Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '08

 
Kategori
Kitap
 

Melekler ve Şeytanlar - CERN Deney Projesi

Melekler ve Şeytanlar - CERN Deney Projesi
 

Kitap yazımında moda mı desem, fırsatçılık mı desem bilmiyorum, ama rant kitapları dönemi diyesim geliyor. Kitapları da okumak doğan çocuğun gözünü açmak mecburiyeti gibi, önünüzde bir pencere nereye bakar bilmem ama bakmadan (okumadan) geçmek nasıl bir şeydir?

Altın Kitaplar Yayınevi tarafından basımı yapılan kitap Türkçeye Petek Demir tarafından çevrilmiş. Yazarın daha önce de Da Vinci Şifre si yayınlamış. Yazar Dan Brown bu katagoride ihtisas sahibi oldu. Aslında bir kitap için kaynak araştırması ve bilgi envanteri hazırlama aşamasında farkında veya değil başka kitaplar içinde hazırlık yapılmaya ve veri depolamaya başlamışsınız demektir.

Kitabın orijinal adı Angels & Demons, (Meşhur Romanlar Dizisi) 7. basımı geride bırakmış şu sıralar kaçıncı da bilmiyorum. Bu ara bu nevi esrarengiz içerikli kitapların çok satanların başında yer aldıkları malum.

Ben kitap blogları yazarken, sadece hakkında tanıtım yapıp geçmiyorum, bazan beğendiğimi bazan eleştirdiğimi ve hakkında düşünce yorumlarımı belirtmem gerektiğini düşünüyorum.

Bu son globalleşme dönemi kitapları liberal kapitalizmin etki alanı içinde yazılmaya başladılar. Birçokları sofistike açılımlar ve ekonomik hevesleri içselleştiren içerikleri ile ekonomik sistemin kültürel altyapısına yönelik yayınlar imajı vermektedirler.

Bu kitap biraz daha tarihsel ve localar ve giz oluşumları ve bilimin güncel yansımaları ile daha geniş bir perspektif çizmektedir. Bir taraftan yersel mekan ve konuları açısından ayakları yere basmakla birlikte ilk yüzüncü sayfaya kadar bir açılım ve konu genişlemesi ile devam etse de daha ilerilerde benzer hikayelerin tekrarından kendini alıkoyamamış sanki sayfa şişirme intibaı uyandırmaktadır.

Yine de ne yazılmışsa okumadan geçmek diye birşey düşünemiyorsunuz. Genel konusunu özetlemek gerekirse kitap cilti kapağı iç kıvrımında : " Harvard Üniversitesi'nin dünyaca ünlü Simgebilim Prof.u Robert Langdon anlaşılmaz bir yazıyı (Illumınati) çözmek için İsviçre'de ki bir araştırma merkezine çağrılır. Çözülmesi istenen yazı, öldürülen bir fizikçinin göğsüne dağlanmıştır. Bu korkunç cinayet gerçekte sırlarla dolu olaylar zincirinin kapısını aralar. Öldürülen kurbanın göğsündeki yazının anlamı yüzyıllarca önce Katolik kilisesi'nden intikam almaya yemin etmiş gizli bir kardeşlik cemiyeti olan Illuminati'nin sembolüdür."

Langdon, güzel ve gizemli bir fizikçi olan Vittoria Vetra ile birlikte bu olayı araştırmaya başlar. Ama çılgın bir koşuşturma içinde pek çok mezarı, gizli mahzeni ve katedrali araştırırlarken süreleri gitgide azalmaktadır.Çünkü birileri akıl almaz bir hedefi havaya uçurmak için saati çalıştırmaktadır..."

Romanda adı geçen araştırma merkezi İsviçredeki "Conseil Europeen pour la Recherche Nucleaire (CERN- Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi ) olarak (Bakınız: Ekli resim galerisi) gerçektir. Burada "karşı madde" üretim başarısı ile ilk bing beng deneyi yapılacaktır. ( Bu konuda kitabın girişinde not düşülmüştür.)

