Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '06

 
Kategori
Blog
 

Mektup

Mektup
 

Aşkın Kanununu yazsam yeniden... Yahut 22. yüzyılda paranın ve başarının formülünü bulayım. Onları seri halinde yazayım Milliyet’te. En çok ve en hızlı okunan olayım değil mi böylece? Bütün spamlarda ben yer alayım. 14" ekranların yıldızıyım artık. En büyük ve en çok okunan "ben"!

Mutlu olur muyum? Ben olmam. Ama bu tip ölçütlerle mutlu olacak insanlar da var burada. Bilirim. Gördüm de. Şunun şurasında bir iki haftadır dakikası dakikasına takip etmiyorum blogları ama herkes ve her şey birbirine girmiş sanki. Ne güzel. Topyekun Rating’imiz artar işte. Fena mı? Rezillik seyretmeye bayılır ya insanımız, bizim de yazılı kavgalarımızı okuyup, okudukça keyiflenirler. Meraktan ölürler. Acaba kim yenecek!? Kim daha iyi koydu lafı gediğine!? Bravo vallahi bize.

Ben ne olsaydı mutlu olurdum? Yazılarım hangi hızla ve kaç kere okundu bilgisinden ziyade, "okuyanlar ne kadar beğendi", bunu ölçebilseydik keşke. Yazımı okuyanlar, fazla zahmete katlanmadan birkaç yıldızcık işaretleyerek beni bu meraktan kurtarsalardı. Başlık mı çekti onları yazımı "kliklemeye"? Yoksa ilk paragrafta mı tavladım? Acaba sonuna kadar okuttum mu? Mesajımı gerçekten alabildiler mi? Beni yansıtan özelliklerimin farkına varıp, beni bastılar mı bağılarına? Merak ediyorlar mı bir sonraki yazımı ya da yeni gündem maddelerim ilgilerini çekiyor mu?

Hatta belki de, yazımın kalitesini ölçerlerdi editörler. Mümkün müdür böyle bir hizmet? Bilemiyorum. Belki bir iki ana başlık altında değerlendirmek yeterli değil hiçbir eseri ama ölçülmeyen hiçbir başarı gerçekte başarı değildir bana göre. Yazdıklarımızdaki kalitenin ölçütü de bloglarımızdaki akıcılık, kurgu, hiciv ya da duygu kriterleri olabilir. Kısaca anlatımımız... Bunlar cahil aklıma ilk anda gelenler. Hızla ve hırsla yazıyorum şu an. Lütfen kimse kusuruma bakmasın.

Günlük ve gündelik meseleler rahatça yazılabiliyor olsa da Blog ortamında, bence herkes kendi kalitesini artırmak hedefinde olmalı. Seçilen kelimeler ve anlatımın birbirini takip etmesi mutlaka özen gerektiriyor. Herkes aynı tarzda olamaz ya da herkes aynı konuya aynı oranda önem veremez. Yine de müzik gibi olmalı yazılarımız, öyle değil mi? Birbiri ardına sıraladığımız kelimelerin ve bunun neticesinde ortaya çıkan üsluplarımızın bir makamı elbette olacak. Keskin ya da belli belirsiz, esprili ya da ciddi bir nitelik taşıyacak. Ama her müzik türünde değişmeyen tek şey var sanırım, o da kuralına uygun bestelenmiş olması, özüyle, sözüyle paralel bir tarzda olup, dinleyicisinin kulağına hoş gelmesi.

Ben buradaki çatlak seslerin en kısa zamanda giderilmesi ve ilk tanıştığım günlerdeki muhteşem çok sesli koronun yeniden günlerime lezzet katması dileğiyle tüm okuyanlara (okurlarıma demiyorum) Blog yazarlarına ve Milliyet çatısında bu hizmeti bizlere sunmak amacıyla çalışan herkese gönüllerince bir yıl ve mutlu bayramlar diliyorum.

 
Toplam blog
: 86
: 3134
Kayıt tarihi
: 09.10.06
 
 

Marmara İng. İşletme mezunuyum. Pazarlama bölümünde uzmanlaştım. Reklamcı olmak istiyordum. Olmad..