Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

Medeniyetler buluşmasından mezhepler çatışmasına

Medeniyetler buluşmasından mezhepler çatışmasına
 

Bu görüntünün aynısının İran, Irak, Suriye ve Lübnan'lı Şiilerle olmasını da diliyorum.


"Medeniyetler buluşması neden Mezhepler Buluşmasına dönüşüp yüzyıllardır kemikleşmiş sorunlar konuşulmuyor? İran'la üzeri örtülü Mezhepsel rekabetin ayyuka çıkmasına izin veriliyor? Bu zaten İngilizlerin planlamadığı bişeymiydi?"

Medeniyetler Buluşması, Dinlerarası Diyalog ve Mezhepler Çatışması 

Ana Milliyetçi Sol iktidarı döneminde Türkiye Liderleri tüm dünyada görülünce kaçılan bir ülke olmuştu, Ecevit ve Kemal Derviş ülkenin kutuluşu için reçeteler hazırlamış ama sonunda bunları uygulayamadan bitmişler ve gitmişlerdi. Kriz ülkeyi mahvetmişti gerçekten.

Şiir okudu diye hapse atılan Erdoğan, hapisten sonra hızlı bir hamle ile demokratikleşme ve açılım politiklarının olduğu ülkeyi rahatlatan siyasete imza atmış hatta yurt dışında Medeniyetler Buluşmasının Siyasi ayağını o organize etmiş, dinsel ayağını ise Fethulah Gülen organize etmişti.

Peki şimdi ki durum ne? Kralın neresi Çıplak?

Medeniyetler buluşmasında zaten Müttefik olduğumuz ülkeler olan İspanya ile medeniyet buluşması projesi görüntüde güzeldi. Akdeniz havzasına Demokrasi ve İnsan Haklarının oturtulması için iyi bir başlangıçtı.

Fethullah Gülen Hoca Efendi'nin Katolik ve diğer Hristiyan mezhebi cemaatlerle yürüttüğü dialoglarda dinler arası barış ve hoşgörü adına çok güzel ve faydalı bir çıkıştı.

Fakat ne Fethullah Gülen Hoca efendi nede Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın İslam ülkelerinden olan ama bizimle aynı mezhebi paylaşmayan İran, Iraklı Şiiler, Suriyeli Nusayriler ve hatta Chavez Orta Doğuya gelene kadar Filistinle yeteri kadar ilgilenme ve buralarla barış temelli politikalar oluşturmakta yeterince gayretkeş davrandıkları söylenemez. (Hoca Efendi hala Filistin'e mesafeli durmakta.)

Başbakan Erdoğan İran'ın Nükleer programı ve silahı elde etmesine yönelik BM yaptırımlarına karşı İran'ı savunmasını ve İran'ında buna karşılık Türkiye'ye ticari avantajlar sağlamasını saymazsak tabi.

Zaman Gazetesinin içerisinde Türkiye ve İran'ı savaştırmak için elinden geleni arkasına koymadan yazı yazan Fikret ERTAN gibi bazı yazarları var malesef.

Yazdıkları her 10 yazının en az sekizi İran aleyhine olan ve yangına körükle giden, mezhepsel ayrışmaları kışkırtan bu yazarlar acaba biz İranla savaşırsak muratlarına erecekler mi?

Gazetenin içinde en dirayetli ve en dikkate şayan adil yazılar yazan bir çok muhteşem klavyelerde (kalem bitti artık) var elbette, bunlardan biride Ali Bulaç, Etyen Mahçupyan, Lagendijk ve Selim İleri gibi isimlerin asla hakkını yememek gerek.

Medeniyetler buluşması ve dinler arası diyalog neden sadece Sünni İslam anlayışı ile Katolik dünya görüşü, yada Yahudilik ile Sünnilik arasında devam etmekte?

Neden Sünni İslam anlayışı Şii İslam anlayışı ile masaya oturmak el sıkışmak yerine savaşmayı bu kadar çok istemekte?

Mezhepçilik kılıcımız neden Medeniyet diyaloğundan daha keskin durmakta? Düşündük mü hiç? Elbette bahaneler bulabiliriz buna. Lakin o bahaneler gerçekten geçerli şeylermi?

Aynı diyaloğu "La ilahe İllaallah" diyen hatta üzerine bir de "Muhammeden rasulullah" diyenlere niye gösterilmemekte? "Netenyahu gitsin, Putin Gitsin, Bush gitsin" diyemeyenler "Esad Gitsin" jargonuna takıldı kaldı. Bunu söylemek "Kanın durmasına" yol açacak mı? "Öcalan gitsin" diyebiliyormuyuz? Kendi sorunlarımız için kronikleşmiş sorunla ölenler için "Analar ağlamasın" diye baldıran zehri içmeye kalkarken Suriyeli analar ağlamasın ve masaya oturalım niye diyemiyoruz? Demeyiz tabi. Çünkü bizler samimiyeti ve dilsiz şeytan olmayı Kerbela'da bıraktık. O günden beri bizim siyasetimiz yalan dolan ve takiyye üzerine.

Türkiye'de Kemalist idari anlayış zayıfladıkça ülke içerisinde bırakın Mezhepsel hesaplaşmayı, cemaatler arası uzlaşmazlıklar bile yavaş yavaş yukarı doğru çıkma eğiliminde.