Yine Yazarın notu olarak roman konusunun içinde önemli yer alan Roma için : "Bu romanda adı geçen Roma'daki tüm sanat eserleri, mezarlar, tüneller ve mimari yapılar ( bulundukları yerler de dahil olmak üzere ) tamamen gerçektir. Günümüzde hala görülebilirler. Illuminati kardeşliğide gerçektir." Yazar roman vesilesiyle bu örgüt hakkında detaylı bilgiler vermektedir.

Bir nevi gerçekle bilim kurgu arasında roman katkılarıyla sürüklenen olaylar zinciri yadırganan sahne detaylarıyla (Dik bir patikada yürüme, kapıyı çalmak suretiyle açmak) ( 27. bölümde teknolojik ortamda telefon yokluğu dikkat çekiyor) birlikte yazarın deyişiyle "İyi bilim kurgunun kökleri iyi bilime uzanır." Bu bağlamla roman roman temalarını teknolojik içerikle klasik romanların çağımıza uyarlanan bir ekol oluşturuyor.

Romanda olaylar deviniminde devamlı korku gölgesi sissinde bir detaylar verilmeye çalışılıyor, "korku tüm savaş silahlarından daha hızlı yaralar." espirinin işlendiğini vurguluyor.

Roma'dan başlayan aydın sivil vede gizli örgütlenmesinin felsefesini açıklayan yerlerde bazan dini anlayış irdelemeleri " Yo hayır. Burada sahip olmadığımız tek şey bir kilise. Burada din fiziktir. Tanrının adını istediğiniz kadar anabilirsiniz." diyerek biranlamda bu arada din fizik içinde belki kayboluyor belki tanrı burada teknoloji içinde özdeşleşiyor. Fiziğin içine derinlemesine seyahatler de oluyor. CERN deneyler alemi içinde görülenler de oluyor öğrendikleriniz de. "Bizim uğraştığımız şeyle karşılaştırıldığında atomlar gezegenler gibi görünür. Biz bir atom çekirdeği ile ilgileniyoruz.Yani bütünün on binde biri büyüklüğünde bir şeyle." Mesonlar - zerreler ( proton-elektron arasında maddecik - atomları oluşturan birimlerin öz maddesi)

Bu ayrıntıların aradığı yanıt: " CERN 'deki kadın ve erkekler, zamanın başlangıcından beri sorulan aynı sorulara cevap bulmak için buradalar. Nereden geldik? Neden meydana geldik? " İşte roman konusu mekanın deney maksadı da evrenin oluşması aşamasının (big beng) laboratuvar ortamında yinelenmesi.

Burada evrensel yaratılış dini inancının eleştirisi vurgulanmak istenirken "Zamanın başlangıcından bu yana, bilimin anlayamadığı boşlukları doldurmak için ruhaniliğe ve dine başvuruldu" Oysa her ne bulurlarsa o bulduklarının nedeni ve buldukları ilahidir. Şöyle gelişen söylem "Yakında tüm tanrıların sahte idoller oldukları kanıtlanacak" ihlasla tevhit inancından bihaber tevhitten soyutlanmış tanrı anlayışını ancak kastetmiş olabilir.

Bu çabalarının maksat bilim değil, bilim kaynağı yaratılış özünü kendilerince çürütmek, bilmiyorlar ki her varlık ve araştırma neticesi ilahi tevhid'in isbatıdır.

Dikkati çeken (romanda) teknoloji ve elektonik son ürünü laboratuvar çevresinde kurgulanan tasvirlerde daha köhne tanımlamalar görünümler yer almakta.

Mason örgütlenmesi içerikli durum olan "Illuminati" aydınlanmış kişiler (anlamında) bir çeşit eski kardeşlik ismi" kendine göre manevi bağ oluşturmaya çalışıyor. Bu örgün çalışmada kısa özetlemeler:

"Tarihin başlangıcından beri ...bilim ile din arasında (yok yere) derin bir uçurum var olmuştur". Bu uçurumun nedenlerinden en önemlileri de kendilerini dinin temsilcileri olduğunu sananlarca oluşturulmuştur. "Copernicus gibi sözünü sakınmayan bilim adamları ... öldürülmüşlerdi". "Bilimsel gerçekleri açıkladıkları için kilise tarafından öldürüldüler. Din daima bilime zulmetmiştir". ( Tabi din'in kendisi değil, din gölgesinden geçinen yobazlarca)

Bağnaz din tacirlerine ve ortaçağın bu baskısına karşı tepki "aydınlanmış kişiler - Illuminati" tarafından yapılmıştır. Bu gizlenme örgütü olarak akademisyenler bu direniş ile karşı koydular.

