Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '14

 
Kategori
Siyaset
 

Medreseye siyaset; Siirt, Tillo seçimlerine de kan bulaştı!

Medreseye siyaset; Siirt, Tillo seçimlerine de kan bulaştı!
 

Aydınlar ismi, Tillo'yla değişti.


‘Yüksek ruhlar’ anlamına gelen Tillo; Siirt’in 2000 nüfuslu küçük bir ilçesidir. Nüfusu ilçe olma şartını karşılamadığı için bir ara ilçe vasfını yitirme tehlikesi geçiren Tillo kanuna eklenen ‘turistik, tarihi, kültürel bakımdan temayüz etmiş, ünlenmiş yerleşim birimlerinin ilçe statüleri korunur’ maddesiyle ilçe kalmayı başarmış. Tillo uzun bir süre Aydınlar adıyla bilinmiştir. Eski yerleşim birimlerine adlarının iadesi düzenlemesiyle bir kanunla eski adına kavuşmuştur. Darısı bunu isteyen Güroymak, Eruh, Samandağ, Yozgat gibi yerlere diyelim.

Tillo, Osmanlıdan bu yana sürekli bir inanç  merkezi ve geleneksel medrese eğitiminin yapıldığı bir ilçedir. Ününü astronomi, fıkıh, edebiyat bilgini İbrahim Hakkı Efendi ve onun hocası Hz. Fakirullah’ a ve tüm dünyada hala hayranlık uyandıran ışık hadisesi ile bilinen astronomik çalışmaya ve sayısız medrese öğrencisi fukahayı bölge çapında eğitip ilim icazeti vermeye borçludur. Burada medrese öğrencisi denilen fukahalar sıkı bir dini ilmi eğitimden geçer ve yeterli bulunanlar eğitim sonunda mezun olarak icazet alır ve fetva verip imamlık yapmaya, melle olmaya hak kazanırlar. Resmi imamlık yapmak isteyenler İmam Hatip lisesini de açık öğretimden bitirir ve istemeleri durumunda İlahiyat fakültesine de devam ederler.

Tillo’yu  geleneklerini koruyan direngen tavrı ve kendine has bir duruşu, havası olması nedeniyle severim. Mütevazi bir ilçe olan Tillo; kendi değerlerini, karakterini ve geçmişini yaşatmak için imeceyle ayakta tuttuğu medreselerde birçok siyasi, ekonomik zorluğa ğöğüs gererek ayakta kalmayı bilmiştir. Duvarlarında Ehli Beytin de isimlerinin ve çeşitli soy ağaçlarının yaldızlı harflerle yazılı olduğu Tillo medreselerindeki geleneksel sözlü eğitim; zor olduğu iddia edilen çağdaş hukuk eğitimini gölgede bırakır. Burada öğrenciler sıkı bir eğitimden geçerek günde nerdeyse 10 saat sürekli ders çalışır, sarf ve nahiv, İslam hukuku, tecvit öğrenir, ilmihal okur ve hulasa başta Şafii mezhebi olmak üzere dinin gereklerini nazari ve tatbiki öğrenirler. Müfredattaki karınca yazısıyla yazılı kitaplara dışarıdan bakan bir göz beş dakika sonra muhtemelen kararır. Hele bu kitabın sayfalarının yanları, üstleri, her boşluğu haşiyelerle öğrenci notlarıyla doldurulmuşsa durum hepten kötüleşir. Bilinç kaybı kuvvetle muhtemel olur. Lisans öğrencilerine öğretilemeyen iktisattaki marjinal fayda, kayıtsızlık eğrisi, mukayeseli üstünlük teorisi, tarihteki Devleti Ali Osmaniye’nin kuruluş savaşları, ıslahatlar, farmakolojideki ilaç etkenleri, deontoloji, biyokimya; Roma hukukundaki terimler, eşya hukuku, ayni, nisbi hak farkı ile tescil ve şerh ayrımı, gayrı menkullerin kazanımında tapuya güven ilkesi ile iyi niyetli 3. Kişinin hakkının korunup korunamayacağı haller; iletişim fakültesindeki haber yazma teknikleri, makale, deneme, fıkra nüansları;  ceza usuldeki  yakalama, gözaltı, tutuklama esasları; anlı şanlı savcıların ayırt ederse iyi sayılacakları basit şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli şüphe incelikleri; tıptaki anatomi, temel bilimler, sistemler bu eğitimin yanında ‘bu daha başlangıç ‘dedirtir. Bu medreselerde sadece sözlü  dini, fıkhi bilimler değil de; uygulamalı, tatbiki fen bilimleri de okutulsaydı bunlar  yüzyılları bulan tarihleriyle Türkiye’nin Avrupadakilere benzeyen yerel ,köklü üniversiteleri olurdu!

