Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Meclisimizin 543 üyesi var.

Meclisimizin 543 üyesi var.
 

Siyasetin magazin taraflarıyla uğraşmaktan, Türkiye'nin ciddi meselelerini gözden kaçırıyor gibiyiz. Yurdumuzu ve milletimizi uzun bir süredir tehdit eden terör belasını bile kanıksamış durumdayız. Günde 3-5 şehit vermek de aklımızı başımıza getirmiyor. Bu gidişle yakın bir zamanda, gece gündüz gözlerini kan davası gibi bürümüş etnik milliyetçilikle yatıp kalkan, bu uğurdaki amaçlarına ulaşmak için çevredeki her türlü fırsatı ve imkânı kullanan bir topluluğun idaresi altında yaşamaya mecbur kalacağımızdan korkuyorum.

Durup dururken demokrasi havarisi kesilerek Irak'taki diktatör yönetimi devirip yerine demokrat bir yönetim getirme bahanesiyle bir ulusun, bir daha belini doğrultamayacak şekilde perişan olmasına sebep olan ABD; Büyük Ortadoğu Projesi adı altında, haritaları darmadağın ederken, bu barbarlığa dur diyecek bir merci olmadığı gibi, bu şekillenmenin neresinde olduğumuzu bilen de yok.

Yıllarca Amerika'nın kuklası diye bilinen Saddam, bizzat Amerika tarafından saf dışı bırakılırken, önümüzdeki günlerde 5 ülkeye daha müdahale edeceğiz diyen Amerikan yönetiminin gönlünden geçen ülkeler arasında biz de var mıyız, yok muyuz diye soracak durumda bile değiliz.

Varsa yoksa bir cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenip kaldık. Yaklaşık bir yıldır havanda su dövmenin, bizi getirdiği noktayı merak ediyorum. "Erdoğan olmasın, uzlaşma sağlansın, 367 şart" şeklinde 3 cümleye hapsedilen daracık ufkumuzu gören düşmanlar, sağlı sollu atışlara başladılar. Dünkü peşmerge diye küçümsemeye çalıştığımız bir ağızdan, duymaya alışmadığımız sözler işitiyoruz. Ve göz göre göre kabullenip hazmediyoruz.

Bilirsiniz ki güreşte elense denen bir taktik oyunu vardır. Pehlivan yaptığı bir kaç denemede rakibinin zayıf tarafını öğrenip o oyunla bir anda sırtını yerine getiriverir. Şu anda da bize elenseler çekildiğini hissediyorum. Kaya gibi sağlam duran, 70 milyonluk bir ülkeye kimse böyle şeyler söylemeye cesaret edemez.

Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı seçildiği gün, tiyatro sanatçılarından bir grupla beraberdim. Herkesin suratı asılmış, ağlamaklı bir ifadeyle karalar bağlanmıştı. Sanki dünyanın sonuydu. Artık, sinema, tiyatro, sanat diye bir şey kalmayacak gibiydi. Öylesine bitkin ve ümitsiz görünüyorlardı.

Ne oldu, korkulduğu gibi bir olay gerçekleşti mi?

Tayyip bey Başbakan olduğunda, Avrupa Birliği'ne girmek gibi bir hayalimiz artık olmayacak zannedenler, Akparti'nin bu konuda beklenmeyen gayretini görünce, şimdi girmesek de olur, ne kaybederiz ki demeye başladılar.

Erdoğan cumhurbaşkanı olduğunda da Türkiye'de olumsuz olarak hiçbir şey değişmeyecektir. Tıpkı başkası olduğunda olumlu bir değişiklik olmayacağı gibi...

Gözümüzde bu kadar büyüttüğümüz, her şeyden önemli hale getirdiğimiz cumhurbaşkanlığı, meclisin üstünde bir makam değildir. Demokrasiye olan bağlılığımız, bizi Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğuna inandırmışsa, millet de, milletin vekilleri de kendilerine düşen görevi layıkıyla yapacaklardır.

Türkiye'nin büyük çoğunluğu Erdoğan'ı istemiyor, şeklinde yapılan propaganda, maalesef gerçeği yansıtmamaktadır. Önceki seçimde parlamentoyu tamamen değiştiren, meclisteki partilerin hiçbirine barajı aşma imkânı vermeyen, bu halk değil midir? Önümüzde yeni bir seçim daha var. Eğer aksi iddia ediliyorsa, bu seçim yeni bir meclis meydana getirecek ve her şey açıkça ortaya çıkmış olacaktır.

Şimdi şu 367 rakamına bir göz atalım. Nedir 367? Cumhurbaşkanı seçiminde ilk turda seçilebilmek için alınması gereken oy sayısıdır. Bu bir anlamda mecliste en az 367 kişinin bulunması anlamına gelir.

Anayasa'nın 102. maddesi seçilmek için bu sayıyı ararken, toplantının açılması için böyle bir sayı belirtmemiştir. Neden? Çünkü meclisin 550 üyesi vardır. Bu üyelerin birinci görevi de meclis toplantısına katılmak olduğuna göre elbette mecliste 367'nin çok üstünde parlamenter bulunacaktır.

367 şart, diye ortalığı velveleye verenler, Akpartinin 354 üyeye sahip olması dolayısıyla oturumun açılmasını sağlayacak sayının bulunmadığını düşünüyorlar. Peki bu 354'ün dışındaki milletvekili beyefendi ve hanımefendiler, böyle önemli bir seçim için toplanan mecliste olmayacaklar da, nerede olacaklar?

Kanun koyucu, görevi toplantıya katılmak olan meclis üyeleri için toplantı yeter sayısı bile koymamış. Düşünmüş ki, milletvekili, seçmenini temsilen kanaatini belirtmek üzere mutlaka orada yerini alacaktır. Ancak seçilmek için bu oylardan 2/3'ü almak gerekir demiştir.

Meclisin şu anda 543 üyesi var. Ben inanıyorum ki, kritik günler geçiren Türkiye'nin, güçlü bir ülke olarak tartışmasız bir cumhurbaşkanı seçebilmesi için, 367'den çok daha fazla üyesi, görevinin bilincinde olarak o gün meclisteki yerini alacaktır. Aylardır bizi 367'ye kilitleyenler ve zerre kadar faydası olmayan tartışmalarla koskoca bir ülkenin zamanını çalanlar, yaptıkları anlamsız polemikleriyle başbaşa kalacaklardır.

Demokrasiyle, iyiniyetle, samimiyetle bağdaşmayan, görev bilinciyle örtüşmeyen, mantıklı bir izahı bulunmayan oturuma katılmama eylemini matah zannederek o gün meclise gelmeyenler, yaptıkları ayıplarıyla başbaşa kalacaklar, içlerinden büyük bir çoğunluğu da bir daha kolay kolay meclis çatısı altında olamayacaktır.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..