Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '12

 
Kategori
Öykü
 

Melek “Melek” oldu!

Melek “Melek” oldu!
 

 
Bu öykü kısa bir süre önce kocası ve kocasının ailesi tarafından işgence edilmek süretiyle tuvalete kapatılarak ölüme terk edilen Melek’in anısına empati kurularak hayali olarak yazılmıştır…
 
Meleğin gerçek öyküsüne ise aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1095239&CategoryID=77
 
 
Babamı sevmiyorum! Babaannemi de… Saklambaç oynamayı da sevmiyorum. Annem çok uzun zamandır saklanıyor. Ama ben her şeyi biliyorum, gördüm. Babam, annemi dövdükten sonra onu tuvalete sakladı… Ben onu çok özledim, kardeşimde… Babama annemizi görmek istediğimizi söylediğimizde çok kızıyor. O hastaymış, çok hastaymış… Babaannem de bütün komşulara öyle söyledi, bize de! Çünkü o çok kötü hastaymış ve bize dokununca bizde hasta olurmuşuz… Annem hemen iyileşse keşke...
 
Babam çok kızgın, hep sigara içiyor ve annemin yanına girdiğinde yüksek sesle bağırıyor. Annem ilk zamanlar konuşuyordu, ağlıyordu. Yardım istiyordu. Bir gün babam da babaannem de yoktu evde anneme seslendim, kapıya vurdum. Kardeşim kapıda bekledi, gelen olursa koşup haber verecekti. İlk çaldığımda annemden ses gelmedi, ikinci çaldığımda adımı duyar gibi oldum. Ama annem çok uzun zamandır orada yapayalnızdı. Orasını biliyorum çok karanlık ve soğuk. Annem kesin çok korkuyordur. Yatağımda yatarken hep dua ettim anneme o pis hastalıktan kurtulsun sonra benimle uyusun diye. Kardeşim de çok özledi onu. İkimiz de annemize sarılıp uyumak istiyoruz. Ama çok uzun zamandır annem o odada yalnız. Bazen bağırıyor, bazen hiç sesi çıkmıyor. Komşu teyzeler ilk zamanlar gelip soruyorlardı. Sonra onlar da korktular galiba, hiç gelmediler…
Ama ben biliyorum! Babam anneme kızdı, çok kızdı. Çünkü annem babamı ve bizi bırakıp gitti. O zaman da çok özlemiştik, dedem geri getirince çok sevinmiştik. Sonra dedem gitti. Babam annemi dövdü, çok dövdü. Biz de çok korktuk, kardeşim altını ıslattı ama kimseye söylemedik. Annemin ağzı kanadı. Babaannem babama hiç kızmadı ama anneme çok kızdı… Bir sürü kötü şey söyledi. Babamı da babaannemi de hiç sevmiyorum! Kardeşim de… Dün söyledi, biliyorum!
 
Babam, babaanneme söyledi. Ben duydum ama anlamadım. Annem, kötüymüş! Üstünde kurtlar varmış. Çok zayıflamış. Annem artık hiç konuşmuyormuş. Babaannem hiçbir şey söylemedi ama ben sabaha kadar hep annemi düşündüm. Kurtlar neden annemin üstündeki. Onlar annemin canını yakıyor mudur? Kardeşime bir şey söylemedim. Çünkü o küçük ve kurtlardan korkar. Bu kurt nasıl bir şey ki? Komşumuz Esma teyzenin oğlu Ali abiye sordum. Kurt nasıl bir hayvan diye? Ondan öğrendim, köpek gibi kocaman bir hayvanmış ve insanlar için çok tehlikeliymiş. Ona bir şey demedim. Babam kızar beni de o tuvalete koyar diye korktum. Annemin üstünde o köpek kadar büyük kurtlardan varmış. Annem çok korkmuştur. Ama o kurtlar nasıl geldi ki oraya. Hiç seslerini de duymadım. Korkuyorum, arada kapıya kulağımı dayayıp annemin sesini duymaya çalışıyordum ama bu kurtlar ya kapıyı kırarsa ve dışarı çıkarsa diye artık kapıya yaklaşmıyorum. Kardeşim de! Ona bir şey söylemedim çünkü o köpeklerden de çok korkar. Yok, söylemem sonra ağlar. Babam da ağlıyor diye onu döver. Yok söylemem!
 
