Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mayo alana deniz bedava (!)

Mayo alana deniz bedava (!)
 

Bu sabah denizi çarşaf gibi görünce, kahvaltı bile etmeden denize gittik torunumla. Saat daha 09'du ama, ön sıradaki şezlonglar doluydu. Torunum yüzmenin yanısıra kovasıyla su taşıyıp içinde oyuncak su kaplumbağasını, minik yunus balıklarını yüzdürdüğü için daima ön sıradaki şezlonglarda oturmayı tercih ediyorum. Ön sıranın ortasında boş bir şezlong görüp ona yöneldim. Görevli genç geldi ve o şezlongun rezerve edildiğini söyledi. Yarım asırdır Konyaaltı sahilinde denize girerim, rezerve edilmiş şezlonga ilk kez rastladım. Karşıdaki otelde kalanlar bir gün önceden parasını verip rezerve ettiriyorlarmış istedikleri şezlongları. ' Böyle saçmalık olur mu? ' diyecek oldum, görevli genç demez mi ' İsterseniz parasını ödeyin, yarın da sizin için rezerve edelim ' diye.

Benim tepem nedense bu günlerde daha sık atmaya başladı:) Bir yandan da - neredeyse ilke edindiğim - herkese iyi davranma takıntımdan taviz vermemeye çalışıyorum. Neyse ikinci sıradaki bir şezlonga razı olduk. Başka bir işletmeye yürümek zor geldi sabahın sıcağında. Yan şezlongda oturan başka bir babaanne-torun da aynı sözlerle karşılaşmışlar meğer bizden önce. O babaanneye dedim ki; göreceksiniz, biz öğlen olup da dönene kadar o şezlonga hiç kimse gelmeyecek! Daima saat 12'de döneriz eve, o saate kadar kimse gelmedi:)

80'li yıllara kadar Antalya'nın plajlarında canınız nerede isterse denize girebilirdiniz. Lara Plajı bize hem uzak, hem de kumlu olduğu için tercihimiz hep Konyaaltı, ya da Arapsuyu Plajları olmuştur. Çakıltaşlı deniz bizim vazgeçilmezimizdir:) Yakında Konyaaltı Plajı diye bir isim duymayabilirsiniz. Çünkü yıllardır Beachpark olarak anılıyor, biz Antalyalılar dışındaki deniz meraklıları tarafından. Arapsuyu ismi ise neredeyse tamamen unutulmuş gibidir. Baki Beach derseniz hemen anlaşılır ama.

Bu kadar açıklamanın ardından şu gerçeği yazmak istiyorum;

KIYI KANUNU

Kanun Numarası: 3621
Kabul Tarihi: 04/04/1990
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 17/04/1990
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 20495

GENEL ESASLAR

Madde 5 - Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir:
Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır,
Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.

Madde 6 - Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz


Şimdi gelelim güzelim Konyaaltı Plajı'ndaki gerçeğe;

İşletmelerin arasında eser miktarda halka ayrılan (!) yerlerde para ödemeden denize girebilirsiniz. Hattâ yanınıza küçük tüp, kavun-karpuz, kilim, dolma tenceresi, teyp bile alabilirsiniz:) Ama başınıza güneş geçmesin diye şemsiyenizi de evden getirmek zorundasınız. Hani o kıyılar halka açık ya, o bakımdan! Halksanız, halk olduğunuzu ve haddinizi bilecek, belediyenin sizin için orada parasız şemsiye açmasını beklemeyeceksiniz. Sakın ha yukarıdaki Kıyı Kanunu'nun maddelerine bakıp da havlunuzu alıp şemsiyeli ve duşlu bir işletmenin önünde - kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır cümlesine kanıp - denize girmeye kalkışmayın. Hoş, şemsiyesi ve duşu olan bir işletmeye gittiğinizde de başınıza ne geleceğini bilemezsiniz. Alın size 9 Temmuz 2011 günü yaşanan ve yürek sızlatan bir haber;

Antalya’nın dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’nde 5 No’lu plajdaki duşa giren ilköğretim öğrencisi Mert Gültekin, herkesin gözü önünde çırpınarak can verdi. Daha önce 4 kişinin çarpıldığı iddiaları üzerine yapılan araştırmada elektrik kaçağına rastlanmadı. Ölüm nedenini, otopsi belirleyecek.

Otopside neden öldüğü belirlendi 13 yaşındaki Mert'in; elektrik kaçağı!!!

Bir tost için 5 TL alan, karşı oteldeki Rus turistin keyfi için kendi vatandaşına şezlongu parasıyla vermeyen, 4 kişi duşta kaçak olduğunu söylemesine rağmen oralı bile olmayan ve pek çoğu da denizi ilk kez Antalya'da gören bu işletmeciler yüzünden deniz zevkimiz bile kalmadı. Bu işletmelerde hoparlörden sahile yayılan o avaz avaz, sözüm ona müziği ise hiç saymıyorum!

Geçen yıl Güllük caddesinde bir esnaf, vitrinine kocaman bir tabela asmıştı. Üzerinde şu şirin yazı yazıyordu; MAYO ALANA DENİZ BEDAVA! . Sevsinler bedava Akdeniz'imi:) Rezerve şezlonga paramla bile oturamayınca Orhan Veli'nin cânım şiirini mırıldandım içimden;

Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinamaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

 

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..