Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Meclisi paketlemek isteyen sanatçı

Meclisi paketlemek isteyen sanatçı
 

Ressam Taç Demirci...


-Sizi resim yapmaya teşvik eden nedenler nelerdi?

Küçük yaşlardan itibaren sergi salonları bana büyülü alanlar gibi gelirdi. Sonraları bu işi bu kadar gözümde büyütmüş olmam bana zarar verdi. Resim yapmak istediğim halde tuvalin başında kitlenip kaldığım zamanlar olurdu. O zamanlar yeteneksiz olduğumu düşündüğüm de olmuştur.Resim eğitim alırken resmim kötü gittiği zamanlarda içim kan ağlar gülmez konuşmaz yemez içmezdim. Böyle zamanlarda Kemal Tahir’in bir kitabı aklıma gelirdi. O da yazar olmaya çalıştığı yıllar boyunca aynı sıkıntıları çekmiş ve hüsn-ü kuruntularını bir kitapta ele almıştı. Allahtan o kitabı okumuşum. Bu kadar başarılı birinin bile böyle hissetmesi rahatlamamı sağlardı.

-Peki sizce resim yapmak için bir okul okumak şart mıdır?

Şart diyemem ama gerekli olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak Türk insanında bir eğitim alındığında bunu yeteli olacağına dair bir anlayış var. Ancak 4 yıllık bir fakülte bile Türkiye’de tamamen yetersiz kalır, kişisel gayret çok önemli. Her şeyden önce çok iyi bir görsel izleyici olmanız gerekir, sürekli bakmak merak etmek ve araştırmak ve işinize yarayanları çekinmeden almalı, zamanla uslup oturur endişeye gerek yok.

-Genel olarak resminizi nasıl tanımlarsanız.

Tamamen dışavurum esasına dayanır değişkenlik gösterebilir. Sürekli aynı şekilde resim yapamam dokularımda da pentürümde de zaman zaman değişiklik olabilir. O kadar birbirinin takipçisi resimler yapmak istemiyorum. Tuval üzerinde sürekli yeni bişiler keşfederim. Zaten sanatçı olmanın bir yönü de budur.

-Resimlerinizden para kazanıyor musunuz?

Pek fazla resim satma taraftarı değilim. Çünkü resimlerimin elimde kalmasını ve izlenmesini istiyorum. Sipariş resim yapmayı tercih ederim eğer biri benden resim almak isterse resimler sipariş edebilir. Ayrıca çok yüksek rakamlara resim satmak taraftarı da değilim.İnsanlar evlerine resim koyabilmeliler.

-Sizce resim alıcısı neden bu kadar az?

Bence bu doğru bir bilgi değil. Bu kadar galeri olması resim alınıp satıldığını gösteriyor bizlere. Galericiler aynı zamanda ticaret erbabı çok fazla konuşulmuyor bu konularda gerçekler.

-Resimlerinizin konularını neler oluşturuyor?

Bu aralar kuşlar ve sanatçılar konularını çalışıyorum. Genelde figür ağırlıklı çalıştığım için bu çalışmaların belli bir merkeze toplanması önemli tabiî ki. Açıkçası dışavurum tarzında çalışıyor olmak beni biraz yordu. Sanırım bundan sonra desen çalışmalarına ağırlık vereceğim.

-Türkiye de sanat etkinlikleri sayısında geçmişe oranla olan artışı nasıl buluyorsunuz.

Bence medyada ki bariz, süreğen, yozlaşma ruhlarını doyurmak isteyen insanları doğal olarak gerçek sanata yönlendiriyor. Sanat tamamen insan ruhunun tamamlayıcısıdır. Örneğin dinler de müzik sanatından, belagat sanatından, resimden çok fazla beslenirler. Ruhunda sanata yer olmayan canlı yoktur, sırf insanoğlu sanatı sever diye düşünmek bile yanlış olur bence.

-Resminizi ileride nasıl bir noktada görüyorsunuz ?

Açıkçası resim yapmak benim için hem düşünme hem yaşam biçimi, bu konuda çok kapsamlı bir öngörü geliştirmek güç, ama resim yapma serüvenim asla bitmeyecek.Ben resim yapmayı keşif yapmakla aynı şey olarak görüyorum.O nedenle içimdeki araştırmacı tarafım beni her zaman resim yapmaya yönlendiriyor.Bu konuda bir çok insandan farklı olduğumu çok net görüyorum, maalesef bu konuda benim gibi çok az mücadele veren arkadaşım var.Gündelik yaşam rütini içinde resim yapmak ve sürek resme konsantre olmaya çalışmak inan ki kalbi yoran bişidir.Sürekli heyecan duyarsınız.Resim yaratıcılık ve konsantrasyon ister.Ve özellikle yağlı boya tekniği hata kaldırmaz bir tekniktir.Akıl, göz, ruh, tam bir uyum içinde olduğunda iş çıkar ortaya.

