Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '09

 
Kategori
Blog
 

MB'nin gücü ve bloglarda 44 yıllık hasret !..

MB'nin gücü ve bloglarda 44 yıllık hasret !..
 

Muharrem Kubat



Milliyet Blog'da yazmanın en keyifli dakikalarından birini daha yaşıyorum.

Huzur veren bir ''Günce '' okumanın hazzını yaşayıp yorgunluğumu atmak amacıyla,kadim dostum, MB'yi açıyorum.

Ünal Şöhret Dirlik Usta'nın yeni yazdığı, ''Edebiyat '' yazısına takılıyorum.

Şöhret Ağabey, 'şöhretli bir şâirden' bahsediyor...Adı, bana çok tanıdık geliyor...

Çok sevdiğim bir Emirdağ Türküsünün şâirinden söz ediliyor.

''İnşallah, O'dur ve yaşıyordur '' diyerek, heyecanım ' dorukta ' okuyorum.

Yazıda adı geçen, eğitimci,şâir:'' Muharrem Kubat '', usta Dirlik'in dizelerinde,su gibi anlatılıyor...

Saygıdeğer hocam, Muharrem Kubat, Ankara-Balâ ortaokulunda okurken, benim edebiyat öğretmenimdi ve okulumun müdürüydü.

Aradan geçen 44 yılın sonunda,onun yaşadığını ve sağlıkla şiirler yazdığını okuyunca,sevinç, şaşkınlık, heyecan ve hüzün dalgalarıyla sarmalanıyorum...

58 yaşında, torunları olan emekli bir eğitimciyim ;şimdi 13 yaş'ıma dönüyorum.

Sene:1965 sanırım...O yıllarda Yılmaz Güney filmlerinin hastasıyız.

Müdürümüz, Muharrem Kubat, Yılmaz Güney'in ikizi gibi...Çok benziyor...Öğrencileri ve Balâ halkı O'na :''Yılmaz Güney'' adını takmışlardı.

Duruşu, saçı, bakışı,fiziği; sol omzunu çökerterek yürüyüşü Güney'in tıpatıp aynısıydı.

Tığ gibi esmer bir delikanlıydı...

Okul girişleri öncesinde ,bizlere hitaben yaptığı konuşmaları halen aklımdadır...

Öğütlerini tutmakla, ne iyi etmişim !..

Bir ''Baba ''...Bir ''Dost ''... Bir ''Arkadaş ''tı...

''Empati '' sözcüğü henüz eğitimde yerini almamışken O, bir -empati- dehâsıydı.

Balâ kışları, çok sert geçerdi...Kış geldiğinde, okulumuzun çürük tavanı akardı...

O'na, veli-öğrenci işbirliğiyle, çatı onarımı yaparken çok rastlamıştım.

Okul radyosu bile kurmuştu...Şiirler okurdu, radyodan. Minik odasının bir köşesinden yayın yapan radyomuz,küçük ilçenin biricik kış eğlencesiydi.

O'nun döneminde,çok şanslı çocuklardık...Resim öğretmenimiz,''Sabahat Özkaya '' da ''Filiz Akın ''a benzerdi...

Kitap okumanın lezzetini ve resim yapmanın hazzını onlardan öğrenmiştik.

Ne güzel öğretmenlerdi onlar.

Hem ''Filiz Akın'ımız '' ; hem de '' Yılmaz Güney'' imiz vardı...

Onların yetiştirdiği öğrenciler, ilçemizde ilk kez ,üniversite kazanan gençler olarak Ankara Eğitim Tarihi'ne geçmişti.

Bugün, kendi çapımda ,şiirler yazıyorsam; tiyatro oyunları yazıyor ve yönetiyorsam ;yazılar yazabiliyorsam ;Ebru yapıyorsam;spora ilgim varsa, müzik vb. güzel uğraşlarımda,Muharrem Öğretmenimizin ve kadrosu'nun çok etkisi vardır.

''Kalmadı artık yüreğini açıp çocuklara veren Kubat insanlar.

