Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Mele

 

Basına yansıyan haberlere göre ; Hükümet bin “mele” alacakmış...

Bu sözcüğü ilk kez 37 yıl önce duymuştum...

Diyarbakır ilimizin ücra bir köyünde ilkokul öğretmeniydim...

O zamanlar kendimi, vatan kurtaran aslanlar gibi görüyordum...

Köy ilkokulunun tek öğretmeniydim, dolayısıyla da okulun müdürüydüm...

Okulda kayıtlı 56 öğrenci vardı ama devam eden hiç kız öğrenci yoktu...

Köy, şeyhe bağlı köylerden biriydi... Otuz yaşın üstündeki erkeklerin hemen hemen hepsi hacca gidip “hacı” olmuştu...

Kız öğrencilerinin durumunu İlköğretim müdürüne anlattığım da; sen karışma göndermezlerse göndermesinler,  iki yıl sonra zaten tayin ister gidersin demişti... Tüm bunlardan rahatsız olmuştum. Görevimin gereğini her türlü baskıya ve engellere rağmen yapmaya kararlıydım...

Çalıştığım köydeki kadınlar okuryazar olmadığı gibi, çoğu şehir yüzü de görmemişti... Tüm dünyaları bu dağ köyüydü...

Kız öğrencileri okula yazabilme uğraşım okul açılmasına rağmen başarılı olmamıştı... Köylüler hiçbir şeyden korkmuyorlar çekinmiyorlar, hatta imalı şekilde beni tehdit de ediyorlardı...”Hoca sen bizim kızlarımıza karışma, sen burada garipsin, başına bir şey gelmesini istemeyiz” demişlerdi...

İşte köyün “Mele”sini tam bu sıralarda tanımıştım... Aydın yüzlü, sevecen görünümlü bir imamdı... Durumu “mele” ye anlattım... Sonuna kadar beni dinledi... Olumlu veya olumsuz bir yorum yapmadı... Cuma namazlarına da; köylüleri bu konuda ikna edebilirim umuduyla katılmaya başlamıştım... Namaz bitimlerinde caminin bahçesinde muhtar, köyün ileri gelenleri ve “mele” nin de bulunduğu kısa toplantılarda konuyu tartışmaya başlamıştık...

Köylüler savunmaların da ; “Kız çocukları okuyup da ne olacak, okuma yazma öğrenmeleri ne işe yarayacak, hem dinimizce de pek uygun değil, sonra bizler fakir insanlarız ancak erkek çocuklarımızın masrafını karşılayabiliyoruz” diyorlardı... Köyün “mele”si -yani imamı- ben ondan yardım beklerken,  o bu konularda sessiz kalıyor, bir görüş belirtmiyordu... Muhtar tavır ve davranışıyla benden yana gözüküyor gibiydi ama belli ki onun da çekindiği yerler ve durumlar vardı... Zaten muhtarın daha okul çağına gelmemiş henüz altı yaşında olan kızını örnek olsun diye okula yazmıştım ve muhtardan da kızını göndermesi için baskı yapmaya başlamıştım...

Yine bir Cuma günü namaz sonrası konuyu yine caminin bahçesinde aynı kişilerle tartışmaya başladık... Dört kez hacca gitmiş, köyde sözü dinlenen bir köylü “ Valla hoca biz fakiriz, ancak erkek çocuklarımızın masrafını karşılayabiliyoruz, kızlarımızın masrafını karşılayacak gücümüz yok” dedi... Amacın bu olmadığını bildiğimden: Siz kızlarınızı gönderin onların tüm önlük yaka ve kırtasiyelerini ben karşılayacağım dediğim de uzun bir sessizlik oldu... Verdiğim cevap hoşlarına gitmemiş gibiydi... Kendi sözlerinin altında kalmış gibiydiler...”Tamam hocam ben gönderiyorum kızımı” sözü o zamanlar da duyduğum en güzel ve anlamlı bir sözdü...

Muhtar başta olmak üzere altı köylü kızını okula göndermeye başlamıştı... Onların tüm okul ihtiyaçlarını öğretmen maaşımla ben karşılamıştım ve bundan da çok mutlu olmuştum...

Süreç içinde köylüleri, çevreyi iyice tanımaya başladığım da “Mele” nin ikiyüzlü tavırlarını öğrendim... Mele için öncelikle “Şeyhin” ve köyün bağlı olduğu ağanın sözleri geçerliydi... Mele’ye göre; Öğretmen nasıl olsa gelip geçici biriydi, her gelen öğretmen iki yılını doldurup çekip gidiyordu... Şeyhle ağa ile arasını açamazdı, onlardan her türlü yardımı görüyordu, köye gelen öğretmenleri oyalamakta ona göre en iyi bir taktikti...

Şimdi gündemimizde “mele” var...

Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki Şafi imamlara Kürtçe olarak “Mele” deniyor...

İşin gerçeği, ben devletin bütçesinden hiçbir inanç, mezhep, için para harcanmasından yana değilim... Din hizmeti alanlar, bunu kendi bütçelerinden karşılamalıdırlar... Gerçek laiklikte budur... Mevcut uygulamaya baktığımız zaman sadece bir mezhebe hizmet veren Diyanet Başkanlığının bütçesi çok sayıda bakanlığın bütçesinden fazla bir bütçeye sahip durumdadır... Tüm vatandaşların vergilerinden oluşan bütçenin bu şekilde kullanılması adil bir durum değildir...

Güneydoğu Anadolu Bölgesine kadrolu “Mele” alınmasını da siyasi bir karar olarak görüyorum... Amaç bu bölgeden daha fazla oy alabilmektir...

Taşıma eğitim bahanesiyle köylerde öğretmen bırakılmazken; öğretmenin yerini imamların, melelerin- mollaların- aldığı bir döneme doğru giriyoruz ki; bu ülkemizin geleceği açısından çok endişe verici bir durumdur...

   

     

 

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..