Babam yine çok sinirli... Ben ve kardeşim korkudan babaannemizin arkasına saklandık. İstanbul’dan dayım gelecekmiş. Babam bir sürü küfür etti. Babaannem sürekli “şimdi ne diyeceğiz adama” dedi. Anneme kötü sözler söyledi. Ben biliyorum annemi sevmiyorlar. Ama ben seviyorum, kardeşim de… Babaannem, “ölmedi gitti” dedi. Annem ölecek mi diye sordum babama… Babam daha da kızdı. Sigarasını hemen bitirip yeniden yaktı. Bize kızmadı ama biz yine de çok korktuk. O gece babam hiç uyumadı, ben de…
 
Dayım geldi, babaannem dedi ki dayım bize annemi sorarsa düğüne gitti diyecekmişiz. Dayım geldi ve bize sordu. Biz de “annem düğüne gitti” dedik. Babam ve babaannem ona kızacak sandım, kardeşim de öyle sandı ama kızmadı. Babam, dayıma sarıldı, babaannem de kahve pişirdi. Dayım İstanbul’dan bana ve kardeşime hediye getirmiş. Ama biz açmadık. Sarı, üzerinde beyaz çizgiler olan poşeti de babaanneme verdi, anneminmiş. Annem çok sevinecek. Elbisesi çok kirlenmiştir. Belki dayım ona elbise almıştır. Ama ya kurtlar annemin yeni elbisesini parçalarsa. Ali Abi öyle dedi. Kurtlar insanlara saldırır, parçalarmış. Ya kurtlar annemi parçaladılarsa!!! Annem konuşmuyor ki, dayıma söylesem belki kurtarır annemi. Kardeşim hediyesini hemen açtı. Ben açmadım, açmam… Annem o hastalıktan ve kurtlardan kurtulsun açarım!
 
Dayım beni yanına çağırdı. Babama baktım, korktum. Gitmedim yanına o da kardeşimi çağırdı. O gitti. “Anne seni düğüne götürmedi mi?” dedi. Kardeşim elindeki arabayla oynuyordu sadece “cık” dedi. Babam, bana kızdı, “kardeşini al koş bakkala ekmek al” dedi. Dayım, bana da kardeşime de çikolata getirmiş, onu da verdi. Biz hemen kardeşimle çikolatalarımızı yedik ama bakkala gitmedik. Kapıda dayımın gitmesini bekledik. Dayım giderken kafamızı okşadı ve bizi öptü. Ona annem korkuyor mudur diye soracaktım ama korktum, babam çok kızardı hatta döverdi. Dayım gitti. Annem hala saklanıyor, babam saklıyor.
 
Dayım gittikten sonra babaannem mutfağa, babam da annemin yanına gitti. Annemi görmek için ben de gittim. Babam beni görmedi. Kardeşime gelme dedim çünkü o küçük ses çıkarır, babam duyardı. Babam kapıyı açtığında dışarı kurtlar çıkacak diye çok korktum. Ama Ali Abi’nin anlattığı kocaman kurtlar yoktu. Sadece bir kadın vardı ama anneme hiç benzemiyordu. O çok zayıftı, annem değildi. Bir de çok pis kokuyordu. Babam o kadına ayağıyla vurdu. Kadın ağlamadı, bir daha vurdu sonra, “gebermedin gitti” dedi. İçerdeki annem değildi, demek annem gerçekten düğüne gitmişti. Ben çok sevindim, hemen koştum kardeşime söyledim. O da sevindi, “annem bize düğünden şeker getirir mi? dedi. O gece annem düğünde diye biz çok mutlu olduk ve hemen uyuduk.
 
Annem düğünden dönecekti. Sabah kardeşimle hep bunu konuştuk. İçerideki hasta kadın kimdi? Babama sorsak kızardı, babaannem de… Biz sormadık. Zaten annem düğündeydi, gelecekti. Babaannem ağladı. Korkuyormuş. Dayım tekrar gelirse ne diyecekmiş. Babam ona da kızdı ama vurmadı. Babaannem bizi kucağına aldı. Kardeşim dayımın hediyesi araba ile oynadı, ben benim hediyemi açmadım. Annem gelince açacağım. Dayım ona da hediye aldı. Annem çok sevinecek.
 
