Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '12

 
Kategori
Blog
 

MB'de "sertleşme" sorunu var mı? Varsa ne kadar var?

MB'de "sertleşme" sorunu var mı? Varsa ne kadar var?
 

Evet, evet var böyle bir sorun. Henüz yazılara aksettirilmiş değil ama “sütre” gerisinde, yani efendim mesaj ve yorumlarda sık sık dile getiriliyor. “Seninkini okudun mu? Yine sertleşmiş” mailleri havalarda uçuşuyor.

Bununla da kalmayıp editörlere “sertleşme” konusunda şikâyetler yağıyor! Ama “Dur şu konuyu blog kategorisinde bir dillendireyim” diyen yok!


İma, cinas, kinaye ve editörlere şikâyet… İyi de nereye kadar?


Allah’tan ben varım yani… “Açın arkadaşlar kartlarınızı, çekinmeyin! Herkes eteğindeki taşları döksün, derdi neyse ciyaklamadan, editörleri taciz ve de meşgul etmeden anlatsın; fikirler çarpışsın, üleşim şeyimizde çiçekler açsın” diyorum. Diyorum demesine de dinleyen kim?

MB idaresi "Bize ulaşın" diye bir bölüm açmışsa "burayı şikâyet kutusu olarak algılayın" dememiş ki!


Köşe yazarlarına özeniriz bir de… Özeniriz ama onların gittiği yoldan gitmek aklımızın ucundan bile geçmez! Ertuğrul Özkök mesela… Tutmuş Hasan Cemal’i n “sertleşme ihtimalini” yazı konusu yapmış ve Mehmet Barlas’a laf sokuşturmuş geçenlerde. Barlas bu! Lafın altında kalır mı? O da Özkök’ün “yumuşaklığını” ima etmiş!


Biliyorsunuz; bunların başında “Hop, hop ağır ol bakalım, yayın ilkelerini şaapıyorsun” diyecek editör de yok! Yazılarının bekletilmesi, ondan da öte “reddedilmesi” söz konusu değil! Hepsi de “güvenilir üye “ statüsünde mübarek!


Ama “Abi; bugünkü yazını  ‘mıçtıysan ‘ gönderiver bir zahmet, baskıya gireceğiz” diyen cesur editörler de var. Allah’tan. Engin Ardıç mı, dediniz? Önüne gelene sertleşir o! En çok da blog /İnternet yazarlarına sertleşir! Reha Muhtar mesela… Televizyondayken çok sertti ama şimdilerde yumuşayarak “bilge gazeteci” imajı çiziyor ve buna rağmen haftada bir de olsa sertleşebiliyor. Oktay Ekşi’nin son yazısında sertleştiğine şahit olduk ama nedense jübilesini yapıverdi. Tek atımlık barutu varmış demek ki.


RTÜK şeyinin baş ağrısı Erman Toroğlu hep sert! Ahmet Hakan yumuşak gibi duruyor ama satırlarından sertlik akıyor. Ama “En sert köşe yazarı kimdir?” diye sorarsanız (yaşına rağmen)Hıncal Uluç’u tek geçerim şahsen.


Farkında mısınız bilmem; hepsi de birbiriyle didişiyor!


Ama demem o değil tabii. Gazetecilik; yani efendim köşe yazarlığı böyle bir şey anlayacağınız.


Onlar okurları için değil, hedefte bir siyasi kişi vs. yoksa birbirleri için yazarlar. Bakmayın “kanlı, bıçaklı” bir görüntü sergilediklerine… Onca atışmaya, çekişmeye rağmen aralarında “enseye tokat, şeye şaplak ve de bol ulanlı” bir ilişki vardır. Birbirlerine (Kadehleri tokuştururken)“Nasıl da …..çirdim ama” demek en büyük zevkleridir.


Okurlar mı? Onlar da okur işte. “Nasıl da …çirmiş bizimki” diyerek “favori köşe yazarını” ödüllendirirler.


Hiç mübalağa etmiyorum dostlar… Pazar böyle bir pazardır… Dirhemi de budur, terazisi de budur!


Ben şimdi tutup da “Milliyet Blog Sitesi’nin köşe yazarlığına sevdalı üyeleri de böyle olsun” demiyorum tabii!


Kıdemli bir üye olarak söyleyeyim ki ufukta böyle bir “emare” veya “umut ışığı ”görünmüyor zaten!


“Paylaşıyorum, paylaştıkça çoğalıyorum ayol” diyen üye sayısı çoğunlukta. Dillere pelesenk olmuş bu ortak “düttürü” nedeniyle en ufak bir “eleştiri” ve “ezber bozan” bir yaklaşım “sertleşme “ olarak algılanıyor.


“Yahu bu kadar şikâyetçiyseniz aranızda imza toplayın ve editörlere gönderin” demek de pek çözüm değil.

Mantalite gereği “organize” olmak gibi bir alışkanlıkları da yok!


“Culduz editörlerden torpilli efendim!” (İmza. Erol Işık)


“Editörler bu Culduz’un şeyinde boncuk arıyorlar efendim!” (İmza: Mesut Selek)


Soruyorum “Niye yekten yazmıyorsunuz bunları?” diye…


“Editörler ya reddediyorlar, ya da yazımızı yayından alıyorlar” diye yanıtlıyorlar.


Bence bu haksızlık! Ayrıca editörler de töhmet altında kalıyorlar. Yazıları “cevap hakkı doğar” diye engelliyorlarsa bu çözüm olamaz!


Şahsiyat yapmak istemiyorum ama şikâyetçi üyelere getirilen bu kısıtlama (doğruysa eğer)hoş değil.


Eteğindeki taşları dökmek isteyen arkadaşlara bu imkân tanınmalı. Hoş bir görüntü vermiyor zira bu (gizli kapaklı)şikâyet trafiği.


Ben cevap hakkımdan vazgeçtim. Değil yazı, konuyla ilgili yorum dahi yazmayacağım.

Culduz sözü efendim.

Ne yazarlarsa kabulümdür; yeter ki şu "müzevirleme" huyundan vazgeçsinler.


 

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..