-Peki sanat siyaset ilişkisini ne boyutta görüyorsunuz.

Bana her zaman düşüncenin bir araç olarak kullanılması ilgi çekici gelmiştir. Siyaset aslında insanların düşünce sistemleri içerisinde yerini bularak örgütlü hareket etmelerine yarayan bir olgu. Yani sizin gibi hisseden ve düşünen insanların yaptığı bir oluşumun içinde olup ona uygun uyumlu olup çalışırsınız ya da düşünürsünüz. Amacınızın ne olduğu da çok önemlidir. İnsan düşünen bir canlı sadece iyi yaşam vadiyle insanlar harekete geçmez. İnsan yaşamı sorguluyor. Nasıl olmalı ? diye düşünüyor. Çünkü ruhsal olarak doyumlu olmak, emin olmak istiyor. Aslında insan bence kafasında akıl ruh ittifakını kurmak ister. İşte bu ortamı insanlara hala ve hala dini düşünceler sağlıyor.Yani insan ruhunda boşlukları dinler dolduruyor.Hepimiz zaman zaman inanmak isteriz.Bu çok doğal bir şey ama insanlara düşlerimizin aslında önemli olduğunu ama onların gücüyle hayatın anlam bulduğunu anlatmak ve bunu için de aklın payının önemini sürekli vurgulayan bir eğitim sistemine ihtiyaç var.Özellikle doğu toplumları küçük yaşlarda bu eğitimi ve bazı sorgulama alışkanlıklarını kazandırmak zorunda.Bu yapılmadığı zaman laik sistem elbette tehlikeye girer. Çünkü dogmatik düşünce sistemlerinin insanları kendi tarafına çekmek için hazırda tuttuğu kolay yutulur düşünce kalıpları var. İnsanları eğitirken gerçekle-düşünce arasındaki benzerlik ve farklılıkların ne olduğunu hissettirilmesi lazım. Her düşünce gerçeği temsil etmez. Oysa bizim doğu toplumları neredeye mistik bir düşünme boyutunda yaşıyorlar insanlar. Yani gerçeğin zihinsel temrinlerini(tekrarlama) göz ardı ederek. Hayat kolay bir şey değil. Ruhu doyururken aklı yetim bırakırsak, bir noktadan sonra da ruh da ekseninden çıkar mutsuz olur ve birilerinin uydusu haline gelir.Bu da son derece kolaydır kanımca…

-Genel olarak Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar da bu durumu etkilemiyor mu sizce.

Koşullar ne olsun olsun Türk ulusu büyük bir ulus. Bir milleti millet yapan hasletler var. Tabi ki içinde yaşadığı coğrafyadan etkileniyor ama. Ulus olarak genlerimizde iyi hasletler olduğunu düşünüyorum. Atatürk’ün de bu konuda somut gözlemleri var.Yani biz iyi insanların iyi evlatlarıyız.Bununla da her zaman gurur duyuyoruz.Sanat ve siyaset ilişkisinden bu noktaya geldik sanırım.O noktaya dönecek olursa, sanatçı zaten siyasetin içindedir.Bunu dillendirmesi kendisine bağlı.Bedri Baykam gibi sesini duyuranları tercih ederim.Kendisi futbolda bile günlük düşüncesini aktarıyor topluma, medeni bir bakış açısı yayıyor. Bence sanatçı korkmamalı. Yüreği temiz olduğu sürece varoluşunu ve düşüncesini dillendirmekten kaçınmamalı. Çünkü toplumun ona hakikaten ihtiyacı var.

-Peki küresel anlamda dünyaya bir sanatçı olarak nasıl bakıyorsunuz?

İnsanların birbirlerinin ortak sorun ve acılarına duyarlı olmadığını düşünüyorum. Küreselleşme bizi daha olumlu, iyi, yapıcı ve yaratıcı olmaya teşvik ediyorsa küreselleşelim derim.İnsanlara bu kaçınılmaz gerçek, küresel bir dünyada yaşıyorsunuz deniyor.Bu hoşuma gitmiyor açıkçası.Atıyorum yeni Zellanda’daki bir arkadaş hadi küreselleştik sana kahve içmeye geliyorum demediği sürece ben bunları anlamlı bulamayacağım.Ben işte bütün bu kavram yaratıcılıklarının, modernizim düşüncesinin çıkışından beri var olan zihinsel üretimler olduğunu düşünüyorum.Ama insanları bu tarz üretimler yönlendirmiyor demek yanlış olur.İnsanlar her türlü düşünceden etkilenirler ama önemli olan onların nasıl algılandığı ve ne gibi bir amaç doğrultusunda fayda yarattığıdır.

