Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Meme kanseri ve bilmediklerimiz

Meme kanseri ve bilmediklerimiz
 

Günümüzün sık rastlanan hastalıklarından biri; meme kanseri. Her yaşta her insanda çıkabilme olasılığı yüksek olan meme kanseri, tüm dünyayı felakete sürükleyen bir hastalık olmaya başladı. Özellikle sanat camiasında sık sık rastlanan bu hastalık, her insanı tedirgin etmeye müsait hale geldi. Doktorlarımızın da altını çizerek bahsettiği bu hastalık, önceleri genetik olmasından kaynaklandığı biliniyordu. Fakat son günlerde ailesinde bile kansere dair hiçbir hastalık olmayan insanlarında başına gelmeye başladı. Öncelikle, kanser kötü bir hastalık değildir. Bunu tüm insanlar böyle bilmeli ve bu şekilde moral bularak kendi kendini iyileştirebilmeli. Çünkü bu hastalığın çeşiti ne olursa olsun tek çaresi, moraldir. Zaten tüm hastalıkların kaynağının sıkıntı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Meme kanseri konusunda çeşitli seminerlere giderek, araştırarak, not alarak ve birden çok doktordan bilgi alarak derleyip topladığım bilgileri tüm bayanlarla paylaşmak istedim. Aslında sadece bayanların değil, erkeklerinde üzerine büyük görevler düşüyor. Eşlerine verilen moral, destek bir çok insanı bu hastalıktan kurtardığı aşikar.

İşte meme kanseri nedir? Tedavisi var mıdır? Ve belirtileri nelerdir?

 

MEME KANSERİ NEDİR ? 
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

 

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NEDİR ? 
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar. 

Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörler şunlardır;

 

Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı koyulan kadınların % 70’i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir. 
Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır. 
Ailede meme kanseri hikayesi: Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir. 
Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır. 
Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil cağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır. Erken yaşta adet görmeye başlamış kızların dikkat etmesi gereken bir durum.
Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir. Yani doğum yapmak kadınlara her açıdan faydalıdır.
Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır. 
Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolu altında yapılmalıdır. 
Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır. Kesin bir tanısı yoktur fakat doğum kontrol haplarının kadınlara başka türlü zararlar verdiğini biliyoruz.
Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir. 
Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.
Şişmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.

MEME KANSERİ RİSKİ AZALTILABİLİR Mİ ? 
Egzersiz: Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir. Beslenme:Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir. 
Kısaca,
- şişmanlığın azaltılması, 
- alkol alınıyorsa bırakılması. 
- Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş), 
- Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, 
gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir. 

MEME KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ ? 
Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir. 
Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.

MEME KANSERİ NASIL ERKEN TESPİT EDİLEBİLİR ? 
Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. 
Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler. 

 

MUAYENE SIRASINDA FARK EDİLEBİLECEK DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR? 
Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır: 

- Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,
- Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği, 
- Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, 
- Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması, 
- Memenin şeklinde değişiklik, 
- Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik, 
- Meme başında ortaya çıkan akıntı. 

MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEYE GİDERKEN NELERE DİKKAT ETMELİ ?
Mamografi çekilirken belden yukarısı çıplaktır. Bu nedenle çekime gelirken iki parça elbise giyilmesi önerilir. Bu sayede çekim sırasında belden üstü kolaylıkla çıkartılabilir. Filmi etkileyebileceğinden, koltuk altlarına deodorant, talk pudrası, losyon gibi şeyler sürülmemelidir.

Meme Kanseri İçin Alman Kanser Araştırma Enstitüsünden oranlar ve kanserin artış yüzdeleri;

 

Meme Kanserini Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Bugüne kadar meme kanseri ile ilgili pek çok risk faktörü detaylı olarak incelenmiştir.  Bu çalışmalarda, küçük yaşlarda adet görme, geç yaşlarda menapoz ve ailede meme kanseri hikayesinin bu riski kesin arttırdığı anlaşılmıştır. