- Kategori
- Güncel
Meğer...
Her Türk asker, ama 7250 dolar borçla doğar... (Fotoğraf:Necdet Canaran)
Ne demişti, “Vatan İçin” adlı şiirinde Orhan Veli:
“Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.”
“İkinci Bahar”, “İkinci Cumhuriyet”, “İkinci Keman”, “İkinci Çağ”, “İkinci Ferik”, “İkinci Yarı” diye sayıklarken kimimiz; “İkinci Vatan” sahibi çıkmıştı geçmişte “ana”mız,“bacı”mız… (Abimize de teşekkür selamı yazacaktım ama, o kafiyeye uymadı.)
Bu, bir!
İkincisi, “Özelleştirme” dedik.
KİT’lerin “K”sini şeffaf (!) ihalelerde satıverdik, geriye ne kaldıysa onunla yetindik.
“Yolsuzuz” dedik, yola çıkmadan yolumuzu bulamadık.
“Demokrasi” dedik, ha bire “mola” verdik.
Yolsuzlukta, rüşvette, kaset ve kitap korsanlığında “Avrupa Birinciliğimizi”; gazeteci-yazar-milletvekili hapsetmekte; düşünce özgürlüğünü “yengen”e benzetmekte “Dünya Şampiyonluğumuzu” ilan ediverdik.
“Gelişen Türkiye”, “İcraatın İçinden”, “Çağ Atlayan Türkiye”, “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” dedik, dedik… Dedik de eloğlu “çığır” açarken, biz “litrelik kola” açılışı yapan vatan kurtarıcılarının direksiyonunda her Türk vatandaşının 7250 dolar borçla doğmasının önüne geçemedik.
Lâfın gümrüğü olmaz:
-Kaçanın anası ağlamaz,
-Bana dokunmayan yılan bin yaşasın,
-Baş sallamakla kavuk eskimez,
-Ne söyle ne işit; gördüğünü geç de git, gibisinden özlü (!) sözler söyleye söyleye, ipin ucunu kaçırdık.
Takke düştü kel göründü; tıklım tıkış hayatımızın şimdiye kadarki kısmı kamera şakasıymış meğer.
Ey Orhan Veli, ruhun şad olsun!