Medreselerdeki kitaplara bakınca rahmetli Şeyh Fıdıl Temimi’nin yıllar öncesinde  Samandağlı çocuklara verdiği Kuran kursunun değerini ve babamın bu konudaki  saygın tavrını anladım. Uzun nar çubuğunun eğitimde korkuya neden olsa da sonuçta pozitif bir etkiyi sağlayacağını yer minderlerinde oturan onlarca çocukla birlikte deneyimledim. Gramerde sıkıntım olsa da mevzuattaki her kitabı sökecek alt yapıya sahibim. Tillo bir yana, El Ezher’den, Kum Medreselerinden bir aylık çalışmadan sonra çekinmem. Demek ki Akdeniz'e bakan üstü asmalı o iki katlı müthiş manzaralı ev de; bizim mahalle mektebimizdi.

İbrahim Hakkı Efendi din bilimlerinin yanında, fende de kendini kanıtlamış ‘Marifetname’ kitabını yazmış, astronomide yetkin biriydi. Ekinoks tarihleri 21 Mart,23 Eylülde ‘yılın ilk ışığı şeyhimin başucuna doğsun’ şiarıyla yaptığı uzun çalışmalardan sonra, Botan vadisinin üstüne bir duvar örer. Işığı o duvardaki boşluktan geçirerek daha aşağıda olan şeyhinin türbesinin üstünde açtığı bir noktaya yerleştirdiği mercekle kırar ve böylelikle şeyhinin  mezarının başucuna  yılın ilk ışığını düşürmeyi başarır. Bu eser hem astronomik bir başarı, hem de hocaya saygının güzel bir nişanıdır. İki ayrı alanda üstünlüğü olan komutan, bilim adamları ve devlet adamlarına yakıştırılan ‘zülkarneyn’ unvanı İbrahim Hakkı Efendi için de kullanılır. Makedon Kralı Büyük İskender, şair ve asker olan Hamdani Emiri Ebu Firas gibi şahıslara da ‘iki zaman sahibi, iki kanatlı, iki boynuzlu’ anlamındaki bu unvan yakıştırılmıştır.

Tillo, Sancak Holding- Hedef Ecza Deposu sahibi eski dev solcu, şimdi muhafazakar demokrat Ethem Sancak, tarih ve ilahiyat profesörü  İhsan Süreyya Sırma,  politikacı Oktay Vural ve onlarca müderrisiyle de bilinir.

30 Mart yerel seçimleri tüm Türkiye’yi olduğu gibi Tilloyu da çok gerdi. Seçim stresi sonuçlara yapılan itirazlar, elektrik kesintileri, seçim güvenliği üstüne yapılan polemiklerle hala deva ediyor. Muhtarlık seçimlerinde de alışıldığı üzere çıkan kavgalarda ölü sayısı onu geçti.

Seçmen sayısının 1029 olduğu Tillo’da Seçim Akp ile Saadet partisi arasında geçti. Seçimde ilçede ikamet eden medrese öğrencilerinin oy  kullanmaması bir gelenekti ve bu gelenek medreselerin siyasetten uzak ilim yuvası  imajını kuvvetlendiriyordu. Medrese şeyhlerinin taraf tutmaları halinde onlarca öğrencinin oyuyla bir tarafın kazanması aynı zamanda bir haksız rekabete de neden olup huzurun bozulabileceği ihtimali öğrencileri oy kullanmamaya sevk etmişti. Bu haklı geleneğin son seçimde bozulduğu ve tarafların bu sebeple kavga ettiği öne sürüldü. Akp’nin 505, Sp’nin 382 ve Bdp’nin 95 oy aldığı seçimden sonraki olaylarda, sonuçlardan bir gün sonra seçimi kaybeden Saadet partisi adayı Behmen Aydın öldürülürken birkaç kişi de yaralandı. Seçimin seyrini medrese öğrencilerin oy kullanmasının belirlediği iddia edildi. Medreselerin siyasete alet edilmeleri geleneği bozmuş, gelenek bozulunca da çıkan kavgalarda taraflardan biri ölmüş, diğeri tutuklanmış ve ilçe huzuru da ciddi şekilde bozulmuştu.

Siyasi hırsın insan hayatından, kabul görmüş geleneklerden ve yüzlerce yıllık bir geçmişi olan eğitim kurumlarının saygınlığı ve tarafsızlık kararından daha güçlü olması düşündürücüdür. Bireylerin ve kurumların siyasi güç karşısında kendi kişiliklerini ve tavırlarını koruyamamaları demokrasi kültürümüzün zayıflığını göstermektedir. Seçimler bir ölüm kalım meselesi değildir. Kazanmanın yanında doğal olarak kaybetmek de vardır. Bu seçimde medreseleri bile siyasete alet edip seçimleri etkileyenlerin ve bu müdahaleye direnmeyenlerin de ahlaki ve cezai sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Bin seçmenli, küçük ama manevi değeri olan bir ilçeyi bile siyasi hırslarınıza ve bir yerden gelecek  ‘aferin’ lere kurban ettiniz.

Tillo türbesinde kapıdan sonra duvarda yazılı olan‘ Anlarsa uzağım yakınımdır, anlamazsa yakınım uzağımdır‘ diyelim.

Av Güney Cuma CAN

KESK/BTS ITF

 
Toplam blog
: 44
: 470
Kayıt tarihi
: 09.09.13
 
 

 Merhaba. Yazmak, yazılarımı okuyucuyla paylaşıp onlarla birlikte öğrenmek için basladım bu yazın..