-Peki dünyada sanatın gidişatını nasıl buluyorsunuz. Ve meclisi paketlemek nereden aklınıza geldi?

Bu soruya ancak inceleyebildiğim kadar cevap verebilirim. Sanat aslında kabaca imgelem yaratma işi. Muhayilenin sınırı yok dolayısıyla sanatın da yok. Türkiye’de bu manada sanatçı yok ben rastlamadım. İnsanlar kara parçalarını paketliyor, İnanılmaz işler yapıyorlar. Ben de bunu meclisi paketleyerek yapmak istiyorum. Yıllardır böyle bir hayalim var bu konuda ileri de girişimlerim olacak şartlara kavuşmayı ümid ederim. Bu konuda bana bir dünya vatandaşı gibi yaklaşılmasını isterdim.Yani önyargısız. Eğer sanat ve siyaset ilişkisini sordunuz. İşte ben bir sanatçı olarak Türkiye’de bunu yapabilsem keşke. İnsanların Türkiye’ye bakış açısı nasıl değişir düşünün. Sanat siyasetin aynasıdır aslında, gerçek siyaset yapılıyorsa gerçek sanatta vardır. Tarih incelendiğinde paralellik hemen fark edilir.

-Peki bir kadın olarak sanatçı olmak zor mu bu ülkede…

Kadın ne iş yaparsa yapsın zordur. Kadın toplum tarafından engellenmeye mahkum gibi görünüyor. Ama şunu açık olarak söylemeliyim. Kadınlar yeterince hayatı algılayamıyorlar. Nedeni de gene eğitime dayanıyor. Basit şeylerle ilgilenmeleri sağlanıyor. Yemek yapmak, çocuk bakmak, elbette çok önemli, ama yumuşak işler.Bence kadın, rolünü şaşırmış durumda.Toplumun bir birey bir fert sorumluluk sahibi, vergi veren, düşüncesini söyleyen, aile kuran, seyahat eden, insan yetiştiren bir varlık değil de işte, erkeğin yanında ama olmazsa olmaz bişi gibi.Kadınlar çoğu zaman insan ilişkilerine geçtiklerinde tutarsız davranışlar sergiliyorlar.Özgüvenleri çok düşük.Sürekli bunu sorgular bir haldeler.Kadınların kendine güvenmesi şart.Kendi yetmedikleri yerde anında bir iki kişi bir araya gelip bişileri başarmalılar.Toplumda kadın erkek ikisinde de kadın düşmanlığı var.Bunu da şuna bağlıyorum.Kadınlar aslında kavgacı varlıklar.Uzlaşmaz bir tutuma çabuk giriyorlar.Bu da onları sevimsiz kılıyor.Kadınlar erkekler göre daha titizidir.Sanırım bu kavgacılık titizlikten kaynaklanıyor.Bence kadın kültürün asıl taşıyıcısıdır.Belki isim isim olarak sayamazsınız ama.Kültürü meydana getiren zaten kadın.Toplumu bir arada tutan kadın.Ancak kadınların bilhassa teknoloji ile ilgilenmesi gerekir.Kadını geride bırakan yegane şeylerden biri bilim ve teknoloji merakının olmamasıdır bence.İçinde bunun olmadığına inanmıyorum.Hele medyada tamamen tüketim canavarı yapılmış durumda.Toplumda erkeklerin kadınlara saygısında azalma var, bireyler arası ilişkilerde de bu zaten böyle.Bütün bunları tesis etmek bence gene herkezin görevi. Ben şöyle düşünüyorum.Bir bardak suyu içerken ne dersler alıyoruz aslında.Lütfen bir kez olsun dikkat edin…

-Peki ‘’Meclisi Paketleme Düşünce’’ geri dönelim. Bu konuda ayrıntılı düşünceleriniz nelerdir.

Öncelikle böyle bir eylem Türkiye’nin hangi idare ve hükümetle yöneltirse yönetilsin nasıl bir seviyeye geldiğini gösterir. Bütün dünyada her türlü haber kanalında başlarda haber olarak geçeceğini biliyorum. Bu fikir benim bu benim gazetecilik yönümle sanatçı yönümün bir arada çalışmasının bir ürünü diyebiliriz. Hayatım boyunca yaratıcılık işlerini sevmişimdir. Resim yapmak da bunu bir parçası tabi. Bu eylem insanlarımızın düşünce alışkanlıklarını kıracak bir eylem olurdu.

-Teşekkürler umarım istediğiniz bir gün olur.

Ben teşekkür ederim. Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

www.tacdemirci.org


 
Toplam blog
: 7
: 2639
Kayıt tarihi
: 11.07.07
 
 

İstanbul 1973 doğumluyum. Gazetecilik ve Güzel Sanat Eğitimi alanında çift diplomaya sahibim. Sanat-..