Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '11

 
Kategori
Blog
 

MB Gül bahçesi

MB Gül bahçesi
 

Gül'ün gözüyle;  

Değerli arkadaşlar,  

Öncelikle siz okurları şu an, "Gül bahçesinde" ağırlıyor olmakla mutluyum...  

Birazcık sohbet etmek istiyorum sizlerle...Gerçi burada ben konuşacağımdan monolog gibi olacak ama...Yorum kısmında telâfi ederiz.  

Merhabalar, nasılsınız? Bizi soracak olursanız.........Eski asker mektupları gibi oldu bu başlangıç, vazgeçtim. :-)))  

Moralim her zaman olduğu gibi çok yüksek, affınıza sığınarak demek isterim ki;  

Milliyet Blog üyesi sıfatıyla bu platformda hepimizin "şanslı yazanlar" olduğumuzu düşünmekteyim. Çünkü diğerleriyle kıyaslandığında gerek dizayn, gerekse yazanların ve okuyanların niteliği olarak MB gerçekten kaliteli bir site...Aidiyet duygusunun oluşturduğu psikoloji ile; nasıl ki evimize, işyerimize ihtimam ediyoruz, sitemizin de değer kaybına izin vermemeliyiz.  

Milliyet Blogların bize sunduğu her nimete, "herkese bir! sayfa pay olarak" ortağız. Örneğin blog kategorisine...  

Ana sayfada teşhir edilip çok tıklandığı gerekçesi ile bu kategoride blog yayınlamak, bazı yazanların iştahlarını kabartmakta, olur olmaz, akla ne gelirse yazdıklarının bu kategoride yayınlanmasına gayret göstermektedirler.  

MB yönetimi ve editörler, genellikle kategori tasnifi yapsalar da bazen gözden kaçanlara da rastlanmaktadır.  

Bu kategoriye sık sık blog yazmanın ne gibi amaçları olabilir?  

Sık sık yayınlanacak ismini okurların beyinlerine kazıyıp "popüler olma" sevdası...Yani reklam amaçlı. Bu tip yazanlar, kişisel ruh hallerini bile yazıyorlar, yakında gördükleri rüyaları da yazarlarsa şaşırmamak lazım...  

Burada ünlenmiş veya parlayan yıldız olma yolundakileri basamak yaparak kendi tanıtımlarını yapmak isteyenler...Yazılarından tanıdığı ama hiç görmediği bir kişiyi övercesine blog yazmaktalar...  

İyi de, o kişinin yazılarını biz de okuyoruz, o bloga ne gerek var? Gazetelerde rastlarız "açık teşekkür" lere... Karşılıksız yapılmış davranışlar içindir o teşekkürler...Peki ya buradakiler? Düpedüz bellidir yazanın kendi reklamı için yazdığı...  

Şayet övgüde bulunmak isteniyorsa, normal olanı; şahsın sayfasına mesajla övgüler iletilir, cevaben o da teşekkür eder, olur biter...  

Milliyet bloglardan ikbal bekleyenler...  

Bu kısım çok hassas...Pekçok kişi, blogculuğu duygu, düşünce, birikimlerini ve anılarını paylaşacağı bir ortam olarak görerek, yazmaktan keyif alırlar ve deşarj olurlar. Yani hobi olarak algılarlar...Karşılığında bir beklentileri yoktur, örneğin ben gibi...  

Bazıları öne çıkma dürtülerini engelleyemezler, sık sık podyumda (blog kategorisinde) boy gösterirler. Öne çıkılsa ne olur? Bloglardan ikbal mi beklenmektedir? Kesin bilinmesi gerekir ki; blogculukta ileriye yönelik bir beklenti olamaz, bir getirisi ise asla!...  

Çok okunsa ne olur, okunmasa ne olur? Çok okunmak mı istenmektedir? Tavsiye etmem ama, cinsellikle ilgili bir yazı veya porno yazısı, onunla bağdaşan bir de resim...Oluşacak çok sayıdaki "tık", yazanı mutlu eder mi? Sanmam...Esas olan içerikli yazılar yazıp, nitelikli kişilerce okunması ve içerikli yorumların alınması...  

Yorumlar: 

Yorumlar, okurun blog yazarına yaptığı bir ikramdır. Yazan bu ikramı kabul ediyorsa yayınlar, kişisel görüşlerini de ekleyerek, yorumdan mutlu olduğunu cevaplayarak bildirir.  

Yorumda hakaret, sataşma varsa, yazarın yayınlamaması doğaldır. Hiç bir gerekçeye dayanmadan yayına almıyorsa, "bundan sonra sizden yorum almak istemiyorum" demek istemektedir. Başka izahı olamaz.  

Bize nasıl davranılmasını istiyorsak biz de yorum, mesaj ve cevaplarda nezaketi ön plana alarak davranmalıyız. Önceleri oluşacak küçük çatlaklar, sonrasında daha büyük kırıklara, kırgınlıklara sebep olur ki bu, istenmeyen bir durumdur...  

Nadir de olsa, bloglarında, yorum ve cevaplarında bilhassa kişilere hitaplarında, samimiyet sınırlarını aşan sulu ve cıvık tarzlara da rastlanmaktadır. Samimiyet başka, espritüel olmak başka cıvıklık bunların gerisinde bir şey..  

Milliyet bloglar, yazanına da okuyanına da keyif vermelidir. Şayet, keyiften uzaklaşıp, sinir, stres yapıyorsa o durumda kişi, kendi belirleyeceği bir süre için ara verir. Bu "ara" yazanın keyfiyetine bağlıdır, isterse süresiz de olur ama sessiz ve sakince ayrılır...Davulla, dümbelekle değil :-)))  

Bloglar, kişisel hesaplaşmaların yapılacağı bir "arena" hiç değildir. Doğrudan veya ima yollu kişisel hesaplaşmalar, özel e-posta ile kendi aralarında yapılmalıdır. Aksi durum, abesle iştigaldir.  

Bloglar, bilhassa blog kategorisi bir sızlanma yeri, bir ağlama duvarı da değildir. Ben neden çok okunmuyorum, neden yorum almıyorum tarzındaki yazılar okurda soru işaretleri oluşturur, Pozitiften ziyade negatif sonuçların oluşmasına sebep olur...  

Blog okuyucuları, bloggerler arası sürtüşmelerden rahatsız olduklarını "pasif eylemleriyle" ifade etmektedirler...Her kişinin birtakım eksik tarafları vardır, bu eksiklikleri arayarak, kurcalayarak, kişiyi küçük düşürme amacıyla yazılan yazıları ve yazarı diğer bloggerler okumamak suretiyle bir anlamda protesto etmektedirler...  

Her durumda iyilik ve güzelliklerden yana olan ruh halimle bendeniz, Milliyet blogları "bir gül bahçesine" benzetiyorum. Yazanları da, çeşitli renk ve kokuları olan farklı cinslerdeki solmayan güller olarak düşünüyorum.  

Çapa ve su görmediklerinden olacak, aralarında ayrık otlarına da rastlanması tabiidir. Ama unutmamak lazım ki, yapılacak ıslah çalışmalarıyla ve bitkisel aşılarla, ayrık otları da zamanla gül ağacına dönüşecektir. Bu ümit ve beklenti içindeyim.  

İyilikler ve güzellikler daima sizlerle olsunlar,  

Gönüller dolusu selam ve sevgilerle...  

Yurdagül Alkan.  

Önemli not: Bu yazımı tamamladığımda henüz yedi askerimiz sağlardı. Şimdi ulusca fevkalade üzgünüz Şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerim...  

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..