"Din'le bilimi birleştiren Galileo, tezleri ile o zamanki kilisenin ayrılığı körüklediğini. Bilim adamlarını da bu nedenle afaroz edip günahkar ilan ediyorlardı." gibi doğru tesbitler de yer almaktadır.

"Illuminati birlikteliğinin işkenceler sonucu daha da gelişmesi ( Hiristiyanlık karşıtı) ile kilise bu örgütü şeytan ilan etti." Bu bağlamdan hareketle kilise propagandası çarpıtarak "Satanizm", "Satan" köküne bugünkü tanımlamanın kilisenin bu ters propagandasının neden olduğunu, bir zaman sonra da bir gurup kilise karşıtlarının kilise tanımlaması doğrultusunda hareket ederek, gerçek aydınlardan ayrı bir gurup ortaya çıktığı açıklanmaktadır.

Aydınların bu hareketi daha sonra Fermason denilen Taşustaları cemiyetine giriyorlar. Masonlar bu birleşme içinde büyümüşlerdir. Laik yeni bir dünya düzeninin kuruluş hedefinin yerini ABD'ye uzanan Illuminati'nin hedefi almış.

Bunun felsefi yansımasında Albert Einstein: Tanrı evrenle kumar oynamaz, Papa XII. Pıus: Gerçek bilim, her kapının ardında bekleyen Tanrı'yı (bilincini) keşfeder. Söylemleri ışığında varılan açılımla pozitif bilimler, "Yeni fiziğin Tanrı'ya giden, dinden daha emin bir yol olduğu anlatıldı ( Din'i kendi çıkar ve dünyevi iktidarları için kullananların içine soktuğu durumu anımsamalı)."

Bu düşünce örgütlenme ve felsefi değerlendirmelerle ilerleyen romanda konu mekanına uygun ayrıntılar devam etmekte, "Zerrecik hızlandırıcıları" teoremi (hipotezi) geliştirilerek saniyede 300 000 km. ışık hızını yakalamak durumunda iken söylem: " Fizik, Seviyorum, hemde çok. Bu yüzden onun ilahi düzeni üstünde çalışmak istiyorum. Fizik kuralları, Tanrı'nın şaheserini boyamak için yeryüzüne yaydığı tuvaldir."

"Tanrı ışık olsun demiş ve gördüğümüz her şey bir anda var olmuştur. Ne yazık ki fiziğin en temel yasalarından biri, maddenin yoktan var olamıyacağını söyler." Enerji ve madde (mineral)-zerrenin kütlesi dönüşümünü kimyasal değişimini herşeyin enerjiye dönüşebileceğini görmezden gelip, yoğuşma ve yoğunlaşmayı es geçiyor. Aslında CERN deneylemesi de bunu öğrenmeye çalışıyor.

Bu deneyleme ile yaratılışın başlangıcını ispat ederken, arada geçen konuşma: -"Yani Tanrımı demek istiyorsunuz" - "Saf enerji yaratılışın babasıdır." ( Burada hiristiyanlıkda ki Baba betimlemesinin etkisi devam ediyor)
"Tanrı, Buda, Güç, Yehova, Tekillik, birlik noktası, sonuç aynı. Bilimle din aynı, gerçeği destekliyor."

Tanrı aşamalara tabi değildir. Baştan ve sondan tarif yoktur. Hep aynıdır, Allah'ın sıfatları değişmez. Büyük patlama sıfatlarında iradenin tecellisidir.

