Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '08

 
Kategori
Deneme
 

Med'e Niyet

Med'e Niyet
 

ellerin birliği, imece, sınırlarötesi bir mutluluk


Nisan 08 İstanbul’da Metroda

Aksaray havaalanı metrosunda rayların sayısal yarısında, herhangi bir durağında, üç yolcunun, insan topluluğunun rol paylaşımında öne çıkışıdır kelimelerimin üçüncü boyutu. Ben gazete okuyorken, Baba cep telefonundaki konuşmasına devam ediyor, Anne oğlunu kucağına sığdırıp, uykusunu bozmama savaşı veriyor, Oğul uyku ile uyanıklık arasında kim bilir hangi çocuk rüyasında, hangi simgelere gülüyor. Bir uçurtma belki kuşlara selam veriyor ya da bisikleti ile yanından geçen arabalara yetişmeye çalışıyor.

“Abla, çocuğun beyninde su birikiyormuş. Almaları lazım. ”Şant” diye bir cihaz varmış. Bağkur karşılamıyormuş. Bulduk bir tane. Adam da çocuğu için 800 yüroya almış. 650 milyon diyor ama 500 milyona bırakır bize. Abla zor durumdayım. Bana 300 milyon gönder… Abla, o zaman muhtara haber ver, ondan alın, gönderin, ben gelince hallederim… Abla, çocuk hayatı boyunca bir daha konuşamayacak bu cihaz olmazsa. Çok zor durumdayız… Koskoca köyden birinden bulun abla, çocuk bir daha hiç konuşamayacak… Burada hiç kimseyi tanımıyorum ki; kimden alayım. Umudumuz tükendi abla, o zaman geri dönüyoruz memlekete. Yapacak başka bir şey yok.”

Yandaki koltukta iki liseli kız kahkahalarla gülüyor. Ben gazeteyi kapıyorum. Karşımda bir amcanın gözleri kan çanağına dönüyor. Baba anneye bakmaya çalışıyor bir an; hayatın en acı anına şahitlik ediyorum. Metro bir durakta; soluğum kesiliyor, bu durakta zaman da duruyor sanki. Herkes, her şey susuyor! Gözler yalnız kalma savaşı veriyor; anne oğlunu alnından öpüyor, gözyaşını fark ediyorum. Hayatının en çaresiz anında bir anne; bir aile; bir çocuk bir daha hiç konuşamayacak;

Hayatsa bu kadar basit
İnsan işte bu kadar ucuz!

Cebimde 85 lira var. Ve telefonum. Parayı daha bugün borç aldım arkadaşımdan. Vizeler bitince sevgilim gelecek. Bileti için göndereceğim; uçak ile geliyor. Ben sevgilim ile bir hafta geçireceğim İstanbul’da; bu çocuk hayatı boyunca bir daha konuşamayacak. Bu karşılaştırmaya tenezzül etti diye nefsim; utanıyorum ben de kendimden. Aynen başka hiçbir gözle tanışmak istemeyen bir vagon yolcu gibi… Kimi camlarda dalmış baharına şehrin; kimi eğmiş başını önüne. Çocuk yedisinde; bu oğul, bu bahar tüm sevincini içinde tutacak. Baharları, mevsimleri hep aynı olacak; ben “seni seviyorum Nagehan” diyeceğim, oğul annesini bile sevemeyecek. Baba da karşımıza oturdu şimdi. Gözünde taşıyamıyor artık o damlacık yaşı; yüreğine fazla geliyor bu sızı; ”dönüyoruz, napalım…”

Telefonumu da versem: ”Alın, bunu da satın.” 200 lira eder toplam; ama gene yetmiyor ki… Hesaplarda duraklar… Belediyeye başvursalar, derneklere ya da başbakanlığa…

Bu durak camda görüyorum aileyi, hesaplarımda boğuluyorum. Baba önde; anne oğulla bir, bir adım geride. Umut bir durak ötede kaldı; çocuk hayalleri cebimdeki telefonla 85 lirada can çekişiyor. Titriyor:

”Seni seviyorum!”

Sevgilim, susuyorum!

Nisan 09 İstanbul’da aynı Metroda

Sınav ertesi; bademciklerimin ağırlığı ve ateşim termometrelere zarar! Gene aynı metroda! Yanımda sınıf arkadaşım. Yazımın bundan önceki kısmını veriyorum. Evinde bilgisayardan internete geçsin diye; önce anlatıyorum. ”Üç kişi…” diyorum, ”çocuğun beyni su topluyormuş; Şant, abla, 300 lira, köy, dönmek, baba, telefon” demeye kalmıyor; listenin yarısını Yasin tamamlıyor. Herhangi bir durakta, zaman hızla ileri sarılıyor; nefesim kesiliyor. Gazete gene kapanıyor. Arkadaşım aynı aileyle aynı vagonu paylaşmış. Hatta bir keresinde yanında oturan kız ”Bu dört oldu, her seferinde aynı hikaye!” demiş! Bu çocuk yedi; bu baba, bu anne, bu abla ile şahit olduğumuz yedinci telefon görüşmesi, yedinci duygu sömürüsü; yedinci boyutunda insani rollerin yazım uzuyor, üşüyor ellerim;

“Nagehan, benim!”
Seni seviyorum…

 
Toplam blog
: 22
: 540
Kayıt tarihi
: 25.04.08
 
 

Hayal Bilgisi Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Yayın Yönetmeni | İngilizce Öğretmeni http://edebi..