Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Meçhul'e yol arkadaşım (2)

Meçhul'e yol arkadaşım (2)
 

Hiçbir şey göründüğü kadar değildir


 

 
İşin ilginç tarafı korktuğum O, ama öyle güven verici bir ses ki, Ona olan korkumdan Ona sığınmak geliyor içimden. Bir şey söylememe fırsat kalmadan beni yerden kaldırıyor. Bacağım çok acıyor topallıyorum, koluma giriyor...
 
Kim bu adam neden beni takip ediyordu, neden yardım ediyor, nereye yürüyoruz, ben hiçbir yeri göremezken; O nasıl benim düştüğüm yeri buldu, nasıl yüzüme başıma değil de direkt omzuma dokunabildi, sesi neden bu kadar büyüleyici? Soru sormalı mıyım, kimsin dersem yüz göz olup, mesafe aşmasına neden olur muyum? Koluma girmesine izin vermemeliydim belki de…
 
Korkularımı yenmek için güzel hayallere sığınmaya çalışıyorum; kendimi kırlarda bayırlarda gökyüzünün maviliğini seyrederken hayal etmeye çalışıyorum, bacağımın acısını unutarak. Ama düşüncelerim adamın kimliğine akıyor… Kim bu adam? Belki de yıllardır aradığım ruhumun diğer yarısı bu adamdır; Hz. Mevlana’nın Şems’i gibi… Zamanları, mekânları aşıp geldi bana; Belki de dualarımın karşılığı bu adam… Sonra Ona olağanüstü bir kişilik yüklemeye başlıyorum. Bilinmeyene açılan bir kapı olabilir mi bu adam? Belki de alelade bir insan değil ötelerden bir fenerci yolumu aydınlatsın diye gönderildi…
 
Birden adama yüklediğim olağanüstülük nedeniyle şirke düşme korkusu sarıyor içimi… Sen de neler düşünüyorsun senin rehberin Hz. Peygamber. Bu sadece bir tesadüf diye düşünüyorum şirk korkusunu yenmek için bilinçsizce. Sessizliği adamın ılık ve kendinden emin sesi bozuyor.
 
-         Âlemlerde hiçbir şeyin Allah’ın iradesi dışında olamayacağını bildiğin halde tesadüf mevhumuna sığınmak şirk değil midir? 
 
Aman Allah’ım bu adam ne düşündüğümü nerden biliyor, acaba farkında olmadan sesli mi düşündüm? Yoo, sessizliği onun sesi bozana kadar; ayak seslerimizden ve artık oldukça uzakta kalan şehirlerarası otoyoldan gelen araba seslerinden başka ses yoktu... Adam devam ediyor;
 
-         Şirk korkusuyla başka bir şirke sığınmak çelişki değil mi?
 
-         Farkına varmadan sesli düşünmediysem ne düşündüğümü biliyorsunuz
 
-         Bu seni rahatsız eder mi?
 
Birden kendimi sokak ortasında çırılçıplakmışım gibi hissediyorum… Öyle bir çıplaklık ki, ruhum bedenimden soyunmuş, düşüncelerim birer kimlik kazanıp kendi başlarına birer varlık olmuş ve hepsi bana karşı şahitlik ediyormuş gibi. Düşünsenize hangimiz ilk düşündüğümüzü olduğu gibi söyleyebiliriz ki?
 
Baştan beri Onunla ilgili çok iyi şeylerde geçmemişti kafamdan. Sadece son birkaç dakika korkudan kaçmak için Ona güzel meziyetler yükledim hatta biraz da zoraki hayallerdi bunlar.
 
Kelimeler boğazıma düğümleniyor, inanmakla inanmamak arasında gidip geliyorum. Hangisi daha kolay gece yarısı fiziki bedenine ve kimliğine dair hiçbir fikrimin olmadığı birinin kerametler gösterip düşüncelerimi okuduğuna inanmak mı, yoksa bunun bir rüya olduğuna mı? Ya da gerçekse, bir deli olduğuna inanmak mı da kolay bilemiyorum. Hatta bir ara kendi akıl sağlığımı gözden geçiriyorum iç dünyama fazla yoğunlaşmaktan bir tür hayal dünyası yaratmış olabilir miyim diye kendimi sorguluyorum. Sessizliği yine adam bozuyor.
 
-         Çok rahatsız ediyor değil mi?
 
-         Sizi rahatsız etmez miydi?
 
-         Düşüncelerim ve beynim senin ki kadar başıboş gelişigüzel bırakılmış olsaydı emin ol beni de rahatsız ederdi.
 
Çattık ki ne çatmak, bunun bir açıklaması olmalı diye geçti aklımdan…
 
-         Elbette ki bir açıklaması var ama önyargılarından kurtulup anlayabilecek misin açıklasam diyor adam.
 
Artık hiç şüphem yoktu eğer bu bir rüya değildiyse yabancı bir adam beynimde cirit atıyordu.
 
-         Acaba sadece beyninde mi cirit atıyorum? Diye düşüncelerime verdiği cevapla bir kez daha irkiliyorum.
 
Toplam blog
: 20
: 523
Kayıt tarihi
: 13.07.08
 
 

Kütahya; doğduğum ve doyduğum yer, yani her anlamda memleketim. Kamu da çalışıyorum, Lisans mezun..