Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Meclis okulunun asi öğrencisi DTP

Meclis okulunun asi öğrencisi DTP
 

Bazen benim de sınıfta görmek istemediğim öğrenciler vardır. Disiplinsiz davranışları okul idaresini aciz bırakır. Öğrencilerin, öğretmenlerin canına okuyan, dersin akışını bozan bu öğrencilere tahammül etmek peygamber sabrı gerektirir.

İçimden gidip suratına bir tane geçirmek gerekiyor ama kendimi zor frenliyorum. O çocuğu sınıfta görünce, sınıfı bırakıp gitmek geliyor içimden.

Ama kanunlar derki, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının eğitim hakkı vardır. Hiç kimse ye ayrıcalık tanınamaz, hiç kimse eğitim dışı bırakılamaz.

Yani ben duygusal davranıp kendimi kanun yerine koyamam. O öğrenci o sırada oturmayı hak etmiyor diyemem, taraf olamam, başkalarının onu tartaklamasına yol açacak mesajlar veremem. Onu hedef gösteremem.

Bunlar insana çok afaki, uçuk, fazla uçarı gelebilir.

Ama öğretmenlik yaşamımda hep şunu tecrübe ettim ki, saldırgan, kural tanımayan, itaat etmeyen, derse ilgisiz çocukların bu tür davranışlarının ardında hep başka hikayeler var. Aslında o, çok temiz yürekli; içten samimi bir çocukmuş da meğer haberim yokmuş. Oturup biraz sohbet edince, bazı şeyleri onunla paylaşıp samimiyeti arttırınca; gözler nemlenmeye, bohçalar açılmaya başlıyor. Sınıfta, benim ve arkadaşlarının canına okuyan, dersin akışını bozan, okul eşyasına zarar veren bu çocuk gidiyor, sanki bir melek geliyor.

Daha önce arabamın lastiğini kesen, resim yeteneğini arabam üzerinde çeşitli desenler çizerek ifade eden çocuk!, çantamı taşımak için can atıyor; arabamı koruyor, bazen korumam olmak istediğini söylüyor. Ama bu hemen kolay olmuyor, belki bir sene belki iki seneme mal oluyor ama netice her zaman benim istediğim şekilde oluyor.

Bazen tüm uğraşlarımın çöpe gittiği oluyor gibi olsa da, benim yaklaşımım, o problem çocuğun yaşamında mutlak bir değişim meydan getiriyor.

Kıssadan Hisse. Biri eğitim meselesi diğeri memleket meselesi.

Peki ne yapmalı bu DTP’yi?

Hukuk yolu ile onu siyasetin dışına itmeli. Nitekim öyle de oldu. Hukukçularımız, TBMM çatısı altında PKK’nın sözcülüğünü yapan ve PKK’yla organik bağı olan siyasi bir partiye daha fazla dayanamadı ve kapatma davası açtı. Ama bu kez de hukukçularımız kimseye yaranamadı. Adalet bakanımıza hiç yaranamadı.

Bakanımız sekiz askerimiz teslim alınıyor, mutsuz oluyor, DTP kapatılıyor yine sevinemiyor. Yani sürekli mutsuz bakanımız.

Sadece bakanımız değil, başbakanımız, bakanlarımız da keşke hukukçularımız biraz sabırlı olsaydı diye hayıflanıyorlar.

Eminim ki, MHP bile üzülmüştür bu karara. Çünkü günlük siyasi uğraşının önemli bir kısmını DTP ye çatarak geçiren MHP, ben şimdi neyle uğraşacağım diyip hayıflanıyordur.

Ama mutlu olan birileri var. Mazlum ayaklarına yatacak olan DTP sempatizanları ve kumandayı elinde bulunduran İmralı’daki liderleri. Dünya kamuoyuna çıkıp şunu söyleyecekler:

Ey ahali! görüyorsunuz meşru zeminde siyaset yapmamıza izin vermiyorlar.

Bize sürekli dağın yolunu gösteriyorlar.

Ovaya indik ama tez kovulduk.

Kimse hırsızın hiç mi suçu yok demeyecek.

DTP, Bölgedeki manevra alanının biraz daha arttıracak, sempatizanları artacak, devletin iyi niyet çabaları boşa çıkmış olacak.

Keşke hukukçularımız biraz hukuk dışına çıkıp o yaramaz çocuklara karşı biraz daha sabır gösterebilseydiler. 1994’teki çizgiye geri dönmeseydik.

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..