Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '07

 
Kategori
Danışmanlık
 

Meditasyon ve yaşam koçu

Meditasyon ve yaşam koçu
 

Etrafımda yaşam koçu olan kimse yok ki işin aslını sorup öğreneyim. Neyi merak edersem kendim araştırıp öğrenmek zorunda kalıyorum, öğrenirken de her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum.

Bir aralar meditasyona merak sarmıştım ya! Yazılarımı okuyanlar, sağ olsunlar beni ciddiye alıp adresimi istediler ve evimde şu an beş tane meditasyon cdsi var.

Faydası oldu mu? Sanırım olmadı...

Cdler de içerik hemen hemen aynı; bir uzak doğu melodisi duyuluyor önce, ardından sesi ile fiziksel görüntüsü arasında uçurum olan kadın konuşmaya başlıyor... (Kadının resmi cd kapağında var!). İnsan ister istemez merak ediyor…Bu kadından bu ses nasıl çıkıyor?

<ı>“Rahat bir yere uzanın, gözlerinizi kapatın ve gevşeyin. Şimdi yemyeşil çimenlerin üzerindesiniz, görebildiğiniz her yer yemyeşil... Ayaklarınız çıplak, üzerinizde beyaz bir kıyafet var... Düşünün… Gökyüzü masmavi, uzakta ağaçlar var. Ağaçlarda kuşlar… Hafif bir rüzgar esiyor, yüzünüzde hissediyorsunuz”

Kadın ne güzel anlatıyor… Tam gevşeyeceğim...

Çocukken beyaz bando pantolonumdan çıkmayan çimen lekesi yüzünden annemden odunla yediğim dayak geliyor aklıma, elbisenin rengini kir göstermesin diye yeşile çeviriyorum. Ardından erkek adama yeşil yakışır mı “böyle de Antep fıstığına döndüm” diyorum, kıyafet kırmızı oluyor. Şimdi de Rober Hatemoyum. Olacak gibi değil… Gride karar kılıyorum.

Ayaklar çıplak ya, tam yeşil çimenlerde free free koşacağım, dördüncü adımda deve dikenine basıyorum. Canım yanıyor. Dikeni çıkartmak için yere oturuyorum, kadın benden önce orada ineklerin otladığını söylemeyi unutmuş, lüp b..a…

Üstümü temizlemeye çalışırken, o sırada bir avcı ağaçtaki kuşlara ateş ediyor hepsi uçuyor. Avcıyı kalaylıyorum…

Kan ter içinde kalıp açıyorum gözlerimi. Cd playeri kapatıyorum…

Netice;

Kırlara yada deniz kenarına gidip oturmak varken...
Hayal etmek neden?

***

Yazının başında “Yaşam Koçu” yazdım ya!

Laf aramızda son günlerde etrafımdaki herkes yaşam koçu olmaya çalışıyor, çok para varmış bu işte!

Arayıştayım ya “Ben de olsam mı” diye düşündüm. Küçük bir araştırma yaptım. Yaşam koçu olabilmek için çevremi değiştirmem gerektiği kanısına vardım.

Benim etrafımdakilerin hepsi filozof be arkadaş… Kim gelip de bana bir şey danışacak… Üstelik paraları da yok!!!

Nasıl demiş üstat; “Hayatınızı <ı>organize etmekte güçlük çekiyorsanız, para biriktiremiyorsanız, ilginizi çeken konulara, kendinize ve sevdiklerinize vakit ayıramıyorsanız; sizin de bir yaşam koçuna ihtiyacınız var demektir”

Şimdi yukarıda ki yazıya bir yoğunlaşın bakalım…

Sonuçları tartışalım.

İnsanın yaşam koçuna ihtiyacı olması için ilk önce neyinin olması gerekiyor?

Evet el kaldıran sarışın bayan siz söyleyin…

“ Parasının!”

Bravo, devam edelim… Pekiiii ne kadar parasının olması gerekiyor?

Saçlarını arkaya jöle ile yapıştırmış delikanlı sen söyle?

“Biriktirecek kadar çok parasının!”

Tebrik ederim gözünden hiçbir şey kaçmıyor… Bütün sınıfa soruyorum kaç tanenizin bu kadar parası var?

Bir kişi mi? Sadece Tankut mu?

Tankut söyle bakalım sen ne iş yapıyorsun?

“ Hiç. Babam herkes için çalışıyor”

Yukarıdaki cümleyi kuran üstat Yaşam Koçluğu Üniversitesi Başkanı Sandy Vilas.

Vilas’ın ülkemizde uzun yıllar kaldığını ve aynı işi yaptığını düşünsenize; nasıl bir cümle kurardı acaba?

“Asgari ücretle çalışıyorsanız, ay sonunu getiremediğiniz gibi ev kiranızı ödeyemiyorsanız, bakkala, manava borcunuz var diye çarşıya çıkamaz hale geldiyseniz, “pirzola” kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, karınız yine hamileyse; sizinde bir yaşam koçuna ihtiyacınız var demektir”.

Ben diyorum ki; hayatta takıldığınız yerleri yüreğinize sorun. Yüreğinizin söylediklerini yapacak kadar da cesaretiniz olsun. Gerisi kumdan kale!

Foto: Ali Gülcü en iyi bildiği meditasyonu yapıyor!

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..