Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Mecburen gittiğiniz yerlerdeki kişilerle olan dostluklarınıza çok güvenmeyin

Düzenli olarak gittiğimiz yerler vardır hayatımızda. Okul hayatımız bizim için en güzellerinden birisidir. Arkadaşlık temellerinin yeni yeni atıldığı, sınıf içerisinde tatlı haylazlıklarla hatırlanan, okula gitmemek için kafa kafaya verilip planlar yapılan ve en çok da bugün okulu kırdık diyebilmenin heyecanı ile dolu dolu anılar... İş hayatına atılmadan önce alınan kurslar yada eğitimlerde de bir takım arkadaşlıklarımız olur. Karşılık beklemeksizin ortamdaki komik olaylara gülerek, gırgır şamata geçen bir zaman süreci.

<ımg border="0" alt="" align="left" src="http://www.bilincalti.com/images/stories/49271.jpg" width="166" height="149">
Sonrasında meslek hayatına atılan adımlar, bir staj süreci yada ön eğitim sonrası işe başlamış oluruz. Hayatımıza bir anlam katmak, bireyselliğimizi kazanmak ve ekonomik bağımsızlığımızı sürdürebilmek için en önemli durağımız işyerimizdir. Şimdiye kadar olan süreçte toplum içindeki statümüzün sürekli yükselen bir doğrultuda olduğunu düşündük. Okul öncesi eğitim, tahsil hayatımız ve işe giriş sürecimiz , toplum içindeki yerimizi sürekli diğer insanlarla eşitliğe doğru taşıyan bir merdivenin basamakları gibiydi. Bu yolculuğumuzda, çevremizdeki insanlarla olan tanışmalarımızda saygı ve sevgi birlikteliğini kaybetmemeye çalışarak, yeri gelince kendimizden taviz vermek zorunda kaldık yeri gelince verilmesini bekledik. Olmadığı zamanlarda da pes ettik.

Fakat kaybedilen gerçek bir dostun yeri asla doldurulamaz. O, bizim için kırgınlıklar unutulmaya yüz tuttuğunda tekrar özlenilen, aranılan bir dost olarak içimizde yer edecektir. Kimimiz tekrar kazanmak için bir adım atabilir, kimimizde dostunu kaybetmekten çok , dostluğun kaybettiğini düşünerek bu yola hiç girmeyi düşünmez. Bazılarımızın sürekli benzer sebeplerle arkadaşları ile arasının açılması bu yüzden olabilir. Yaşanılan küçük problemlerin, nasıl egolarımızı tatmin edecek şekilde sonlanmasını düşündüğümüzden dolayı , bunu bir koz haline getirerek, haksız hale gelecek olan tarafın üzerine daha çok nasıl gidilebilirin endişesi yaşanır içimizde.

Küçük problemlerle dostlarımızı değerlendirmek yerine onların bize olan destekleriyle değerlendirmemiz daha güzel olmaz mı ne dersiniz ? Birçoğumuz, birbirinden maddi yada manevi anlamda destek olması suretiyle dostlarını düşünüp değerlendirirken, birde bunun için çaba verenleri, bunları yapmaya gücü olmayan ama bizleri sürekli hatırlayıp, dinleyen dostlarımızı da ihmal etmemeliyiz. Onların hayattaki tutunacak dallarından birisi de biz olabiliriz.

<ımg border="0" alt="" align="left" src="http://www.bilincalti.com/images/stories/OrgMaturity.jpg" width="163" height="149">Yeni tanıştığımız kişiler için saygı ve sevgi çerçevesini tekrar tekrar duvarımıza asıp ona bakarak hayran hayran izlerken, eski dostlarımızı tozlu raflarda unutup , ya çok kısa yada hatırlanmayacak derecede kısa ziyaretlerimizle ayaküstü geçiştiririz. Değişen nedir? İnsan sürekli tazelenmek ve yenilenmek ister bunun içinde yeni ortamlara girmek , kendini ifade etmek ve farkedilmek ister. Bir anlamda eski ortam ve eski dostlar arasında katedilecek pek bir yol kalmamıştır. Aynı sularda kürek çekmeye gerek yoktur. Fırtınasız bir denizde de kimsenin kaptana ihtiyacı yoktur bu anlamda.

Bulunduğumuz ortamlara olan sorumluluklarımız sebebiyle belirli saatlerde yada bizim fedakarlık edebileceğimiz ölçüde daha fazla zamanımızı geçirmek zorundayız. Kendi açımızdan bakacak olursak; Çalıştığımız iş arkadaşlarımız, okul sonrası eğitim aldığımız yerdeki öğrenci arkadaşlarımız yada okulda bulunduğumuz saatlerde birlikte olduğumuz kişilerle, sadece bulunduğumuz ortamın saatlerine bağlı olarak görüşüyor olabiliriz. Birlikte yaşanılan deneyimlerle gerçek dostluklar, farklı zaman ve mekanlara da taşıyabilir bu dostluğu.

