Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '08

 
Kategori
Mizah
 

MB Mahallesinde şenlik var

MB Mahallesinde şenlik var
 

Bu mahallede hayat var...


Milliyet Blogda yazmaya başladığımda, kendimi, yeni terhis olmuş acemi bir er gibi hissediyordum. Ürkek adımlarla ve parmaklarımın ucuna basarak, özellikle akşam serinliğinde gezmeyi yeğliyordum. Ünlü ve kıdemli blog yazarlarımızı, ustalarımızı, ağabeylerimizi, ablalarımızı okudukça ürkekliğim daha da artıyordu.

Bazı yazarlar vardı ki ''Bana mısın demiyorlar!'' günde, üç yazı birden '' silkeleyip atıyorlardı. ''Ben daha 1. sokağın köşe başını dönmeden onların yazıları hemencecik yayınlanıveriyordu...Toplam blog sayısı iki binleri geçmiş yazarlarımız vardı.Şimdi onlar, rekor kırıyorlardı...''Aman nazar değmesin!''Diye masamın tahtasına vuruyordum.

Hele bazı ablalarım vardı ki yazılarına, ''mütenasip'' koydukları resimler, ''benim'' diyen acemi askerin bacaklarını titretirdi. Bir zamanlar, gençliğimizde TAN gazetesi vardı.Tıpkı, oradaki resimler!Ama bunların bir farkı vardı.Çok sürükleyici ve öğreticiydi! Sonracığıma , benim ayağım mı ters gelmişti, nedir? Aniden '' Yok olup gittiler !

Bendeniz acemi asker, çok aradım onları.MB Mahallesindeki muhtara sordum.Meğer, O da müptelasıymış onların...Çok üzgündü...İkamet kağıtlarını bile almadan, gidecekleri yeri bile belirtmeden ayrılıp gitmişlerdi mahalleden!Halbuki kısa zamanda nasıl da alışıvermiştim onlara! Bunu bana yapmamalıydılar...Ara sıra dilim döndükçe de yorum yazıyordum onlara...Her ne kadar cevap vermeseler de...''Demek ki büyük yazar böyle olunuyormuş!'' demiştim...

MB sayesinde şehir merkezindeki ''Kulübe gidip ütülmekten '' kurtulmuştum.Pasif içici konumundan da sıyrılıp sağlığım da yerine gelmişti.Yeni mahallemde, profesör, doktor, mühendis dostlarım olmuştu.Sonra , bir gece yarısı aniden onlar da mahalleden ayrıldıklarını duymuştum.

Hatta bazılarının , MB mahallesindeki büyük çınarın yanındaki süpermarkete ''Veresiye borçlar takmış ''olduklarını duymuştum. Ayıp olmasın diye cebimdeki son parayla gidip onların borçlarını ödeyivermiştim.Hatta, bazılarını borç senetlerini ödeyecek gücüm olmadığından ''Yurt dışına kaçmayı '' bile düşünmüştüm !..Bu hususta Necip Köni Ağabeyimin finans desteğini ömür boyu unutamam.Kirada oturduğumu duyup da bana, acele bir adet tekerlekli portatif ev yapıp hediye eden Ahmet Balcı Ağabeyimi nasıl unuturum ?

Mahalledeki yoksul çocukları dersanesine, ''Bedava yazdıran '' Murat Ertaş Hocamın iyiliğini de hiç ama hiç unutamayız. MB Matbaasının yanındaki limanda YATI demirli duran Baterist Metin Abi ile Almanya'dan izinli dönen Okan Tınmaz Ağabeyimin tavla maçlarını izlemiştim.İkisi de fıkra küpüydüler. Onları izlerken ısmarladıkları çaydan mıdır, yoksa fazla gülmekten midir ? Zırt-pırt WC'ye koşmaktan imanım gevremişti.

Mahallemizin en güzel ve kibar hanımefendilerinden September Özlem Abla ile Esma Kahraman Ablamın bana okumam için verdikleri aşk romanları yüzünden Mecnun gibi dolaşmaya başlamıştım.Akşam olduğunda kendimi hep yalnız hissetmiştim.

O günlerde, bir işe girebilseydim; köyümdeki nişanlımla bir imam nikahı kıyıp yeni ve küçük ahşap yuvamda çok mutlu olacaktım.Ama askerden yeni gelmiş ve elindeki diplomasına rağmen, iş bulamamış ben, garibana kim iş verirdi ki ? Hele bir de akşam üzeri salınarak evine gelen ve cumbalı penceresindeki gülleri sularken derin ve ironik aşk şiirleri okuyan Sevda Işıklı Ablam, perişan ve efkar sarmış olan ruhumu alıp bir yerlere götürüveriyordu.

Ermert Revsen isimli bir beyefendinin, bana iş bulabileceği söyleniyordu.O'nu mutlaka bulmam gerekiyordu.Yoksa, geçen akşam üzeri çubuklu pijamasıyla balık tutarken tanıştığım, yeni emekli olmuş, Arif Öğütçü Ağabeyimle karşı ekmek büfesinin yanında köftecilik mi yapsaydım ?

Ya da Cansın Erol Ablamın evine gidip şarkılarından bir kaç tanesini bana vermesini mi isteseydim. Sesim hiç de fena sayılmazdı hani ?Askerde uzun havaları iyi söylerdim.MB Mahallesindeki iki düğün salonunda assolist altı çıksam ''Köşe olurdum. '' Bir de kaset yaptım mı? Tutmasınlar beni ! Süleyman Ekim Abim de ''Günü yorumlayanlar köşesinde '' beni nasıl olsa tanıtırd !

Benim , kendimi MB'de yazmam ''Etik '' olmazdı. Şekerpınarı Ablam da Almanya'da , Okan Abimle CD'lerimi tanıtırlardı olur biterdi...Bu duygular içinde hayal aleminde yüzerken bir anda kendimi gökyüzünde gibi hissettim.Aklıma birden Talip Bölükbaşı Ağabeyim geliverdi.Talip Abi, benim askerdeki komutanımın devresiydi. ''Mesut , başın derde düşerse beni ara!'' Demişti ya!İşte fırsat , bu fırsattı !..Hemen aramalıydım, Talip Ağabeyi...MB Mahallesinde THK'nın bir şubesini açardım.Kurban derilerini toplar, bir işe yarardım belki !

Ama yok, MB'de THK'nın bir şubesi vardı;olmazdı...Nursen Ablama yazmak, aklıma geldi birden...Mahallede bir Japon Lokantası açabilsem;Nursen Ablam da yemek tariflerini gönderse, Dilek Ç. ve Halide ve Sabiha Rana Ablalarım da boş zamanlarında bana destek olsalar...Ah !..Ne güzel olurdu!

Tabelaya da yazardık:''Hey müşteri !..Melekler Yüreğinden Öpsün !'' Bu duygular içinde yürürken açlıktan karnımın guruldadığını da duyuyordum.Aklıma birden , ilkokul öğretmenim:Moonlight 1 geliverdi.

Evet, öğretmenimin evinde, bugün, ''Altın günü'' düzenleyip parti vereceklerdi. Hatta, Yolun*diğer*yarısı, Serap ince, Özlem Akaydın ve Emoş Ablalarım da geleceklerdi.Asker arkadaşım Yakamoz 35 de onların yan komşusuydu.Çiğ köfte yapacaklarını da duymuştum.Hemen yeni planımı uygulamaya başlamıştım ki bir de ne göreyim ? Karşıdan bir düğün konvoyu gelmiyor mu aralarında kimler var kimler...
..............

(Devam edecektir )

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..