Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '08

 
Kategori
Mizah
 

MB Cennet Mahallesi (11)-Yolculuk nire hemşerim ?..-

MB Cennet Mahallesi (11)-Yolculuk nire hemşerim ?..-
 

yolculuk nire?..


Okan Tınmaz, Yakamoz Murat ve FB'li Armatör Metin Zaman Tüneli'ne el ele girmek istiyorlardı.Ben de onlarla gitmek istiyordum. Fakat nişanlımla birlikte yazıldığım için güvenlik soruşturması ve veli izin dilekçelerinin gelmesini bekliyorduk.

Teneke Kafa Uzaylı Melik, bürokratik işlemlere çok bağlıydı.''Nuh diyor; Peygamber demiyordu ''İçimden öfkeyle ''İnatçı p...nk Teneke '' Demiştim ki Melik aniden elini gırtlağıma uzatıp bağırmıştı.

''Üleyn !...ben senin içinden geçeni okuyorum...Ben uzaylıyım...Ben insan mıyım leyn!..Hem sen benim p...nk olduğumu nasıl anladın?..Çabuk söyle!..''

''Çek elini leyn...Paslı teneke !...Ben de senin yedi sülaleni okudum...Marsta ne moklar yediğini duymadım sanki?..''

Tam o sırada Metin, Okan ve Murat Abilerimin ''Gard vaziyetini'' aldığını gören mahalleli araya girmez mi?..Yeni bir Samanyolu gezegenler savaşı böylece önlenmiş olmuştu...

Şekerpınarı ve Ayrıntıda Gezinmek ellerinde Yashia marka üstten bakmalı Sovyet Malı, fotoğraf makinalarıyla yanımıza gelip habire resim çekiyorlardı.Belli ki Ayrıntıda Gezinmek, yeni röportajlara yol alıyor, Şekerpınarı da GÜM için albüm oluşturuyordu.

Metin önde, Okan arkada; tam başlarını Zaman Tüneli Varilinin içine sokmuşlardı ki gök gürlemesine benzer bir haykırışla kendimize gelivermiştik.

Eyvaah ki eyvaahhh!..Sokağın başında kırmızı, doru bir atın üzerinde, başında kalpağıyla ve de elinde kılıncını sallayarak bizim DEDE, öfkeyle bağırmıyor muydu ?..

''Hiaaayyytt!...Bre !..Mendeburlar !..Buraları benden sorulur !..Duydum ki Meral Hanım'ı bu Uzaylı Küffar, Varilin içine sokacakmış!..Dağılın leeyyn !..Alah, Alaaaahhh !..''

Dede, atını mahmuzlayıp, bütün haşmetiyle Teneke Kafanın üzerine saldırmaz mı?..Kafa, kol, gövde, bacak havada uçuşacak sanarken Meral Hanım, tüm cesaretiyle Dede'nin atının dizginlerinden tutmuştu ve...

''Ben bir yere gitmiyorum, Gazi Bey !..Anca beraber, kanca beraber !..Gidersem sizinle giderim!..Buyrun !..''

Dede, atının üzerinden Ohannis ve Özgün Kaplama'nın güçlü kollarında aşağıya iki büklüm ve çevik bir hamleyle inivermişti...Shalimar, Kaynanam, nişanlım ve kankam Murat gözyaşlarıyla olayı izliyorlardı.Zeynep Gülay Abla da seçilecek muhtar edasıyla Dede'ye nazik bir ''hoşgeldin muamelesi ''yapınca Dede'nin yelkenleri suya inivermişti.

Teneke Kafa'nın korkudan benzi paslanmış, küf gibi olmuştu. Uzaylı Melik, damağını çekerek yaklaştı ve Dedeye bakarak,

''Eeeeyy..Ulu Erenleer !..Doing !..Sen benim özel konuğumsun artık!..Gel seni Meral Hanım'la hemen postalayayım !..Emret !..Seni istediğin yere yollayayım!..Doing !..''

September Özlem ve sevimli minik kızı Eylül ''Daha dün annemizin kollarında yaşarken ''isimli Dede Efendi'nin Rast Makamındaki şarkısını söylemeye başlayınca, Sema Güzel, Sevda Işıklı, Emoş, Esma Kahraman, Yağmur Zamanı, Özlem Akaydın, Yekruseha, Mine Sevinçoğlu Ablalarım da eşlik etmeye başlamışlardı.

Cansın Erol Ablam da uduyla yol gösteriyordu.Bütün mahalle duygulu bir an yaşıyordu.Bu olay fırtına öncesi bir sessizlik miydi?..Aniden bir çiçek konfetisi gökyüzünden yağmaya başladı...

Yaşam Çiçekleri, Talip Bölükbaşı'nın uçağıyla üzerimizde uçarken dükkanındaki tüm çiçekleri bizlere döküyordu.

Teneke Kafa, Dede'nin koluna girmişti ve O'nu Zaman Makinesı Varilinin içine sokuvermişti...Mavi bir alevle Dede de yolculuğuna çıkmıştı. Ama Meral Yağcıoğlunu almayı unutmuştu yazık!..

Arkasından Yakamoz Murat, Okan, Yat'çı FB'li Metin balıklama dalmışlardı varile...Varil biraz gürültülü çalışsa da görevini yapmıştı !..Benim ''ahretlikler'' Elveda !...Diyerek Sarı Lacivert içine az Kırmızı renkli dumanlarla uçup gitmişlerdi. Moonligt Öğretmenim, Murat Ertaş Hoca'' Öğretmen indiriminden'' yararlanarak ellerinde bir bavul kitapla yola çıkıvermişlerdi...