Toplum olarak dostluğa çok önem veririz ve aksi davranışlarda bulunanları bir daha görmek istemeyiz. Çünkü evlilik kadar kutsal sayılabilecek dostluk kavramının bizlerde başlangıcı çok kolaydır fakat istenmeyen durumlar sonucu zarar gören hislerimizi tamir etmek bir o kadar zordur. Konuyu çok dağıtmadığımı umarak anafikre gelmek istiyorum. Yaşamımızı sürdürmek üzere bulunmak zorunda olduğumuz yerlerdeki ( iş, okul vb.. ) arkadaşlarımızla eğer farklı ortamlarda ve zamanlarda birlikteliğiniz ve paylaşımlarınız yoksa hayatınızın gidişatında önemli rol oynayacak adımlarda çok fazla güvenmemek gerektiğini düşünüyorum.

Kendi aldığınız kararlarda onlardan maddi yada manevi destek beklentiniz olabilir, fakat herhangi bir sebeple ( işten ayrılmak zorunda kalmak, okuldan uzaklaştırma almak vb.. ) bu ortamdan bağınız kesilirse, dostlarınızla olan ilişkilerinizde bir süre sonra aynı elektriği alamadığınızı hissedeceksiniz. Çünkü insanlar aynı işi yaptıkları kişilerle kendini eşit düşünerek, paylaşımlarını sohbetlerinde farklı konular üzerinden devam ettirirler. Mesleki açıdan yada eğitim açısından bunu çok vurgulamanın anlamı yoktur.

Örneğin , Uzun yıllardır çalıştığınız işyerinizde, az sayıda kişi ile sıkı bir dostluğunuz var ve ihtiyacınız olduğunda , sizi idare etmesini isteyebiliyor yada maddi, manevi taleplerde bulunabiliyorsunuz. Çünkü sizin o ortamda bulunacağınız zamanlar işyeri kuralları ile belirlenmiş durumda. Karşılık olarak sizinde arkadaşınıza benzer durumlarda yardımlarınız oluyor. Arkadaşınızın da işyerinde çalışmaya devam ettiğini, bir problem olmadığını biliyorsunuz. Tam bu noktada, kendi özel hayatınızla ilgili bir gelişme nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldınığınızı farzedelim yada istenmeyen bir durum ama işten ayrılmak zorunda bırakıldığınızı. Fakat işyerinin size sağladığı imkanlar ve imtiyazlar sadece siz orada iken geçerli olacaktır. Çıkışınızı aldıktan ve şirket tarafından bu ilan edildikten sonra üzücü bir durumun yaşanması haricinde , bunun nedenleri tartışılabilir ve dedikodu anlamında etiketler de yapıştırılabilir.
Artık sizin için yeni bir yol çizilmiş ve burada ilerlemek zorundasınızdır. Eskiden ihtiyacınız olduğunda bir ricayla halledilmesini sağladığınız birçok problem artık ciddi ciddi başınıza dert olmaya başlamıştır. Dostluklarınızın ve arkadaşlıklarınızın değerini, ister istemez size problemlerinizde yardımcı olmalarına eş tutabilirsiniz bu psikolojide iken. Çok haklı olduğunuzu söyleyemeyeceğim bu durumda. Çünkü hiç kimse daha fazla hesap sorulacak işlere el atmak istemez.

Statü olarak da, aynı ortamda bulunmadığımız (eski) dostlarımıza artık normal bir şekilde yaklaşamadığımızı farkederiz. Aslında değişen tek şey artık orada olmayışımızdır bize göre. Mekan değiştiren kişiye göre eski dostlarının değeri kendisinde daha fazlalaşır içindeki özlem duygusu ile fakat ortamda sabit kalan kişiler için bu duygu yerini hoşgörü altında önemsizleştirmeye doğru ilerler.

Bu yüzden (mecburen bulunmak zorunda olduğunuz yerlerdeki) dostlarınızla ortak noktalarınızı erkenden keşfetmek, bunları deneyimlemek ve karşılık beklemeksizin bu kişileri kazanmayı hedeflemek çok akıllıca olacaktır. Bunu uyanıklık olarak da düşünebilirsiniz, fakat hangimiz elimizde olmayan sebeplerle , zor kazanılan bu dostlukları bir anda kesip atmayı düşünebilir ? Öyleyse sudan sebeplerle tartışmamaları uzatmak yerine , daha kalıcı dostluklar için adım atmaya ne dersiniz? Teşekkürler. Düşündüğünüz ve Düşündürttüğünüz İçin...

Yazan : Turgay GEZİCİ

Diğer Yazılarım : Turgay GEZİCİ

 
Toplam blog
: 98
: 414
Kayıt tarihi
: 11.12.09
 
 

1977 İstanbul doğumluyum. Web Tasarım ve Bilişim Danışmanlığı yapmaktayım. Uzun yıllardır ilgi du..