Madde yaratma iddiası ile devam eden tez açılımı "karşı madde" tezini oluşturmaya çalışıyor. Ancak bu bilimsel söylemlerin inandırıcılığı bir yana koyulursa, Dini dayanak devamlı ile atıf yapılarak sürdürülmektedir. Halbu ki bilimsel tezler dünyadaki her inancın süzgecinden geçirilmek gerekir. Diğer dini kaynaklara da objektif yaklaşarak değerlendirmede dikkate almak gerekmektedir.

Biz yine bilime yönelmesini takip edersek: Doğanın gerçeği, her şeyin bir karşıtı vardır. Protonlara karşı elektronlar, Yukarı zerrelere karşı aşağı zerreler, Atomdan küçük seviyede kozmik bir simetri vardır.Maddenin yang'ına karşı madde yin'dir. Fizik denklemi dengeler." Uzayda bir denge üzerine kurulmuş, bir alem değil mi?

"Bir madde zerresiyle karşı madde zerresi iki yeni zerrecik ortaya çıkarmak için birleşirler. Bunlara foton denir. Foton ufak bir ışık kümesidir." "Işık zerrecikleri (enerjinin en saf haliydiler).

Bu ciddi konuların sergilendiği roman akışı içinde elbet sürükleyici ölümve morg ve korku ve ürküntü verici paragraf ve açılımlar var. Kitap ilerledikçe söylem ve hikayeler benzerlikler içeriyor.

Din inancının tarifi, yorumlaması ancak bilgi eksikliği ile " Bazıları İsa'ya bazıları Mekke'ye dua ediyor" (Allah'a dua edildiğinin bilincinde değil mi?) "Hepimiz bizlerden büyük gerçeği arıyoruz. ( Ancak yaratan gerçeği değil, yarattığı gerçekleri araştırmaya, keşfetmeye çalışıyoruz.)

Bu eleştirel kitap tanıtımını güncelleye bilirim henüz tamamının değerlendirmesini aktarmadım ama konu teması bing-beng deneyi bu sıralar yapılmak üzere iken siz okuyucularla birlikte düşünmek istedim.

Yazar Dan Brown'a da bir göz atalım, Kitap kapağının arka kapağının iç kısmında: "Başkanlık Ödülü'nü kazanmış bir matematik profesörü ile ilahiyat müzisyeni bir annenin oğlu olan Dan Brown, bilim ve din gibi paradoksal felsefelerin egemen olduğu bir ortamda büyüdü. Bu bir birini tamamlayıcı görüşlerden aldığı esinle ünlü (bu romanını) Angels & Demans'u yazdı. Bu kitap İsviçre'deki bir fizik laboratuvarı ile Vatikan arasında geçen, bilim ve din odaklı bir gerilim romanıdır."

"Son zamanlarda simgeciliği konu alan gerilimler yazan Brown'ın diğer kitapları arasında Digital Fortress, Deception Point ve Da Vinci Şifresi bulunmaktadır. Yazar eşiyle birlikte New England'da yaşamaktadır."

Roman'a konu deneyde "Parçacık hızlandırıcılarıyla atom altı parçacıkları çarpıştırarak maddenin nasıl oluştuğuna ilişkin birçok sırrın anlaşılmasını sağlamak" amacıyla gerçekleştirilecek "Yüzyılın Deneyi"nin yapılacağı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN), 50’yi aşkın Türk bilim adamı yer alıyor. AA muhabirine, Türk bilim adamlarının çalışmaları ile ilgili bilgi veren Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Subaşı, Türkiye’den Ankara, Boğaziçi, Çukurova, Doğuş, Ortadoğu Teknik ve Yıldız Teknik üniversitelerinin, CERN’de yapılan çalışmalarda üye olarak yer aldığını, bunların dışında bazı üniversitelerin de bu üye üniversiteler kanalı ile deneylere katılma olanağı bulduklarını bildirdi." (27.05.08 milliyet.com)


nariçi:09.05.08


Foto-albüm: Milliyet foto galeri.
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=ekonomi&ArticleID=759838&Date=27.05.2008&ver=02

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/16256140.asp?mnID=16256140

Anti madde: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/16354795.asp?mnID=16354795

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/16394943.asp?mnID=16394943


 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..