Dayım gece yine geldi. Babama annemi sordu. Babam annemin düğün evinde kaldığını söyledi. Dayım ona inanmadığını söyledi. Babama vurdu. Babaannem ağladı, biz çok korktuk odaya kaçtık. Sonra dayımın bağırdığını duydum. Dayım babama küfür ediyordu ama ağlıyordu da. Ama ben anladım neden ağladığını. Babam tuvaletteki kadını gösterdi galiba çünkü kadının da sesini duydum. Sonra dayımla babam çok kavga etti. Dayım kadını alıp götürmek istediğini söyledi. Babam ve babaannem ona izin vermedi. Dayım o kadını nerden tanıyor ki? Biz içeri girmeye korktuk, baktım kardeşim uyumuş sonra ben de uyudum.
 
Sabah kapımızı birileri yumrukladı sonra da tekme attı. Biz çok korktuk ama yataktan çıkmadık. Babaannem, babama bağırdı. Babam kapıyı açtı. Dedemin sesini duyduk, sonra da dayımın. Dedem babama bağırdı. Kardeşim yataktan kalkmadı, korktu çok korktu hemen yorganı kafasına çekti. Ben kalktım ama içeri girmedim, kapıdan baktım. Dedem hemen geldi beni kucağına aldı. Annemi sordu,“düğünde” dedim. Dayım babama yine vurdu. Babam yalan söylüyormuş. Dün gece annemi görmüş. Dedem, babaannemin üstüne yürüdü. Ben çok korktum somyenin altına saklandım. Kardeşim yanımıza hiç gelmedi.
 
Babaannem ağlamaya başladı. Dedem bağırınca babamla birlikte o kapıyı açtılar. O sırada sokak kapımızdan tanımadığım ağabeyler, ablalar girdi. Asker amcalar da vardı yanlarında. Onları görünce ben çok korktum. Somyenin altından çıkmadım. O kadının kaldığı kapıyı açtıklarını gördüm. Sonra ablalar ve ağabeyler içeri girdi. O kadını dışarı çıkardılar. Kadın çok kirliydi, pis kokuyordu. Dedem ve dayım çok ağladı. Kadının saçları yoktu ama ben daha önce görmüştüm, vardı. İçerden yine kurtlar çıkmadı. Babam yalan söylemiş, belki de babaannem korksun diye söyledi. O kadını götürdüler. Sonra jandarma ağabeyler babamı ve babaannemi de götürdü. Dayım beni somyenin altından çıkardı ve kucağına aldı. Gözleri ıslaktı. Dedem de kardeşimi almıştı. Kardeşim elinden oyuncağını bırakmamış. Korkmuş ağlamaya başladı, ben de korktum ve ağladım.
 
Annem düğünden dönmedi. Babam da, babaannem de geri gelmedi… Biz dedemde kaldık. Dayımın bana aldığı hediyeyi evde unuttuk. Dedemin evine bir sürü insan geldi. Hepsi beni ve kardeşimi sevip, okşadı, Çikolatalar, şekerler, oyuncaklar bile verdiler. Bir çocuk var o bana kötü kötü şeyler söyledi. “Annen ölmüş” dedi. “Yalancısın işte annem düğüne gitti, gelecek” diye ağlayınca annesi ona kızdı, beni sevdi. Bir sürü abi abla kardeşimle beni yan yana oturtup, “kıpırdamayın, bak şimdi size resminizi göstereceğiz” dedi. Biz kıpırdamadık, sonra ellerindeki kocaman şeyde biz kendimizi gördük.
 
O abi söz verdi. Annem gelince biz üçümüzü de kıpırdatmayıp durduracak… Sonra da resmimizi gösterecek…
 
 
 
Sebahat Bağbars
 
Toplam blog
: 50
: 794
Kayıt tarihi
: 25.09.12
 
 

Gazeteci... Serbest olarak özel röportaj ve yazılar hazırlıyor. Pr. medya Danışmanı olarak çalışı..