Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '07

 
Kategori
İzmir
 

Melisa kokar akşamları, bu mevsimde İzmir'imin

Melisa kokar akşamları, bu mevsimde İzmir'imin
 

Dün akşam, rutin yürüyüşümü yapmaktaydım; şehrimin sokaklarına olan aşkımı tazeleyerek yine her dem. Meydandaki dijital termometre yirmi bir santigrat dereceyi göstermekteydi. Tipik bir eylül akşamıydı yani uzun lafın kısası.


Ben, mahzun eylülün gelip dayandığını kapıma; mis gibi melisa kokan sokaklarımdan anlarım. Bir de o, çevre ödüllü apartman bahçemizin kemerli kapısının, her iki yanında dikilen iki koku pınarından, bizim melisalarımızdan yani.


Bir ara tüm komşulara, bahçedeki melisalardan dallar vermiştik. Her balkona, saksılara da birer tane dikmek üzere. Hazan gelip, serin akşamlarla dolduğunda gurup vakitlerimiz ve güneş batınca komşu kıyılarından; komşu balkonlarından da melisalar kokmaya başlar, çepeçevre bir, mis hale sarardı apartmanımızı. Hala da pek farklı değil durum.


Usta romancı Buket Uzuner, müthiş kitabı “İstanbullular”da* iki şehrin kokularını karşılaştırır, roman kahramanlarından birinin sözleriyle. Kahraman, doğduğu memleketi olan Adana’nın kokusunu kekik kokusu olarak hissederken; O’nun için, sonradan yerleşip müptelası olduğu İstanbul’un, tartışmasız tek kokusu vardır, lavanta. Hatta lavanta ile kekik bitkilerinin aynı aileden geliyor olduğuna kadar, bir miktar botanik bilgiyi de paylaşır okuruyla. New York’ta, hayatını adadığı kadınla ilk karşılaşmalarında, kadından ta yüreğine akan lavanta kokusunu, harikulade bir anlatımla dökerek kahramanının ağzından.


İşte o kitabın, o satırları geldi gözümün önüne, yürüyüşüme eşlik eden buram buram melisa kokularını çekerken içime. İzmir, melisa kokardı. Melisaydı kokusu, sevgili şehrimin; şehir sevgilimin.


Melisa, bal yapan anlamına gelir. Toros yaylalarının Yörük kadınları, melis derler kovanlarındaki arılarına. “Folium Melissae” der botanikçilerse, Latince konuşurlarken kendi aralarında. Bal kokulu, üretken, kadınsı şehrim benim.


İnce ve ufak yaprakları ısırganı andırır. Beyaza yakın uçuk pembe ya da sarıya çalan renkli minicik çiçekleri, ince ve nazenindir.


Kimileri oğulotu der, kimileriyse kovan otu, melisaya.


Yapraklarının kaynatılması suretiyle elde edilen çayının; son derece rahatlatıcı, sakinleştirici, uykusuzluk problemi olanlar için uyku verici, mide ağrılarına ve soğuk algınlığına iyi gelen, antiseptik etkileri herkesçe malumdur.


Kaynatılmış suya, bir tutam ilave ederek, on dakika buhar banyosu yapmak suretiyle cilt bakımı ve kırışıklıklarında da etkili olduğuna inananlar bulunur.


Şehrime kokusu sinen bu çiçeğin ve yapraklarının, gastronomi dünyası ve gurmeler için de sürprizleri yok değildir. Cin-tonik kokteyli içine ilave edilecek birkaç melisa yaprağı, içeceğe, inanılmaz farklı ve karakteristik bir özellik katar. Ve o bizim, tanıdık limonatamızda dahi enteresan lezzet motifleri, damak hoşlukları yaratılabilir, birkaç adet melisa yaprağıyla.


Bu akşam yine içime çekeceğim kokunu. Kokladıkça gülümseyecek, gülümsedikçe seni ne kadar çok sevdiğimi anlayacağım. Dedim ya; melisa kokar akşamları, bu mevsimde İzmir’imin.


*İstanbullular, Buket Uzuner, Everest Yayınları, 1.Basım, Şubat-2007.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..