Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Meclis kürsüsünde Kamer Genç'e tekme...

Meclis kürsüsünde Kamer Genç'e tekme...
 

AKP aldığı "yüzde 50" oyla, astığım astık, kestiğim kestik mantığı ile davranışları gittikçe artıyor.

Bildiğiniz gibi iktidar sahipleri, güzel günler göreceğiz diye halkı ikna edip, kendilerine karşı darbe girişiminde bulunabilecekleri, iktidarlarını devirebileceklerini öne sürdükleri birçok kişiyi, bazı savcı ve hâkimlerin yardımı ile etkisiz hale getirmek için Silivri yerleşkesine ve Hasdal malikânesine(!) gönderdi.

Sözde darbeciler yargılanırken, gerçek darbecilerin dışarıda, zırhlı arabalarla, devlet övünç madalyaları boyunlarında gezdiklerini halktan, basın yardımı ile saklamayı çok güzel başardılar.

17 yaşındaki çocuğun yaşını büyüterek asanlar, hala orta yerde hukuk kahramanı ve kurtarıcı olarak dolaşırken, tabi afete maruz kalmış halk yığınları güvenlik güçlerinin toplu saldırılarına maruz kalıp, gözaltına alınıyorlar. Parasız eğitim isteyen öğrencilerin gözünün yaşına bakılmadan, dayakla gözaltına alınıp, aylarca tutuklu kalabiliyorlar. Aldıkları ücretlerin yetersizliğinden dem vuran çalışanlar, her daim emniyet güçlerinin saldırısı altındalar.

Sizin anlayacağınız yüzde 50 oyla iktidar olanlar, halkın geniş kesimine, hayatı zindan etmeye devam ediyorlar. Bu görüntü ile hayat sıradan yurttaşlar açısından daha da çekilmez hale geliyor. Her konuda, baskı ve engellemeler git gide yaygınlaşıyor. Gazeteler, TV'ler, radyolar susturuldukça, kamuoyunun özgürce oluşması da engellenmiş oluyor. Toplumu iktidar destekçiliğine zorlayan basın, gittikçe iktidarın borazanı konumuna geliyor.

Bu görüntüyle, halk sesini duyurmak için sokağa indiğinde, iktidarın gücüyle karşı karşıya kalıyor. İktidar, ne ses çıkmasına izin veriyor, ne de çıkan sesi duymak istiyor.

Bunun en güzel örneklerinden birisi Van'da 10 Kasım günü depremzedelerin protestosuna polisin verdiği tepki olarak gözler önüne serildi. Bayram Otel'in enkazı altındaki yakınlarının kurtarılmasını talep eden ve seslerini Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a duyurmak isteyen depremzedeler, kendilerini engellediğine inandıkları Vali için ‘Vali İstifa’ diye slogan atınca, “Gaz Bombası ve biber gazı” müdahalesiyle karşı karşıya kaldılar. Tabi protestocular kaçınca, olan kurtarma ekiplerine oldu.

Görüldüğü gibi, sorun çözme yeri olan iktidarın, çözemediği sorunlar karşısında bocalamadan, sorunlarını anlatanların üzerine “biber gazı ve göz yaşartıcı bomba” ile birlikte polis copunu gönderiyor.

Gelelim asıl anlatmak istediğimize; Halk olarak sokaklarda, toplantılarda, bayramlarda, çeşitli basın açıklamalarında, protestolarda biber gazı ve cop yemeye alıştık. Yani güvenlik güçleri sokaklarda, özgürce(!) coplarını ve biber gazlarını kullandılar. Gaz bombalarını kullanmakta hiç tereddüt etmediler.

Halk sokaklarda bunları yaşarken, “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazısının asılı olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde de (TBMM) iktidar partisinin saldırıları başladı. CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in 10 Kasım günü TBMM'de “Deniz Feneri Davası” üzerine yapmak istediği konuşmanın engellenmesi ve ortaya çıkan tablo gerçek anlamda korkutucuydu. AKP İstanbul Milletvekili ve Meclis İdare Amiri Salim Uslu'nun kürsüye çıkıp Genç'i önce itmesi, ardından da tekme atması, “İleri Demokrasi”mizin geldiği noktanın da en somut kanıtıydı!

Evet, 10 Kasım günü CHP Milletvekili Genç'e Meclis kürsüsünde yapılan saldırı, sıradan vatandaşların gözünü korkutmakla kalmadı. Aynı zamanda saklanmalarına(!) neden oldu. Meclis çatısı altında olanlar bu kadarla da kalmadı. Bu saldırının kınanması, AKP'li milletvekilleri tarafından reddedildi. Böylece, meclis çatısı altında yapılan saldırı bir ilk olarak tarihteki yerini aldı.

Meclis içinde ve dışındaki saldırıların gösterdiği şu: İktidar partisi yönetimi 12 Haziran seçimlerinde aldıkları yüzde 50 oy oranına güvenerek, “Biz istediğimiz her şeyi yaparız” mantığını hâkim kılmaya çalışıyor. Yeri geldiğinde “Milli İrade” diye yeri göğü inletenler, halkın oylarıyla seçilmiş bir vekile tekme atmayı meşru görüyor!

10 Kasım günü TBMM çatısı altında yaşananlar, Atatürk'e “diktatör” diyenler için bir anlam taşıyıp taşımadığını gerçekten merak ediyorum.

Meclis çatısı altında yaşananlar, kimin “Dikta” anlayışına sahip olduğunu açıkça gösteriyor!

Bu manzara karşısında fazla söze gerek var mı?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..