Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mehmet Aksoy ve sanat

Mehmet Aksoy ve sanat
 

Beykoz Cumhuriyet köyünde yaşayan usta; kendi tasarladığı evini aynı zamanda atölyesi olarak kullanır. 

Evin yukarıdan görünümü: Eski mısır da güneş tanrısının sembolü olan bok böceği olarak bilinen Scarabaeidae nin görünümün aynısıdır. Mısır geleneğinde farklı bağlamlarda, üç değişik anlamda kullanılmış olan sembolün simgelediği anlamlarının ilgisini çektiğini ve bir heykeltıraşın evinin sıra dışı bir tasarım olması gerektiğini düşünerek tasarladığını söylemişti. Mısır da bok böceğinin tanımı: Ra’nın “khepre” şeklini temsil eden kullanımlarında kozmik evrenin meydana getirilişini simgeler. Bu böceğin üreme biçimi, kendi kendini doğuran, daha doğrusu kendi kendinin nedeni olan yaratıcı güç “Phtha”nın evrendeki kozmik nesneleri şekillendirerek oluşturmasını temsil eder. Burada söz konusu olan güç, yoktan var eden değil, “var edilen”i biçimlendiren bir güçtür. Mısır’ın hiyeroglif yazısında “olmak”, daha doğrusu “verilen biçimi alarak varlık haline dönüşmek” anlamına gelen “hpr” ya da “kheper” fiili ayakları açık bir skarabe ile yazılır. İlah Khepra’nın adı da bu fiilden türemiştir. Ölüm ve ölüm-ötesi konularıyla ilgili olarak kullanımında ise reenkarnasyonu simgelemek üzere kullanılırdı. Bununla birlikte skarabenin eski Mısır’da aynı zamanda bir tür muska olarak da kullanıldığı bilinmektedir. 

Mehmet Aksoy, bana evinin bahçesini, atölyesini ve bütün bölümleri tek tek gezdirdi. 

Bir sanatçının heyecanla eserlerini anlatırken ne kadar mutlu olduğunu görmek, bana da mutluluk veriyordu. Heyecanına ortak oluyordum. 

Sanatçının bahçesinde, atölyesinde gördüğüm eserler içinde en çok etkilendiğim eser; demokrasi eseridir: Yerde boylu boyunca yatan bir Anadolu kadını hamiledir; karnında ki çocuğu doğuramadan ölmüştür, diğer evlatları başında hep birlikte ağlamaktadır. 

Hocam bu eseriniz hakkında biraz bilgi verir misiniz? Diye sorduğumda. 

Ülkemiz demokrasinin sınırına gelmiş; tam manasıyla özgürlükler ülkesi olacaktı, Atatürk ün açtığı yolda yürüyüp daha güzel yerlere gelecekti ki 12 Eylül darbesiyle demokrasiyi öldürdüler. Yalan! Talan! İdam! Hortumculuk! Aldı başını gitti, 50 yıl geriye gittik… 

Daha onlarca, yüzlerce eserin varlığının çıkış noktası olan bu sanat mabedinde olmak heyecan verici olması yanında, sanatçının ağzından hikâyelerini tek tek dinlemek büyük keyifti. 

Bahçeden salona geçtik. 

Önce üst kata çıktık; yatak odasının tam ortasında kendi yaptığı mermerden bir yatak vardı, resmen sanat eseriydi. Üzerinde tertemiz, düzenli ve renkleri zevkle seçilmiş nevresim göz kamaştırıyordu. 

Banyosu bir heykeltıraşa yakışır kalitede güzel ve estetikti. 

Yanında asistanı olarak çalışan ressam ve heykeltıraş olan bir hanımefendinin; çok güzel bir yağlı boya tablosuyla karşılaştım. Dakikalarca tabloya baktım: Kullandığı renkler, içeriği, samimiyeti, ustacaydı.( Aksoy hocanın evinde aksi düşünülmesi zaten imkânsız) 

Tekrar merdivenlerden aşağıya indik. Oldukça büyük olan salonda sohbet ederken bahçesinde yetişen otlardan yapılan bol karışımlı çaydan yudumladık. 

Gözlerinden sanat fışkırdığını gördüğüm insan Mehmet Aksoy ile insana dair sanat ve siyaset hakkında bir saatlik derin sohbetim, benim tekrardan şarj olmuş bir biçimde oradan ayrılmamı sağladı. 

Yaşamımıza anlam katan sanatçılar tıpkı ağaçların meyveleri gibidir. 

En lezzetli, en güzel olanlar her zaman en yüksekte olanlardır. Çünkü onlar daha çok güneş alır, daha çok yağmurla beslenir ve oksijenin yaşatma enerjisi onunla daha çabuk temas eder. Ülkemizde kendi alanında en yüksekte olan biridir Mehmet Aksoy,  

yanında olmak sohbet etmek güzeldi. Sanat adına... 

Büyük komutan Büyük İskender, bir şehri alması için askerlerine emir verir. Bu şehri yerle bir edin, taş taş üstünde kalmasın; ancak şehrin ortasında duran adını bilmediğim şairin heykeline dokunmayın… 

Şaire, şairin heykelini yapan heykeltıraşa olan saygı yüzlerce yıl önce vardı. 

Ya şimdi? 

Onlar mı çok ilerideymiş? Biz mi çok gerideyiz? 

Bütün mesele burada gizli… 

 

 
Toplam blog
: 42
: 475
Kayıt tarihi
: 01.12.08
 
 

1967 yılında İstanbul’da dünyaya geldim.Okudum... Büyüdüm... Evlendim... İki çocuğum var. Ve 44 yaşı..