Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Meleğin sırları (Broken angel)

Meleğin sırları (Broken angel)
 

Filmden bir sahne


Amerika...Gözümüzü açtığımızdan bu yana seyredip durduğımuz renkli, cıvıl cıvıl dizilerin, sinema filmlerinin ülkesi...

O devasa rüya benim için;

aslında içten içe merak ettiğim, gidip çok işler başaran arkadaşlarıma özendiğim, ancak asla cesaretimi toplayıp da kalkışmadığım bir maceraydı...Gidip dönenlerden dinlediğim gizli bir yalnızlık, derinde bir endişe, zorlu bir mücadele öyküsüydü. O yüzdendir sanırım, akranlarım arasında çok popüler bir hayal olduğu halde bende aynı etkiyi yaratmamıştı.

Dün seyrettiğim 'Meleğin sırları' filmi ise, tuzu biberi oldu düşüncelerimin. Film Amerika'da okumak, biraz zaman geçirmek, ya da yaşamak için niyeti bozanların, hatta onlardan çok ben gibi cesaret edemeyenlerin bilinç altını kemiren endişelerin çırılçıplak ve yüksek doz bir gösterimiydi.

Yönetmeni: Aclan Büyüktürkoğlu
Senaristi: Leslie Bates Büyüktürkoğlu
Kaynak roman: Rüzgarlı Şehir (Windy City)
Romanın yazarı: Tülay Pırlant.
Film 2008 yapımı, 80'lerde yaşanmış gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlama; gerçek öykünün de filmin başkahramanının da adı 'Ebru'... Ebru'yu Nehir Erdoğan oynuyor. Hem de iyi oynuyor. Annesini Ayşenil Şamlıoğlu, o da babasız çocuk büyütmüş, çarsizliğine çare diye başını dik tutan anneyi çok iyi yansıtmış. Filmde rol alan onlarca Türk ve Amerikalı oyuncu gerçekçi ve samimi...Olayların içine giriyorsunuz seyrederken.

Ebru, pırıl pırıl, hayallerinin peşinde koşan bir genç kız...Bambaşka bir kültürün, bambaşka bir yaşam tarzının-Amerikan tarzının- içine hızlı ve ağır bir giriş yapıyor. Onun Amerikan rüyası daha ilk günlerden ters gidiyor, başkalarınınkine pek benzemiyor. Bu denizin en dalgalı haliyle hızla tanışıyor, gün be gün daha derinlere dalıp, hata üstüne hata yapıyor, kaçınılmaz sona adım adım yaklaşıyor.

Film bu boğuluşu, gerçekçi ve sade bir dille anlatıyor:
Bir Hollywood yapımı olarak, bu ülkenin rüyasına akın akın koşturan insanların çaresizliğini gözler önüne seriyor. Geldikleri kültürün içlerine kazınmış vazgeçilmezlerini hesaba katmadan, Amerikan tarzına dalmalarının yaratabileceği derin darbeyi dile getiriyor. Amerikan toplumundaki keskin umursamazlığa, kendi başının çaresine bakarken uyulması gereken keskin kurallara, yüksek değerlerdeki yozlaşmaya da ağır bir eleştiri yapıyor.

Ebru şanssız ve kırılgan bir kahraman... Tıpkı kanadı kırık bir melek gibi...Herkesin öyküsü böyle hazin olmasa gerek diye düşünüyor insan. Filmin sonunda 'ben olsaydım...' diye düşünmekten kendini alamıyor.

 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..