Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '08

 
Kategori
Tarih
 

Mehmet Akif Ersoy hakkında

Mehmet Akif Ersoy hakkında
 

Bir milletin kendi tarihini bilmemesi o milletin yıkımını sağlar. Bireyler adı ve babası ile anılır. Milletler ise, tarihi ve ataları ile anılır. Her zaman dediğim gibi tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur.

Merhum Şair Mehmet Akif ERSOY’ un ölüm yıldönümü il eilgili bir yazı yamıştım. Yazdığım bu yazıya birkaç blog yazarında tepki almıştım. Bende bu tepkilere karlşılık kendilerine iyi araştırma yapmalarını ve her şeye körü körüne inanmalarını önrmiştim.

Zaman gazetesinden Nedim Hazar sesimi duymuş olacak ki, bakın kendi köşesinden Mehmet AKİF için neler anlatıyor:

"Önce şu belgeye bir göz atın: "13.07.1936. İskenderiye Konsolosluğu'na;1936 Haziran ortalarında memlekete dönen şair Akif'e ne zaman ve hangi konsoloslukça vize verildiğinin bilinmesine zaruret hâsıl olmuştur. Bu malumatla beraber şair Akif'e vize verilmesi hakkında herhangi bir makamda tebligat yapılıp yapılmadığının da acele bildirilmesini rica ederim... Em. İş. U. Müdürü. Ş. Sökmensüer..."

'Bu ülkede inancından dolayı kimse baskı ve zulüm görmemiştir' diyen latalara gösterilmek üzere, belgeyi muhterem Ertuğrul Düzdağ'ın kitabından aynen naklediyorum: "20.07.1936. Uzun müddet Mısır'da ikametten sonra iki ay önce yurda dönen şair Mehmed Akif'in Mısır'da ve bilhassa geçen sene Antakya'ya seyahati esnasında rejimimiz aleyhine çok kötü sözler sarf ettiği ve hilafet propagandası yaptığı ve ayrıca 150'lik, firari ve sair muhalif eşhasla da sıkıca temasta bulunduğu haber alınmıştı. Bu haberlerin sıhhati derecesi ile Mehmed Akif'in hariçte geçirdiği zamana ait konsolosluğunuzda tespit edilmiş ve edilecek diğer bilcümle malumatın iş'arını diler saygılar sunarım. Em. İş. U. Müdürü V. N. Aklan..."

Şimdi bu resmî belgelerdeki neyi nasıl düzelteceksiniz? Bizzat Türk vatandaşı olan, bu ülkenin mebusluğunu yapmış, İstiklal Marşı'nı yazmış bir şairden 'vize' istenmesindeki garabeti mi, vizeyi vereni arayıp, onu da hak ile yeksan etme çabasını mı, yoksa her konuşmasında Milli Mücadele'yi öven, savaşın en ağır anlarında meslektaşları İstanbul'da bohem hayatı yaşarken cepheden cepheye koşmuş bir vatan şairine yaşlı ve hastalık döneminde yapılan zulmü mü?

Neyi?..

Tıpkı bugünkü gibi bir sürü safsata, bir sürü yalan, iftira, andıç, palavrayı önce atıp, sonra resmen inanıp, ardından yapılan rezilliği mi yazmak lazım?

Cephede beraber koşturduğu, Meclis'te beraber çalıştığı arkadaşları günün şartlarına göre maddî açıdan rahatlık içinde yüzerken, İstiklal Marşı yarışmasının ödülünü bile reddeden, üstelik resmen emekli olmuş bir Türk vatandaşına emeklilik maaşı bile bağlanmayıp, ülkeden kaçması için her şartın oluşturulmasını mı yazalım?

Neyi yazalım görmek istemeyen gözlere, anlamak istemeyen beyinlere, neyi?

Daha beteri de var tabii...

Bu ülkenin Milli Marşı'nı yazan şairin cenaze törenine bir tek resmî zat bile iştirak etmezken, edenler hakkında resmî soruşturma açıldığını da biliyor muydunuz?

İttihatçıların Meclis kurulduktan sonra birbirini yerken arada ezilmeye çalışılan ve vatanından başka hiçbir şey düşünmeyen bir şairin, sanatçının mezarını yıllarca mezbelelik gibi tutan, halkın kendi şairine şükranının ifadesi olarak düzenlemesine bile imkân vermeyen tek parti zihniyetini mi, 'ne baskısı canım' diye savunacaksınız?

Şu olgu tarihseldir: Gerçekler asla eğilip bükülmez; ancak yamuk şahsiyetler gerçekleri kendilerine göre eğip bükerek kullanırlar!

Akif'e bu psikolojik ve bedensel zulmü yapanların alayı Akif'in binde biri kadar bu vatana hizmet de etmedi, sevmedi de. Hatta Akif'in saraya karşı çıktığı dönemde birçoğu saray yalakalığı yapmakla meşguldü!

'Yok efenim şapkaya karşıydı' palavrasını da kimse yemiyor artık. Zira bizzat M. Cemal Kuntay, Akif'in esasen başı kapalı olmaktan rahatsız olduğunu söylüyor. Akif şapkayla, dolayısıyla şeklî hiçbir şeyle uğraşacak kadar sığ bir adam değildi. Dahası 'fes'i de sevmediği; ancak âdâb-ı muaşeret gereği zaman zaman giydiği biliniyor.

Vatan şairine bu yapılanların neden yapıldığını bizzat M. Kemal işaret ediyor aslında. Akif'e zulüm yapmaya çalışanların onun sahip olduğu iman ve cesaretten rahatsız olduklarını bizzat M. Kemal de biliyordu. O nedenle İstiklal Marşı'ndan 'Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal' gibi satırların çıkarılması gerektiğini söyleyenlere 'Milli Mücadele'yi tam da bu cümleler ifade ediyor' diyerek şiddetle karşı çıkmıştı. Şimdinin çakma Marksistleri, jakobenleri, bilumum hışırları ise eskininkiler kadar cesur değiller, rahatsızlıklarını demagoji ile örtmeye çabalıyorlar...

-
Vatan şairi Mehmet Akif ERSOY’un vefat yıldönümünde yazmış olduğum yazıma tepki gösteren blog yazarlar nezdinde düşünen herkese sormak istiyorum:

- Mehmet Akif, bu ülkeden kendi mi gitmiştir, yoksa mecbur mu bırakılmıştır?

İster kabul edin ister etmeyin

Mehmet Akif’i sevmek, vatanı sevmektir.

 
Toplam blog
: 31
: 876
Kayıt tarihi
: 17.11.07
 
 

1975 Samsun doğumluyum. İlk orta ve liseyi Samsun'da okudum. İleri düşüncedeki tüm fikir değerlerine..