Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '07

 
Kategori
Tarih
 

Medeni ülkeler seviyesine gelebilmek

Medeni ülkeler seviyesine gelebilmek
 

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki insanlarımız çok acayip mi desem yoksa dört tarafı denizlerle kaplı cennet gibi bir ülkede mi yaşıyoruz desem bir türlü anlamış değilim. Çünkü bizler yaşadığımız bu toprakların değerini bilemiyoruz. Üstelikte Atatürk'ün söylemiş olduğu gibi medeni ülkeler seviyesine gelmişte değiliz.

Cehalet ve geri kafasızlık başını almış gidiyor. Pekiyi ben nasıl bir ülkede yaşıyorum? Atatürk'ün kurmuş olduğu medeni ülkeler seviyesine ulaşmış bir ülkede mi yaşıyorum, yoksa sözde ona, halen din yobazlığı yaparak Cumhuriyet öncesi Osmanlı İmparatorluğunun kalıntılarınımı yaşıyorum?

Bin dokuz yüz yirmi yıllarında Atatürk'ün önderliğinde bu millet hem de destan yazarak "kurtuluşunu" ilan etti ve sonrasında Atatürk hayatının geri kalmış yıllarında hep ülkesi için çalıştı, çabaladı. Baktı ki olacak gibi değil bu ülkeyi daha ileri düzeye getirmek lazım, bunun için devrimler yaptı. Kılık kiyafeti düzeltti. Kurtuş Şavaşında geri planda cephane taşıyan kadınlarımızı ileri bir düzeye getirebilmek için üzerlerine giymiş oldukları kara çarşafı attırdı. Başlarınıda açtırarak onları layık olduğu yere getirdi. Bunlanda kalmadı dünya da ilk kez bizim ülkede erkeklerle birlikte seçme seçilme hakkı tanıdı. Cumhuriyet'ten önce okul yüzü görmemiş kızlarımızı okumalarını sağladı. Onlar şimdi birer öğretmen oldular, doktor oldular, mühendis oldular, avukat oldular ve Sabiha Gökçe gibi pilot oldular.

Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki yıllar geçtikçe sanki eskiye özlem varmış gibi geliyor bana, daha ileriye gideceğimize geriye gidiyoruz. Buna en güzel örnek türbanlıların ortaya çıkması oldu. Türban, bir nevi kara çarşafın modern giyimi de diyebiliriz. Ben yine de diyorum ki bu güzel ülkenin güzel kadınlarımıza hem de Atatürk'ün kadınına yakışmıyor doğrusu.

Geçen günler de gazete manşetlerinde bir haber vardı. ''Erkek doktoru kabul etmedi, kaldırımda doğurdu''. O da ne yani sen doğum yapmak için hastahaneye gidiyorsun, yirmidört saat nöbet tutan hanım doktorun yerine meslaktaşı erkek doktorla karşılasıyorsun ve bunun üzerine hastahaneyi terkediyorsun. Olacak gibi değil. Sonrada hastahanenin bahçesinde kaldırımın üstünde oracıkta herkezin gözü önünde doğumu gerçekleştiriyorsun. Affedersiniz bunun kesinlikle namusla alakası olamaz. Çünkü neden mi dersiniz? Doktorlar okullarından mezun oldukların da Hipokrat dedikleri yemini ediyorlar. Yemin de namus ve şerefi üzerine yazılmış bir metindir. Aynı şekil de askerler de ülkemizi namus ve şerefier üzerine koruyacaklarına dahi yemin etmiyorlar mı? Milletvekilleride öyle değil mi? Seçildikten sonra ilk oturumlarında milletin önünde namus ve şerefleri üzerine devletin bağımsızlığını koruyacaklarına dahi tek tek yemin etmiyorlar mı?

Namus ve şerefimiz hepimiz için geçerli olmalı. Yalnızca iki bacak arasında olan cinsel organın değildir senin.

Sen ise bunu namus meselesi yapmısın. Halbuki o doktor yıllarca dirsek çürüttü insanlığa hizmet etsin diye. Sen ve senin gibi insanların hayatlarını kurtarsın diye o oradaydı. Ama sen namusu ön plana koydun. Peki o dokturun namusu ve şerefi yok mu dersiniz? Eğer o doktor görevini gerektiği kadar yapmıyorsa zan altında kalmış olur ve o da ilerde ona görevini yapmadı diye hesap sorarlar.

Türk milleti için namus ve şeref tarih boyunca çok önemli olmuştur. Öyle ki kadınlarımız için ne kadar önemliyse o kadar da diğer meslek grupları için de geçerlidir. Hangimiz ne görevi yaparsak yapalım hiç farketmez.

Ben hangi ülkede yaşıyorum? Daha karar vermiş de değilim.

Ve Atatürk'ün kurduğu ve yücelttiği bu ülkeyi ne hallere getirmişiz. Bu olsa olsa cehaletlikten, geri kalmısızlıktan kaynaklanmaktadır. O zaman nasıl medeni ülkeler seviyesine yükseleceğiz. Nasıl onların seviyelerine geleceğiz. Bunu yenmemiz lazım. Yoksa yarın bugünleri çok ararız. Atatürk'ün ülkesini sonsuza kadar ne pahasına olursa olsun yaşatmalıyız.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..