçmişi hatırlayabilir onunla düşünebilirmişsin. Ama bunun için uzun yolculuklar yapıp insanların geride bıraktıkları şehirlere ulaşmamız gerekiyor. Ve en önemlisi de yazı denen şeyi okumayı becermemiz gerekiyor. Ve şehirlere ulaşabilmek için öncelikle yiyecek stoku yapmalıyız. Ve vahşi hayvanlara karşı silahlarımızı bilememiz gerekiyor.”

Karar verilmişti. Maymun adam ve dişisi çocukları ile yola çıktılar. Çocuklar yetişkindi artık. Yolda hiç açlık çekmediler. Oğul maymunlar kolaylıkla geyik avlayabiliyorlardı. Geyik popülasyonu da hayli fazlaydı. Bir şehir çıkmıştı karşılarına. Ve şehrin önlerinde dağ kadar büyük, taştan yapılmış üç piramit ile karşılaştılar.

Kısa bir incelemeden sonra Maymun adam Ziya “Bu piramitler biz maymunların işi değil. Bunları yapanları henüz çözemedim. Sen ne dersin Meryem?”

Dişi maymun Meryem “Piramitlerden önce karşılaştığımız sığınaklarda duvarlarda bazı şekiller gördüm. Şekiller insanların şekliydi. Eğer o şekillerin ne söylediğini çözebilirsek biz maymunlarda insanlar gibi düşüneceğiz.”

Ziya “Sen bunu unut. O şekillerin ne dediğini çözmek için bize bin yıl gerekli. Ama diyorum ki neslimizi bu piramitlerin olduğu bölgede çoğaltsak. Zaten şehir bulacağız diye aylardır yollardayız. Bu piramitlerden daha güzel şehir mi olur?”

Dişi maymun Meryem “Benim de aklıma yattı. Buralara yakın adını, bizi kafeste tutan bilim adamlarından Nil nehri adında akarsu varmış. Eğer su varsa bu hayat demektir. Ve senin istediğin gibi bu civarda neslimizi sürdürebiliriz.”

Ve maymun adam ve kabilesi Nil deltasına yerleşti. Karşılaştıkları bir insan tapınağına yerleştiler. Haliyle Ziya kendine kral statüsü verdi. Ve artık çalışmaz oldu. Onun yerine oğulları çalışıyordu. Meryem ise sadece gelen yiyecekleri yemeğe çeviriyordu.

Bir gün maymun adamın oğulları bir insan yakaladılar. Onu tutsak edip babalarının önüne çıkardılar. Maymun adam Ziya “insanlara aşina olduğu için şaşırmadan sordu. “Söyle bana insanoğlu sen kimsin ve buralarda ne arıyorsun?”

İnsanoğlu “Benim adım Selçuk. Ben buraya bir grup insanla gezi kafilesi ile geldim. Ve diğerlerinden ayrılınca kayboldum. Şimdi buradayım.”

Ziya “Demek siz insanların gerisi de var. Oysa bilim adamları bize yeryüzünde sadece biz iki maymunun kaldığını söylemişti.”

İnsanoğlu Selçuk “Dedikleriniz doğru ama bir farkla. Ben şehrimde bir dergide Afrika’da artık insanlar gibi düşünen zeki maymunların yaratıldığını okumuştum. Ama görüyorum ki dergide bahsedilenden daha ilerisiniz. Ve biz insanlar gibi konuşuyorsunuz.”

Maymun adam Ziya “Çok dikkatimi çektin insanoğlu. Böyle şeyler düşünmeyi nasıl öğrendin. Söyle bana.”

İnsanoğlu Selçuk “Bu biz insanlar için gayet kolay. Bunun yolu kitap okumaktan geçiyor. Ama fazlaca kitap okumaktan.”

Ziya “Biz maymun adamlar da düşünmek istiyoruz. Bu bizim doğal hakkımız. Biz zeki olarak yaratılmadan önce iç güdülerimiz ile yaşardık. Şimdi biz maymun adamların düşünmeye ihtiyacı var.” Dedi sordu. “Söyler misin bana siz insanoğulları bir maymuna düşünmeyi zerk edebiliyorsanız peki siz düşüncenin bir üstüne mi çıktınız?”

Selçuk “Evet dediğin doğru. Artık düşünce denen şey biz insanlara oldukça ilkel gelmeye başladı. Biz artık zihnimize gelenleri anlamaya değil onları kullanmaya başladık. Daha çok ta hiç düşünmüyoruz. Düşünmemenin keyfini çıkartıyoruz. Bir şeyi bilmek istediğimizde zihnimizdeki hayalleri harekete geçiriyoruz. Anlamayı değil.”

Maymun adam “Peki biz okuyabileceğimiz kitapları nerede buluruz söyler misin? Bunun için çaba sarf ediyoruz. Ama taşlara çizilen şekillerden başka bir şey bulamadık.”

Selçuk “Yalnız bunu söylersem beni serbest bırakacak mısınız. Çünkü size güvenmiyorum.  Siz biz insanlar için hala maymunsunuz.”

Maymun adam birden öfkelendi. “Sen ne dedin bize. Bizi yarattınız diye size köle mi olalım yani?” Dedi. Ekledi. “Alın bunu götürün. Nerede bulduysanız oraya bırakın. Küstah şey.” Maymun adamın öfkesi insanoğlu gidince de geçmedi. Eline aldığı tapınaktaki eşyalarını yere atıp parçalamaya başladı. Ancak eşi Meryem gelince buna son verdi.

Meryem kocasına sordu. Neden öfkelendiğini öğrendi. Kocasına bir sürprizi vardı. “Kocacığım bak bunlara.” Diye çantasından bir kitap çıkarttı. “İki gündür şehirdeydim. Orayı bulmam zor olmadı. İnsanlarla karşılaştım. Onlardan korktum. Ama aralarında bizim gibi zeki maymun yaratıkları görünce korkum hafifledi. Şehrin kalabalığına karıştım.  Ve şehrin kütüphanesini bulmak zor olmadı. Oradan bana ödünç kitap verdiler. Al bak.”

Maymun adam “Bu kitap neden bahsediyor. Ve bizi yaratanlar başka kimleri yarattı.”

Dişi maymun Meryem “Biz maymunları kontrollü şekilde  yaratıp çoğaltıyorlar. Gelecekte dünyayı bize bırakacaklarmış. Ve bizlerde istediğimiz gibi düşünecekmişiz. Ban bütün bunları kütüphaneci söyledi.”

Ziya “Demek bilgi denen şeyler o kütüphanelerde. Konuştuğun kişi bütün bunları kitaplardan mı öğrenmiş. Yoksa bir yanlış şeyi san mı söylüyor?”

Meryem “Benim konuştuğum bir insan kızıydı. Oldukça güzel görünüyordu. Onun bana yanlış bir şey söylemesi mümkün değil. Çünkü ben bilirim. Gördüğüm kadarıyla yanlışlık yapması o kadının işi değil. Onunla daha bir sürü şey konuştuk. Ve o bizi şehre davet ediyor.”

Ziya “Öncelikle bize acilinden bir geyik yemeği hazırla. Sen gittiğinden beri yiyecekleri hep çiğ yedim. Çünkü ben sen değilim. Ben yemek pişirmeyi bilmiyorum.”

Artı maymun adam ve dişisinin kaderleri değişiyordu. Ziya diğer maymunlarla kaynaşmanın ve birlik olmanın düşüncesini çok sevdi. “Acaba onlara da emirler verebilir miyim?” diye düşünmeden de edemedi.

Tuna M. Yaşar

 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..