Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Meclisin gözyaşları…

Meclisin gözyaşları…
 

Bölgesi, şehri, Irkı ne olursa olsun akıttığı gözyaşının rengi aynıdır


Demokratikleşme önündeki engeller tek tek kaldırılırken,

En önemlisi ve büyüğü için anlamlı ve cesur adımlar atılmaktadır.

Düşünce eksersizinin yapılması bile suç sayıldığı bir dönemi acı ve göz yaşı içinde yaşadık.

Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı adlında yüksek sesle, altı da çizilerek anlatıldı.

Hem de Türkiye’nin en önemli ve bir nolu resmi ağzından.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanından.

Özeleştiri yaparak gelinen noktadaki yanlışlıkları, ihmalleri üzerine basarak anlattı.

Siyasetten uzak cümlelerle yürekten konuştu.

Silahların sustuğu, gözyaşı ve acıların dindiği,

Demokrasi, hukuk ve barışın ön plana çıktığı bir açılımın kapılarını aralayan konuşmasıyla gönüllerimizdeki yerini sağlamlaştırdı.

Bir gün fazla yaşamayı ganimet sayan genç dimağların gönlüne su serperken,

Yüreğinde tusunamiler barındıran, evi yangın yerine dönen

Gözü yaşlı anneleri anlatırken;

Bölgesi, şehri, Irkı ne olursa olsun akıttığı gözyaşının rengi aynıdır demeye getiriyordu.

Birbirini tamamlayan, yaşantı biçimine katkı sunan, örf ve adetlerinin tesisini sağlayan iki ırkın kardeşçe yaşaması için olması gerekenleri anlattı.

Divanı harp yolunu gösterenlere rağmen inadına demokrasi dedi.

İnadına kardeşlik ve inadına barış dedi..

Jale hanımın gözyaşlarını anlatırken,

Berfinin gözyaşlarını da inkar etmeden cesurca anlattı.

Anlatırken yürekleri dağladı.

Meclis ağladı, Türkiye ağladı.

Barış ve huzur için bir damla gözyaşı mesajı verdi…..

Akan gözyaşları barışın filizlenmesinde can suyu olacak demeye getirmiş olmalı.

Tam demokrasi ve barış için diyalog şarttı ki bugün bu başarılmak üzere.

Korkuların arkasına sığınarak sorunları kartopu yumağı gibi devleştirdiğimiz zamanların artık gerilerde kaldığı bahar günlerini yaşıyor olmalı.

Ümit ve iz’anın aynı karede resmedilmesi yarınlara daha bir sağlam basacağımızın da işaretlerini vermektedir..

Bir milattan bahsetti Sayın Başbakan.

Sorunu ortak akılla çözmek istediklerini ve bu ortak akıl iradesinin de bulunduğunu belirtti.

Çözümsüzlük üzerine nemalaşanların rahat durmayacaklarını,

Çözümsüzlük üzerine yaptıkları hatalarını devam ettireceklerini,

Ancak bütün yüreğimle diyorum diyerek;

“Sürecin siyasi riski, siyasi getirisi ve ötürüsü her ne olursa olsun, bizim bu meseleyi Türkiye’nin, vatandaşın çıkarına, geleceğimiz adına çözmekten başka bir gayemiz yoktur ve olamaz.”

Eğer sorunlar ortaya çıkarken, fark edilip, gerekli tedbirler alınabilseydi,

Eğer mesele büyümeden çözüme kavuşturulabilseydi,

Onbinlerce insanımız hayatını kaybetmeden

Onbinlercesi mağdur olmadan yaralanmadan, suhuletle çözülmüş olsaydı bugün Türkiye nerede olurdu? diye sordu.

Hatta bu soruları çoğaltarak milletçe herkes kendine sorsun dedi.

Nerede yanlış yapıldı?

Nerede yanlış politikalar uygulandı

Nerede yanlış tavırlar sergilendi diye sorun soruşturun dedi.

Hayallerinizi zorlayın ve kaybettiklerimiz, düşünün dedi.

Kardeşlik mayasını Yunus Emre Hacı Bektaşı Veli, Mevlana yoğururken,

Cudi’nin, Munzur’un eteklerinde dolaşan Dengbejler de aynı topraklara, aynı kardeşlik mayaları atıyordu.

Gönül Dağı gibi türkülerle gönüllerimize taht kuran Neşat Ertaş da bu toprakların evladı,

Halepçe, Hezal gibi türkülerle gönüllerimizi dağlayan Şivan Perver de bu toprakların evladıydı.

Kerem ile Aslı nasıl bizim ölümsüz aşk hikayemizse;

Ahmed-i Hani’nin Memo Zine si de bizim ölümsüz aşk hikayemizdir.

Horon bizim horonumuz olduğu gibi Halay da bizim halayımızdır.

Zeybek bizim zeybeğimizdir.

Zılgıt’ın bizim zılgıt olduğu gibi.

Bu gerçekleri bütün çıplaklığıyla meclis çatısı altında anlatan Başbakan;

Her etnik insan, Türküyle, Kürdüyle, Gürcüsüyle bizim kardeşimizdir.

Buna kimse gölge düşüremez diye de ekliyordu.

Hele Başbakanın son söylediği gerçekler duyulmaya,

Hatta ağlamaya değerdi.

Meclis çatısı altında Meclis Üyeleri Milletvekillerinin ağladığı gibi.

“Evlat acısından daha büyük acı yoktur. Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın.

Hiç kimsenin Ocağına bu acıyı düşürmesin.

Son 25 yılda Türkiye’nin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde nice annelerin, çalan her telefonda yürekleri ağzına gelmiştir.

Oğlu her ne sebeple hayatını kaybetmiş olursa olsun,

Yozgat’taki Anne ile, Hakkari’deki Anne, oğullarının başında aynı duayı ediyorsa,

Evladı için yasin ve fatiha okuyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa,

Burada çok ciddi bir yanlış olduğu ortadadır.

Bu süreçten hiçbir tarafın kazançlı çıkmayacağı aşikardır.

Ama kaybedenin Türkiye olduğu,

kaybedenin vatanımız olduğu,

kaybedenin milletimiz olduğu,

ve ülkemizin geleceği olduğu aşikardır….”

Sayın Başbakanın ve hükümetinin görüşleri bunlar olduğuna göre,

Meclis çatısı altında akıtılan gözyaşları olduğuna göre,

Mutluluk yakındır.

Mecliste vekiller ağlarken, asılları tüm Türkiye’de çoktan ağlamıştır.

Yakın ama çok yakın bir gelecekte;

Şivan Perver ile, Neşat Ertaş, acı ve gözyaşları ile yoğrulan bu dağlarda kardelen çiçekleri toplayacaklardır.

Bunu görüyor ve ülke adına büyük kazanım olarak görüyorum.

Saygılarımla….

http://www.servetbeki.com/

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..