Tükendi gayrı,ülkemde ,senin gibi aydın eğitimci kahramanlar...

Sen şiirlerin gibi şen ve bahtiyar ol ; hiç eksilme başımızdan !..

Öğrencilerin,yaşadıkça , Atatürkçü izinde durmadan koşacaklar. ''

.....................

Selâm olsun sana, Muharrem Öğretmenim ; uzun ömürler dilerim.

İlk fırsatta gelip elini öpeceğim...

Ünal Şöhret Dirlik Ağabey, sen çok yaşa !.. Beni, 44 yıl sonra, öğretmenime kavuşturdunuz.
........................


Şair Muharrem Kubat, “Yaşamın İçinden” isimli şiir kitabının önsözünde şöyle sesleniyor:


“Şâir olacağım demekle şâir olunmaz. Şiir yazacağım demekle de şiir yazılmaz. Bu durum, Tanrı’nın insanlara verdiği bir yetenek meselesidir. Eğer Tanrı ,gerekli yeteneği size vermişse ve yaşamınız süresince de bu yeteneğinizin farkında olabilmişseniz şiir de yazarsınız, şair de olursunuz. Doğal olarak bu yetenek size orta derecede verilmiş olabilir, iyi derecede verilmiş olabilir. Çalışır, gönül verirseniz, bu sıralama içerisinde şiir dünyasındaki yerinizi almış olursunuz.

Şiir, bir algılama, bir duyma işidir. Bu algılama ve duyma olumlu ya da olumsuz yönde olabilir. Yaşamın olumlu yönlerini görürseniz şiir; sevgidir, saygıdır, aşktır, sevdadır, mutluluktur, huzurdur, güzelliktir… Yaşamın olumsuz yönlerini görürseniz şiir; ağrıdır, acıdır, ızdıraptır, kederdir, derttir, çiledir, hicivdir…”


“Yaşamın İçinden” şiir kitabı, Kubat’ın 1988-2005 yılları arasında yazdığı-kendi deyimiyle-olgunluk dönemi şiirlerinden; “Toprağımın Uluları, Memleketimden Görüntüler, Duygularımdan Esintiler, Marşlar” olmak üzere 4 bölümden ve 43 şiirden meydana gelmiştir.


Benim gibi bir öğrencisi olan Kadir Kaya ,O'na şiir yazmış :

Muharrem Kubat Hocam’a…


Isındı yüreğim değişti iklim,
Sevgini katıver Muharrem hocam.
Maddeyle manayla karıştı aklım,
Yanlışı atıver Muharrem hocam.

Geçmişte yaşadım kederle,elem,
İlhamla geleni yazıyor kalem,
Söyleyin ne olur nereyi silem,
Elimden tutuver Muharrem hocam.

Kaldırıp engeli açsan yolumu,
Sevginin burcuna uzat kolumu,
Talebim sizedir öğret ilimi,
Bilgini satıver Muharrem hocam.

Pişirdim tadında olmadı yemek,
Halbuki günlerce harcadım emek,
Bir nasihatını unuttum demek,
Gönlümde yatıver Muharrem hocam.

Coşkuyla artıyor duygumun çapı,
Umutla,sevgiye bıraktım kapı,
Hislerim harcımdı bitirdim yapı,
Çatıyı çatıver Muharrem hocam.

(Şiiri bana sevdiren ustama saygılarımla.)


Kadir Kaya
....................................

Hocamın Emirdağ Türküsü : http://fizy.com/s/12a1om


Emirdağı birbirine ulalı
Altın yüzük parmağında dolalı gelin dolalı

Burnun mu büyüdü gelin olalı
Kız iken ben seni seven oğlanım gelin oğlanım

Emirdağdan bir geçme ile yol olmaz
Altın yere düşme ile pul olmaz gelin pul olmaz.

..............

Kendi sesinden Emirdağ şiiri: http://www.emirdagim.com/d/index.php/videolar-emirdakk-detaylar-49/381-muharrem-kubattan-emirdairi.html
 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..