Tayyip Erdoğan'ın iktidarda iken cemaatlere eşit mesafeden dengeli yaklaşma politikası sayesinde tüm oylar AK Partiye gitmişti, zira 28 Şubat katı Kemalist baskıyı sırtında hisseden islamcı kitleler ister istemez kendi aralarındaki fraksiyon farkına bakmadan topluca Tayyip Erdoğan ve Ak Parti etrafında toplanmıştı.

Bu durum, Tayyip sonrasında bu kadar başarılı olur mu sanmıyorum. Daha şimdiden Süleyman Hilmi Tunahan'a bağlı kitle Ak Partiden koptu, İskender Paşa Cemaati'nin bir kısmı koptu. Herkeside memnun etmek imkansızdır elbette.

Başbakan'ın Medeniyetler Buluşması projesinin eş başkanlığını yapması gurur verici bir olay, bunun dinsel ayağı olan dinler arası diyalogta güzel. BUNA ASLA KARŞI DEĞİLİM Yürekten destekliyorum, ama bunun aynısı neden Doğu'ya doğru olmuyor?

Medeniyetler buluşması neden Mezhepler Buluşmasına dönüşüp yüzyıllardır kemikleşmiş sorunlar konuşulmuyor? İran'la üzeri örtülü Mezhepsel rekabetin ayyuka çıkmasına izin veriliyor? Bu zaten İngilizlerin planlamadığı bişeymiydi?

Neden Fethullah Gülen Hoca Efendi Dinlerarası diyaloğu Mezhepler Arası diyaloğa çevirmiyor? Bunun için engel nedir Allah aşkına? Vahdetin önünü bu tıkamıyor mu zaten?

Bunları yüksek sesle ADALET Adına düşünmek ve konuşmak zorundayız.

Çünkü İslam Dünyası Mezhep ve Din savaşına girerken biz arkamıza protestan ve katolik Hıristiyan Dünyasını (bayrağı HAÇLI NATO'yu) alıpta, yada (bu kısmıda şiilere söylüyorum) Ortodoks dünyası ve Çin'i arkamıza alarak Şangay 5'lisi ile müttefik olarak, mezhebimiz farklı olsada aynı Kuran'a aynı peygambere ve aynı kıbleye döndüğümüz kendi kardeşlerimize sırf mezhebi farklı diye onları ateşte boğamayız bunun yapılmasına izin veremeyiz.

Bunun hesabını Ne Allah'a nede Ahirette Rasul'e veremeyiz. Bu sözüm hem şiilere hem sünnilere. 

Ha evet, şöyle söyleyenleri duyar gibiyim, "Esad'ta Sünnileri katletti ve ediyorda ", o zaman bizim Esad'tan ne farkımız kalacak? Bunu düşündük mü?

Hani AK Parti'nin Adaleti demezler mi? Kalkınma ve ekonomik gelişme Adalet'in önünde olmamalı asla.

Bu yazdıklarım düşünülmez ve çözüm üretilmezse, ateşkes istenmezse, masya oturulmazsa, önce Suriyede sonra Lübnan'da sonra İran üzerinden topraklarımızda başlayacak ümmet yangınını söndüremeyiz asla.

Daha Dersim'in, Çorum'un, Maraş'ın dumanları tütmekte ocağı batan ailelerin hafızalarında. Ateş düştüğü yeri yakmakta zira.

Keşke haksız çıksam ama gerçekten 2003 te yazdığım ÇALINAN HAYATLAR romanımda söylediğim ne varsa tek tek ortaya çıkmasa.

Allah sonumuzu hayır etsin. Britanya'nın şeytani BOP hesapları varsa, ortalama ilk okul ikinci sınıftan mezun cahil İslam ümmetinin olmasada, ALİM olan ALLAH'ın da bir hesabı var.

 ALLAH kıyameti BOP'çulara bırakmaz ve bırakmayacaktır da.

Başbakan Sayın Erdoğan, üzerindeki yoğun Britanya ve Nato baskılarına rağmen sonuna kadar Ortadoğu'da BOPçu Batılıların istediği mezhepsel savaşın dahada büyümesine engel olacak politikalar üretmelidir. Bu politikaların başında da MEZHEPLER BULUŞMASIDIR.

Başbakan olmak cesaret ve yürek işi, o bu projeyi tüm tehditlere rağmen isterse yapabilecek kapasitede. 

Yazar olmakta cesaret ve yürek işi bu yüzden Türkiye'de yaşayan en entellektüel İslamcı Yazar Ali Bulaç'a da yazdığı cesur ve bilge tespit yazılardan dolayı teşekkürler.

Saygılarımla

Not: Hz. Muhammed'e "Şeytan-Deccal Tohumu" (haşa!) diyen Martin Luther'li protestanlıkla ve Papalı Katoliklerle Medeniyet Buluşması için ta İspanya'ya gidebiliyorsak, Hz. Ömer'e "Allahsız" diyen Şiilerle de Mezhepler buluşmasına gidemiyorsak o zaman biz önce Müslüman değil önce Sünni olmuşuz demektir. 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..