- Kategori
- Çevre Bilinci
Medeniyet ölçülerimiz ve doğaya saygı
Bizim doğal yaşama saygımız ve de medeniyet ölçütlerimiz ne durumda acaba? Geçen hafta ULUDAĞ'daydık. Yol boyunca gözlerime takılan manzaralar içinde, ağaç diplerinde yer alan kıyılardaki rezaleti görmemezlikten gelmek imkansızdı.
Doğanın tüm cevherleriyle karşımıza çıkan değerlerini, yozlaşmış bir bakışla kirletiyoruz, eksiltiyoruz ve hatta yok ediyoruz.
Bu doğa mozaiklerini en tabi hakkımız gibi talan ederken, o güzellikleri kendimizden sonraki nesillere bırakacağımız emanetler olarak kabullenebilseydik eğer bu kadar rahat davranamazdık bu savurganlıkta...
NEDEN?
Neden piknik artıklarımızı bir poşette muhafaza ederek, ORMAN MÜDÜRLÜĞÜNÜN insaniyet namına yerleştirdiği o çöp golonlarına atmamaktayız?
Neden her boş bulduğumuz derinliğe moloz, inşaat artığı ve çöplerimizi savururuz?
Neden bira şişelerini kırarak oraya buraya atarız?
Neden inşaat alanı açmak için ısmarlama yangınlar yaratırız?
Neden ormanda yaşayan hayvanların yuvalarına ve ekolojik dengeye ihanet ederiz?
Kendi evimize olan özenimizi neden doğaya ve o güzelim kuş cıvıltılarına mekan olan o ormanlarımıza gösteremeyiz?
Bu kadar mı zordur medeni olabilmek?
Bir adım ileride çöp bidonu varken, ızgara artıklarımızı, yemek çöplerimizi, plastik şişelerimizi, teneke kola şişelerimizi, bira şişelerinin kesici camlarını bizden sonrakileri sabote edecek şekilde mesire alanlarına bilinçli bir şekilde yerleştiririz?
Ben bir Türk vatandaşı olarak, Bursalı olarak, hemşehrilerim adına çok üzüldüm bu tabloya...
Hele AB.ne başvurarak uyumluluk süreci içinde olduğumuzu kabullendiğimiz böylesine hassasiyet içindeki bir dönemde, izlediğim karelerin bir yabancı objesiyle nasıl bir tablo yaratacağını düşünmek bile istemiyorum.
İşte bu nedenle 'ne kadar medeniyiz?' sorusu bir şimşek gibi patladı beynimde.
Önce korktum, yol boyunca hijyen, insaniyet ve de medeniyet ölçütleri tutmayan bu manzaralar devam ettikçe korkularım yerini öfkeye bıraktı, ardından da utanç...
Böyle olmamalıydık, ne oldu da toplum olarak bu hale geldik?
Nilgün Çakıcı / BURSA