Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Melih Gökçek zihniyetinden bir örnek

Melih Gökçek zihniyetinden bir örnek
 

Neden bu güne kadar gizli kaldı ve seçim arifesinde ortaya atıldı bu iddia?

Nede olsa seçim dönemi ve bir dönem yaşananların muhasebesinin çıkartıldığı dönemdir de aynı zamanda.
“Yapanın yanına kâr kalıyor mu?” bilmem ama mışıl mışıl uyku uyutmadığı da belli.

İşte Fatoş Hanımın başına gelenler.
Bir zihniyetin iz düşümüdür ve gizli kalmışlığın yegâne nedeni, iktidarda olanın güçlü ve yanı başındakinin dalkavuk olduğu bir dönemin alenen tescillenmiş halidir.

Melih Gökçek!
Her zaman derim ya “Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en nadide siyasetçilerdendir” diye.
Yalansa deyinki yalan.
Belediye çalışanı 19 kadını göreve geldikten sonra ellerine kazma ve kürek verip “hadi bakalım park ve bahçe işlerine” diye salı vermiş Ankara sokaklarına.
İsyan etmek ne haddine hanımların.
İsyan eden varsa, hadi bakalım “bye bye” demek değil midir zaten asl olan.

Fatoş Bozkurt Hanımefendinin anlattıkları öyle yabana atılacak cinsten şeyler değil.
“Çember sakallılar”.
Çember sakallılardan dayak yemiş Fatoş Hanım.
Ah şu “Çember Sakallılar”.
Ne zaman bu iki kelimeyi duysam, aklıma o kendinden geçmiş katliamcı kara güruh gelir.
Madımak katliamının baş figüranları.
Ya zikir ayinlerine katılanlar.
Somut ve canlı canlı tanık olmadım zikir ayinlerine ama geçtiğimiz günlerde Erkan Can’ın başrolünü Güven Kıraç’la paylaştığı “TAKVA” filmini izlemiştim.
Çember sakallıların o muhteşem zikir ayinini izleme fırsatım oldu.
Ve bir kez daha bendenizin zihninde mahkûm oldular.
Allah muhafaza, bu kesimlerin eline bu memleket düşerse, vay halimize.
Taş taş üstünde koymazlar.
Lakin henüz kendilerini yeterli ölçüde güçlü hissetmiyorlar.
Öyle anlıyorum.
İlk heyecanla Fatoş Hanımı camdan atmış olsalar da ve bilumum kemiklerinin kırılmasına neden olmuş olsalar da, o ilk heyecan fırtınasını üzerlerinden kısa sürede attılar ve iktidar pastasının sunmuş olduğu nimetlere gözlerini diktiler.
“Allah verdi mi veriyor” yollu engin düşüncelerinin arkasından saf tutmakta muhteremlerin eline kimse su dökemez, bilesiniz.

Melih Gökçek ve çevresine kümelenmiş olan çember sakallı kara güruh, es kaza bu seçimlerde de iş başına gelirse, vay ki ne vay.

Yok, efendim, ben bir beş yıl daha her akşam televizyon ekranlarında ve her sabah okuduğum gazetelerde Melih Gökçek’in çalacağı borazanı dinleyemem.
Mutlaka depresyona girerim.
Muhterem! bizlerde psikoloji bırakmadı.
En cazırtılı ses tonlamaları ile beynimizin ilmeklerini ezdi.
Sinir uçlarımızda sanki sigara söndürdü.
E deyin bakalım şimdi, bir beş yıl daha Melih Gökçek’e katlanılabilir mi?
Benim için zor zanaat.

Yıllar önceydi.
Sokak Çocukların Derneği’nin başkanı bir çocukla, televizyonda Melih Gökçek’in tartışmasını izlemiştim.
O her zamanki pişkinliği ile Melih Gökçek “Sen zaten meşhur olmak istiyorsun” diye çocuğa atıp tutuyordu.
Dernek Başkanı çocuk ise Melih Gökçek’le ilgili insanın aklını hafızasını durduracak iddialar atıyordu ortaya.
Yer, zaman ve mekân göstererek iddialarına delil oluşturuyordu.
Ve ben bu iddialar karşısında buz kesiyordum.
Kanım donuyordu.
Ve Melih Gökçek bağırıyordu “ sen komünistin tekisin” diye.
“Sen meşhur olmak için bana bu iftiraları atıyorsun” diyordu.
Ve dernek başkanı o çocuk, soğukkanlılığını kaybetmeden iddialarını sürdürüyordu Melih Gökçek’le ilgili.
Şimdi ne oldu o iddialara?
Doğrusu merak ediyorum.

Fatoş Hanımın kemikleri kırılmış.
Çok mu?
Sokak Çocukları Derneği Başkanının anlattıklarının yanında çok mütevazi kalıyor Fatoş Hanımın başına gelenler.

Melih Gökçek zihniyetinden kurtulmak şart olmuştur.
Bilesiniz Ankaralılar.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..