Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mehmet Akif Türk'tü!

Mehmet Akif Türk'tü!
 

Mehmet Akif Ersoy Türk'tü


Bosna-Hersek'in Tuzla şehrinde küçük bir pansiyonda bir kaç gece konakladım. Eski Yugoslavya'nın parçalanması pansiyonun sahibine ilginç bir kimlik kazandırmıştı. Yaşadığı şehir Makedonya sınırları içinde kaldığı için Makedonya vatandaşıydı. Ama işinden dolayı Bosna-Hersek'te yaşıyordu. Kendisi aslen Arnavut asıllıydı ve Arnavutluk'ta da akrabaları vardı. Büyük Arnavutluk hayali taşıyan bir Arnavut milliyetçisiydi aynı zamanda. Bir sohbetimiz esnasında aynen şöyle dedi: "Ben bir arnavut milliyetçisiyim. İnşallah Arnavutlar başarılı olacak. (O sıralarda Kosova konusu gündemdeydi) Ama ben aynı zamanda bir Türk milliyetçisiyim. Türkiye'ye bir şey olsa ben Türkiye için savaşırım." Çok garibime gitmişti ve bana yağcılık yapıyor diye düşünmüştüm. (Yalan değil) Çok dilliydi. Arnavutça, Sırpça-Hırvatça-Boşnakça, Makedonca biliyordu. Almanya'da Türk işçilerle birlikte çalıştığı için yarım yamalak Türkçe öğrenmişti. Bana hitab ederken "Hoca sen bilirsin" diye başlardı hep ve kırık bir Türkçe ile konuşurdu.

Onunla büyük fincanda kahve içerek yaptığımız sohbetlerin birinde bir konuğumuz daha oldu. Tuzla şehrinde yaşıyor ve telefon işiyle uğraşıyordu. Çok güzel, net, açık bir İstanbul Türkçesi konuşuyordu. Türkçeyi nereden öğrendiğini, en azından İstanbul da mı kaldığını sordum. "Hayır biz evde Türkçe konuşuruz" dedi. Anneniz Türk mü diye sordum. "Hayır biz Arnavutuz" dedi. Ben anlamamıştım. Çözmeye çalıştım. Açık ve anlayacağım şekilde söyledi. "Biz Arnavutuz. Evde Türkçe konuşuruz. Neden bilmiyorum ama Türkçe bizim Anadilimiz gibidir. Arnavutçayı da konuşuruz. İlk hangisini öğreniriz onu da bilmem ama böyle" dedi.

Sohbetimiz, Türkiye üzerinde yoğunlaştı elbette. Pansiyon sahibi kırık Türkçesiyle "Hoca bilirsin sen, Türk olmak, Türkiye'de çok kolay" dedi. Anlamadığımı görünce izah etti: "Siz Türkiye'de çok rahatsınız, çünkü Türk her yer; gelin burada Türk olun, zor çok zor" dedi. Anladım ki, Türklük ile müslüman olmayı özdeşleştiriyordu. kendisini Türk diye tanımlarken, aslında müslüman diye tanımlamak istiyordu. Komşuları da onları Türk olarak görüyordu. Onun için zor olan Hristiyanlarla çevrili bir ülkede müslüman olarak yaşamaktı. (Uzun ve ayrı bir hikaye, sonraya kalsın). Türklük burada siyasi kimlik olmaktan çıkıyor, dini kimlik haline dönüşüyordu. Zaten bunu Boşnaklar da benimsemişti Onların adı da Türk anlamına gelen Turçin'di.

Eğer Balkanlarda küçük bir turum olmasaydı, Mehmet Akif'in Türk olmadığını söyleyecek kadar cahil olabilirdim. Eğer birazcık tarihten anlamasaydım, Balkanlarda Türk olmanın, Osmanlı olmanın ne demek olduğunu, Türksüz kalan Balkanların ne tür acılara muztarip kaldığını, bu yüzden Mehmet Akif son bir umutla "Korkma!" diye haykırdığını "Ebediyyen sana yok, ırkına yok izmihlal" diye çırpındığını anlamayabilirdim.

Mehmet Akif aslen Arnavut idi. Hayatı İstanbul'da geçti. Hayatının hiç bir evresinde ne Arnavut, ne de Türk olduğu tartışıldı. Kimsenin de aklına gelmedi. Şiirlerini Türkçe yazdı ve yayınladı. Onun şiirlerini okuyanlar, "Vay be, adam Arnavut ama Türkçe'yi ne güzel kullanmış" demedi hiç bir zaman. Evinde ilk hangi dili öğrendiğini de kimse merak etmedi. Belki kendisi de bunu hiç düşünmedi Tıpkı benim Tuzla şehrinde karşılaştığım Arnavut gibi, o da ilk hangi dili öğrendiğini bilmiyordu. Akif için Türk olmak doğal bir duyguydu. Tabiatında vardı. Öyle ki Milli Mücadele'ye katılacak, şiirleriyle, vaazlarıyla destek olacak kadar ruhuna işlemişti.

Bakın, Mehmet Akif bile nasıl siyaset malzemesi olabiliyor.

 
Toplam blog
: 26
: 1397
Kayıt tarihi
: 10.08.08
 
 

Eğitimciyim. Mesleğimi seviyorum ama dünyaya ikinci defa gelme şansım olsaydı farklı bir meslekte..