Melekler ve Şeytanlar, Tom Hanks

Nihayet beklediğimiz gün geldi çattı ve filmi izleme şansını bulabildik. Filmin sonunu söylemiyorum merak etmeyin, bu yazıyı rahatlıkla okuyup filme gidebilirsiniz.

Günlerdir film hakkında birçok makale, haber, detay okuduk; film için harcanan paradan tutun da sahnelerin çekimi için yapılanlara değin bir yığın detay ile boğulduk.

Gün geldi, film vizyona girdi, http://www.kulecanbazi.com/ editörü sevgili Bülent Vural ile birlikte mısırlarımızı da alarak koltukta ki yerimizi aldık ve heyecanla beklediğimiz filmin derinliğine bırakıverdik kendimizi.

Film hakkındaki bir çok bilgiyi ve detayı zaten çeşitli sitelerde bulabiliyorsunuz (1), ayrıca filmin resmi sitesinden de hem fragmanları izleyebilir hem de film müziklerini indirebilirsiniz, hatta oyunlarla eğlenebilirsiniz (2).

Benim yazacaklarım resmi söylem değil, film eleştirisi hiç değildir. Film eleştirmeni değilim, iyi bir film izleyicisi de olmayabilirim, sanatsal değerlendirmem zayıf olabilir, detayları atlıyor da olabilirim ancak gördüğünü ve anladığını yazmaya uğraşan faniyim.

***

Bu tarz filmlerde yani tutulmuş hatta çok tutulmuş bir roman baz alınarak çekilen filmlerde beklentiler ve değerlendirmeler hep farklı olur.

Temsil Da Vinci Şifresi Dan Brown’un ilk tutulan eseridir ve milyonlarca satmıştır. Romanın sürükleyiciliği, sahnelerin detayı, çoğumuzun bilmediği ama okurken öğrendiği mistik ve tarihi bilgiler falan-filan neticede romana haklı bir ün kazandırmıştır. Ancak romandan esinlenerek çekilen filmi ise büyük ölçüde hayal kırıklığı yaratmış; romandaki senaryodan uzaklaşıldığı, gereksiz ayrıntılarda takılıp kalındığı gibi bir çok eleştiriyi gündeme taşınmıştı…

İşte bu filmden sonra gelen Melekler ve Şeytanlar (Angels and Demons) filmi aynı şekilde Dan Brown severler açısından yine hayal kırıklığı mı yaratacak yoksa bu defa beklentiler yeteri ölçüde karşılanabilecek miydi?

Bir defa bir film sever olarak şunu peşinen söyleyebilirim ki, kitap okurken alınan zevk ile film izlerken alınan zevk aynı değil... Kuşkusuz bu tür yapıtlarda kitabı okumuş olmak film için dezavantaj teşkil etse de konuya vakıf olmak ve detayları anlamak açısından da avantajdır...

Önceden romanı okumuş olmanın avantajlarını: Konuya vakıf olmak, detayları bilmek, sahnelerin arka planını tahmin edebilmek, kişileri ve karakterleri kolay çözümleyebilmek, bir sonraki adımı rahatlıkla tahmin edebilmek (belki bu dezavantajdır) şeklinde sayabiliriz.

Dezavantajları da var muhakkak: En heyecanlı sahnelerde bile sonucu biliyor olmak, iyi adamlarla kötü adamları hemen ayırmak, kitaptan mütevellit mufassal malumata muttali olunduğundan sahnedeki canlandırmadan zevk almamak gibi şeyler sayılabilir.

***

Sıra geldi filmden izlenimlere. En başta da söylediğim gibi film yazıları yazarken çok detay vermemeye gayret ediyorum ki heyecanı bozmayalım. Yoksa izlemenin manası kalmaz.

Sahneler: Çok dinamik, hızlı ve ayrıntılı geçilmiş. Kimi yerde ne olduğunu anlayamıyorsunuz, kitaptaki bilgilere başvurmak zorunda kalıyorsunuz. Sanırım kimi sahneler Vatikan’dan izin alınamadığı için gizli kameralarla çekilmiş, onun da etkisiyle flu sahneler oluşmuş.

Karakterler: Robert Langdon karakteri için Tom Hanks biçilmiş kaftan. Hakikaten çok iyi oynamış. Ancak diğer karakterler sanki biraz silik kalmış. Filmi daha çok uzatmamak için kimi detaylar es geçilmiş gibi geldi bana. Mantıklı da olabilir

Senaryo: Kitaba sadık kalınmış. Bundan daha iyisi olamazdı sanırım.

Müzikler: Mükemmel. Sahnelerin hızı ile senkronize ve oldukça etkileyici müzikleri var.

Görsel besleme: Efekt ve görsel zenginlik iyi derecede sayılır. Zaman zaman klasik polisiye filmleri vasatına düşen araba sahneleri varsa da genelde görkemli ve etkileyici sahne seçimleri yapılmış.

(Bu yazı tamamen kişisel değerlendirmelerimi kapsamaktadır, film ve kitap hakkında sanatsal ve edebi değerlendirme içermez…)

Murat HACIOĞLU
16 Mayıs 2009

(1) http://www.sinemalar.com/film/7973/Melekler-ve-Seytanlar/

(2) http://www.angelsanddemons.com/

http://www.murathacioglu.com/