Meireles Fenerbahçe'ye ihanet etti (BATE Borisov 0-0 Fenerbahçe)

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi 2. tur ilk maçında; Belarus ekibi BATE Borisov ile deplasmanda 0-0 berabere kalarak, tur için avantaj(!) sağladı.

BATE Borisov: Gorbunov, Yurevich, Radkov, Filipenko, Bordachev, Rudik (Pavlov), Olekhnovich, Baga (Mozalevski), Hleb (Kurlovich), Volodko, Rodionov

Fenerbahçe: Volkan, Gökhan, Bekir, Egemen, Ziegler, M.Topal, Meireles, Cristian (Selçuk), Kuyt, Webo (Caner), Sow (Salih)

Fenerbahçe; beraberlik için gittiği Belarus'tan, takım 4. dakikada, son günlerin kasabı Raul Meireles'in katkısıyla 10 kişi kalmasına rağmen, istediği beraberliği alarak döndü.

Aykut Kocaman'ın planı tamamıyle beraberlik üzerine kuruluydu. Çünkü Fenerbahçe, hemen hemen her maça gol yememek için çıkıyor. Eğer ki kaza bela 1-2 gol bulursak ne ala. İşin en kötü yanı da; biz taraftarların artık bu basit anlayışı kanıksaması.

Takım sahada 3 pas yapamıyor, 1 organize atak geliştiremiyor, her rakip karşısında resmen küçülüyor. Sahada futbol yok, 90 dakika hemoroid moduna devam.

Maç öncesi beklediğimiz en önemli sorun bu teslimiyet anlayışı iken, Meireles'in sorumsuzluğu, hatta takıma ihaneti nedeniyle sorun iki oldu.

Çünkü inatla sahaya sürdüğü kadro ve oynatmaya çalıştığı sistem; bırakın takım adına gol üretmeyi, pozisyon dahi üretmeyi engelliyor. Haliyle bu akşam rakip karşısında kazanılan bir tane dahi pozisyon yok. 10 kişi kalmak pozisyona girememenin bahanesi olamaz.

Fenerbahçe'nin karşısında bulunan rakip, grup maçlarında karşılaştığı en zayıf ekip olan AEL Limassol'dan dahi kalitesiz bir ekip. Orta sahada debelenmediği dakikalarda kendi yarı sahasına hapsolmuş, 10 kişilik Fenerbahçe karşısında; toplasak 2 pozisyon bulabilmiş bir takım. Bu takım karşısında, 10 kişi dahi kalınsa, ne alınan beraberlik avantajdır ne de sergilenen şey futboldur.

Eğer ki; nasıl bir mücadele ve skorun avantaj sayılabileceği merak ediliyorsa; bu turu geçecek takımın rakibini belirleyecek olan Napoli - Plzen (0-3) maçı izlensin. Sergilenen futbola bakıldığında; maalesef ki Fenerbahçe ya da BATE Borisov'un görebileceği son tur burası gibi görünüyor.

Planların beraberlik için yapıldığı maça dönecek olursak; son haftaların Kibar Feyzo'su Meireles'in, kendisini takımdan ihraç ettirmek için çabalaması, defansif kadromuzun daha da defansif hale bürünmesine neden oldu.

16. haftada oynanan derbi maçından sonra Meireles'in, saha içi disiplinsizliği aldı başını gidiyor. Rakiplerine karşı kontrolsüz hatta artık bilinçli ve artniyetli olduğunu düşündüğüm müdahaleleri sayesinde, takımın kaderiyle oynamaya başladı.

Derbi maçındaki tavrı, tükürük polemiği sayesinde görmezden gelindi. O dönemde ifade etmeye çalıştığımız, Meireles'in tükürmediği, ancak o maçtaki diğer tavırlarının bu formaya yakışmadığı idi. Akabinde cezası biter bitmez, Mersin deplasmanında son dakikada yaptığı bilinçli faul ve sonrasında kritik bir Avrupa maçında henüz 4. dakikada yaptığı sorumsuzluk, olayın tuzu biberi oldu.

Şimdi bu futbol kasabı, bu formayı giyerken; kulübede oturan başta Salih olmak üzere, diğer takım arkadaşlarına ayıp olmuyor mu? Artık şu saatten sonra yapılması gereken; takımı ve takım arkadaşlarının emeklerini önemsemeyen, bu formayı giymeyi dahi haketmeyen ve zaten formayı giymemek için de kendi kendini ihraç ettiren bu oyuncunun derhal cezalandırılması, gerekirse süresiz kadro dışı bırakılması.

Futbolcuların bu ve bunun gibi tavırlar içersine girmesi, maç performanslarını geliştirememeleri ve takım içi uyumsuzluklarına çare bulamamaları; Aykut Kocaman'ın futbolcular üzerindeki etkisinin oldukça zayıf olduğunun bir göstergesi aslında.

Futbolcular arasında forma adaleti sağlayamadığı için oyuncular üzerinde saygınlığa da sahip değil. Kenarda oturan ya da kadroya dahi giremeyen oyuncu haliyle; "nasılsa bir tarafımı örselesem bu takıma giremem" diye düşünebiliyor. İyi de oynasa kötü de oynasa Kuyt, Cristian gibi oyuncuların formaları garanti. Bu ayrımcı zihniyetin takım oluşturabilmesi mümkün mü?