Dilek Ç, Sabiş, Nursen, Emel Dedeoğlu, Yolun Diğer Yarısı ve Halide Ablalarımın ailelerinden ayrılmaları epey zor olmuştu...Ama hepsi de Gidiş-Dönüş bileti almanın avantajıyla yola çıkıyorlardı.

Teneke kafa Uzaylı Melik, arasıra kuruyan cola tenekesinden dudaklarını gres yağlı pamukla siliyor.;habire varile doldurduklarına, ''Çaaakkk !..'' yaparak yolcu ediyordu...

İzmir Mavili Doktor ablamız da son yolcunun- sağlık raporunu- teslim etmişti...Yanına İzmir'li arkadaş ararken September Özlem ve sevgili kızı Eylül'le göz göze gelmişlerdi.Aniden kucaklaşarak Zaman Makinasına birlikte atlamışlardı.

Eylül sarısı renklere İzmir'in Mavileri karışıvermiş, çıkan renkli dumanlar gökyüzünde yeşil bulutlar yaparak yere yağmur ve dolu olarak yağmaya başlamıştı.

Ayrıntıda Gezinmek, Şekerpınarıyla vedalaşıyor;bir taraftan da Melik'ten taksitle aldığı ''digital fotoğraf makinesine'' sıkı sıkı sarılıyordu..Ne ropörtajlar hayal ediyordu...Kimbilir?...Halbuki ilerde başına gelecekleri bir bilse biner miydi o makineye acaba ?..Gerçi ben de neler olableceğini nereden bilecektim ki!...O anda aklıma ne gelirse onu uyduracaktım tabi!..

Tam o sırada Talip Bölükbaşı'nın uçağıyla Zaman Makinesinin içine doğru ''Pike '' yaptığına tanık olmuştuk!..Hayret ki hayret!..Uçak iğne deliğinden geçer gibi varilin içine girmiş ve mavi bir duman cümbüşüyle gözden kaybolmuştu.Yılların pilotuna da böyle gidiş yakışırdı hani!..

Meral Ablamız , Cansın Erol Ablayla bir şeyler konuşup Teneke Kafa'nın yanına gelmişlerdi.Özel istekleri vardı.Dede'nin olduğu yere gitmek ve onun çocukluk halini görmek istiyorlardı.Melik, onlara bir kağıt uzatıp, muhtardan onay, ikamet kağıdı, nüfus cüzdanı sureti, Vukuatlı bilmem ne belgesi isteyince vaz geçtiler...

El ele girdiler makineye...Gözyaşlarıyla samanyolu gibi bir ışık hüzmesi bırakarak yok oldular...Tam o sırada teneke kafanın telefonu çalmıştı. Aceleyle 3024 Mokia telefonu açtı ve konuştu...

''-Buyrun ben Melik Marçelikteki Çelik'in kardeşi...Doing !..Teneke kafa...''

''Ben Muhasebe Bakanı Kemani Kumakıtan!..Senin şu makinayı bir görmeye gelcem!...Satan mı onu bana ?..''

''Ben...Doing !..Yetkim yok !..Doink !...Mesut Abi diye bir adam var !..O karışır !..Doing !..''

'' Ben Mesut...Musut...Annamam...kardeşim...babalar gibi alır satarım!..Oralar da benim sayılır...her yer benimmm !..''

''Bana bak !...Doink !...Attırma tekneke kafamı !...Doing !..''

''Atarsa atsın !...Be adam !...geliyorum leeyn Oraya...Çabuk uçağımı hazırleying !...Leynnn !'' Çaaattt...(Kapanma sesi)

Melik, bize durumu anlatınca, hemen yönetim kurulu toplantısı için Necip Köni, Ohannis, Ahmet Balcı, Esma Kahraman ve muhtar vekili Deprem genel müdürü İsmail Yıldırım Amca, bir araya gelip ''Durum Muhakemesi ''yaptılar...Bu durumda ben de bir yere ayrılamıyordum.Olsundu...Dede nasıl olsa gitmişti...Nişanlımla daha rahat görüşebilecektim...Laay..Laay loom!..(Sevinme sesleri)

Teneke Kafa da denetim altına alınmalıydı.Bu Kemani Kumakıtan'ın sağı solu belli olmazdı.Şekerpınarı, GÜM binasının şeref salonunu açtı ve toplantı başlamadan önce Teneke Kafa'dan toplanan paraların hesabını sorma zamanı da gelmişti...

Çuvallar dolusu parayı salon döşemesine serivermiştik.Paraları sayarken kebapçıdan taze gelen çiğ köfteleri marullara sarıp yemeye başlamıştık.Bir taraftan da Melik'in cep ytelefonunun ekranından yola çıkan arkadaşların nerelerde mola verdiklerine, çaylar şirketten mi değil mi?..Gemi hostesleri görevlerini nasıl yapıyor ?..Gibi denetimlerimize devam ediyorduk.

Tam o sırada teneke Kafa ayağa fırlayıp, ''Eyvaaahh !...Bir yanlışlık yaptıııkkk !!!...Demez mi?..

.........

(Aman devamını kaçırmayınız !..)

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..