Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Medyanın dünü ve bugünü

Medyanın dünü ve bugünü
 

Panelden bir görüntü


Sakın kurtarıcı bekleme, sana karşı görevimi yapamamış sayarım!

- Mustafa Kemal ATATÜRK

Cumhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlakıyla donanmış basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir.”

-Mustafa Kemal ATATÜRK, 1925

***

Saygı duyduğum Engin dostun çağrısına uyarak İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde oldum. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin’in makamında Engin Köklüçınar ve basının sıklıkla anılan adları ile tanışarak o ortamı soludum.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti - Konrad Adenauer Stiftung desteğinde gerçekleştirilen “Medyanın dünü ve bugünü” konulu paneli izlemek için salonda yerlerimizi aldık. Oturum başkanlığını üstlenen Engin Köklüçınar, Fakülte dekanına teşekkür tümceleriyle paneli açtı ve panelistleri tanıtması sonrasında konuşmacılara söz verdi.

İlk konuşmacı Kenan Akın: Dünün üzerinde fazlaca durmak istemediğini, basın yayının acılarla dolu bir meslek dalı olduğunu, medyanın insanları korurken kamuya öyle yaklaşmadığını, yarını küresel medyanın oluşturacağını, basın özgürlüğünün tartışılır düzeyde seyrettiğini, halkın magazinsel haberlere ilgi gösterdiğini, bu durumun reyting ve reklâm getirdiğini belirterek ülkemizde 46 iletişim fakültesinin öğretimini sürdürdüğünü ve bunların ancak % 2’sinin basın sektöründe görev aldığı bilgilerini aktardı.

İkinci konuşmacı Can Ataklı: Yerleri aydınlık olması dileğinde bulunduğu Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu’nun konuşmacı oldukları böylesi bir panele katıldığını, oradan devinimle gazeteciliğe yöneldiğini ve bunda Abdi İpekçi’nin etkisi olduğunu söyledi. Her işte bir nitelik arandığını, para kazanma arzusunun 1983 yılından sonra öncelikli olduğunu, buna koşut reklâm sektörünün geliştiğini, 1990 sonrasında tv ve medyanın ortaya çıktığını, bu alanda holding patronlarının duyulmaya başladığını, önemli ölçüde yozlaşmanın görüldüğünü, son yıllarda baskı ve şiddetin de eklendiğini ve kimi yasakların belirginleştiğini, özgür medyanın bittiğini ve yandaş medyanın türeyerek rahatsızlık verdiğini belirtti.

Konuşmasına başlayan Dr. Akkan Suver: Bu güzel bahar gününde bizimle olmayı yeğlediğiniz için teşekkür ediyorum, sözcükleriyle konuşmasına başladı. Günümüzün gazetecilerinin düne göre her imkâna sahip olduklarını, yalılarda ve köşklerde oturduklarını, dünkülerin basın kartı kullanarak zor koşullarda görevlerini sürdürdüklerini ama onların oldukça önemli ve itibarlı olduklarını söyledi. Sedat Simavi’nin Kıbrıs davasını gündeme getirdiğini, iki gazete ve bir derginin işi darbeye dek götürdüğünü, Bedi Faik’in önemli olduğunu, dün köşe yazarlarının az sayıda olduğunu, olaylı gazetecilerin görev yaptığını, gazeteci olmak için diplomanın yanı sıra meslek aşkının da olması gerektiğini dile getirdi.

Kimi seçkin meslektaşları gibi katliam kurbanı Çetin Emeç’in kardeşi olduğunu öğrendiğimiz oturumun tek bayan panelisti Leyla Tavşanoğlu: Kırk bir yıllık gazeteci olduğunu, şimdilerde Cumhuriyet’te görev yaptığını belirterek, günümüzde internet gazeteciliğinin öne çıktığını ve Deniz Baykal olayının bu yolla duyurulduğunu, üstelik tutucu bir gazetenin sitesinden yayınlandığını söyledi. İsteyenin istediğine çamur atar ortama gelindiğini, kimi yandaş gazetelerin yalanı alışkanlık edindiğini, Doğan Holding’in yanı sıra Cumhuriyet Gazetesi’nin de sıkı denetime tutulduğunu vurguladı.

Son konuşmacı Tufan Türenç: 1988 yılından beri Hürriyet’te görevli olduğunu, dün gazeteciliğin meslek sayılmadığını, bugün gazeteci olmanın onurunu duyduğunu, Abdi İpekçi’nin kendisini gazeteye aldığını, Çetin Emeç’le de çalıştığını, geçmişte eriyen kurşunlar arasında zehirlenerek görev yaptıklarını, bugün tekniğin oldukça geliştiğini, eskiden Anadolu’nun kimi kentlerine gazetenin bir gün sonra ulaştığını, bugün basın alanında önemli ölçüde ilerlemelere tanık olunduğunu, Cumhuriyet’in çalışanlarının özverisiyle yayınını sürdürdüğünü, öteki gazetelerin gruplar halinde çıktığını, baskı sayısının(tiraj) Afrika düzeyinde seyrettiğini ve gazetelerin 1/3’inin İstanbul’da satıldığını, Japonya’da gazetelerin 24 saat baskı yaptığını açıklayarak ülkemizde öykü kitabının 1000 (bin) adet satılırken ötekilerin çok daha az sayıda satışı olduğunu, bunun da nüfus sayısına ters orantı oluşturduğunu da ekledi.

Başkan Köklüçınar, her konuşmacı sonrasında özgün tümcelerde kendi görüşünü de ekleyip değerlendirmeler yaptı. Önemli ölçüde anlaşılırlık getirildi. Kimi anekdotlar (öykücükler) katarak, paneli renklendirdi ve başarılı kıldı. Alınan sorular, konuşmacılara yönlendirilerek yanıtlandı. Akla yatkın, net ve gerçekçi açıklamalar yapıldı.

Uygar cesaretle İletişim Fakültesi öğrencisi Emel Erdem “<ı>Geçmişte sizin nasıl iş bulduğunuzu ilgiyle izledim, gelecekte nasıl iş bulacağımızı şimdiden kara kara düşünüyorum, beni konuda aydınlatır mısınız? ” dedi. Bu soruya da karınca kararınca yanıt verildi.

Fakülte Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin’in teşekkür konuşması ve onurluk (plaket) sunmasıyla toplantı noktalındı. Emeği geçenleri kutluyorum.

*

Muhsin DURUCAN

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..