MB Öz eleştiri!

MB yazmaya başladığımda amacım; babamın zenginliğini anlatmak (!) veya başkaları gibi olmayan kariyerlerimi sıralayıp kişiler üzerinde baskı kurmaya çalışmak değildi elbet. Ben, günahıyla sevabıyla, olduğum gibi görünmek ve doğal yaşam tarzımı ve gözlemlerimi okurlara aktarmaktı. 

Bu tür sosyal platformlarda kişiler kendi aralarında fikri uyan insanlarla her an bir araya gelebilirler, dost, arkadaş olabilirler, sohbet edebilirler, daha geniş organizasyonlar yapabilirler. Bu “eğlence” de olabilir, sosyal kurumlara yönelik yardımlaşmada; kısacası her fikre açık bir oluşum. Tabi hiç kimse herhangi bir oluşum içinde olmak zorunda da değildir. 

Bu tür sosyal sitelerin hemen hemen hepsinde bu tür organizasyonlar olur. Benim üyesi olduğum yirmiye yakın sitede bu tür organizasyonlar periyodik olarak yapılır. Ve ben bunu ara sıra MB yayınlarım. 

Milliyet blog; bizim için sıradan bir blog değildir. Burasını diğer sitelerden farklı kılan burada fiil olarak yazı yazmak ve okumak eylemi vardır. Oysa bir balıkçı sitesinde öncelik balık tutmaktır. Veya bitkiler üzerine bir sitede yetiştirdiğiniz çiçekleri anlatırsınız. Yarış arabaları, motosiklet, fotoğraf sitelerinde olduğu gibi hep yaptığınız eylemi anlatırsınız. 

Milliyet blog isminin bize yüklediği sorumluluk elbette ki küçümsenmeyecek kadar değerlidir. Bunun yaratıcısı bu işi reklam ve kazanç kapısı görüyor olabilir. Biz üyeler burada kiracı olabiliriz ama oturduğumuz muhit veya apartman; diğer sitelerle mukayese edildiğinde beş yıldızlı otel konforuna sahibiz! 

Hiç gereği yokken, nedense, zaruriymiş gibi; MB arenasında bir takım insanlar, kariyer populasyonu içinde ön sırayı kapma savaşı içine düşmüşler. Kişilerin bunu sıkça kullanarak karşısındakilere azmettirmeye çalışmaları, onların kişilik sorunu olduklarının göstergesi olduğunu düşünüyorum. Buna ne gerek var? Tabi insanın kendine özgüveni yoksa veya bilinçaltında örtmeye çalıştığı başka bir kişiliği varsa iş değişir! 

Birçok arkadaşımız MB yazanlarının analizini yapmakta ve kişileri yazılarına göre değerlendirmektedir. Yok, şu tip insanlar böyledir, yok bu tip insanlar şöyledir vs gibi. Ya ne olacaktı? Burası Türkiye 73 millet var! Her insanın eğitimi ve yaşam alanı farklıdır. Kişileri kendi penceresinden tek yönlü değerlendirmeye kalkmak ve kesin hükümler vermek yanlışların en büyüğü olur. 

“Milliyet” ön adının insanımıza gaz vermesini anlıyorum tabi. Bu çerçevenin içinde kendini yılların köşe yazarlarıyla bir tutanları gördükçe sadece gülüyorum. Burada herkes Türkiye’mizin mozaiğinden bir parçadır. Renk renk. Cıvıl cıvıl. 

Değişik sitelerde birçok organizasyonlara katıldım. MB ta ise üç tane organizasyona katıldım ve hatta birini ben düzenlemiştim. İnsanlar sık sık bir araya gelirse ne olur? Hiç bir şey, sadece insanlar bir araya gelmiş olurlar. Güzel bir sohbet etmiş olurlar veya güzel bir sohbetin nasıl bozulduğuna ve buna hangi hâkim karakterin sahip olduğuna şahit olurlar. 

Etrafınızdaki insanların hakikatten yanınıza oturacak kadar kaliteli, sağlam dürüst karakterli olup olmadığını nasıl anlayacaksınız? 

Kullandığımız bilgisayarlarda virüsten korunmak için program kullanırız değil mi? Peki bu virüsleri bilgisayarlara bir şekilde yayan kim? İnsanoğlunun ta kendisidir. Şimdi size sorarım; organizasyonlarda hiç tanımadığınız insanlarla bir araya gelmekten korkmaz mısınız? Ya bu virüslerden bir ikisi insan kılığına girmiş sizi bekliyorsa ne olacak? 

&&& 

MB karşı olduğum birkaç şey var. Örneğin benim tuttuğum takımı eleştirebilirler ama tuttuğum takımın taraftarlarına laf söylediler mi bozuşuruz! 

Örneğin benim oy verdiğim herhangi bir partiyi eleştirebilirler ama o partiye oy verenleri eleştirdiklerinde bozuşuruz! 

Başka bir kimlikle veya kendi görünür kimliği ile ayıp şeyler yazan ve hatta ayıp ötesi iğrençlikleri bir dersmiş gibi anlatan, insanlar herhangi bir sosyal oluşumun içine aileden biriymiş gibi girdiklerinde bozuşuruz! 

İğrençlikleri ayyuka çıkmış kişilerin, sosyal oluşumlarda ön planda görünmesine tahammül edemem. Bu kişilerin gelecek kişilerin önünü kesmesine ve olaylardan haberi olmayan organizatörlere acırım. 

Benim kendi potansiyelim içinde yaşadıklarımı ve gördüklerimi kaleme almaktan başka bir derdim yok. Popülizm peşinde koşan biri değilimdir. Ben, şeytani düşüncelere sahip kişilerin şerrinden, sadece, insan kardeşlerimi uyarmayı kendime görev bilirim. Gerisi onlara kalmıştır. Saygılarımla… 

Not: MB şimdiye kadar girmiş olduğum polemiklerin hiçbiri kendim için değildi. İnsan kardeşlerimi uyardığım içindi! Maalesef bazı polemiklerin, kendi menfaatleri için yapıldığından habersiz, tepki veren insanlar var aramızda!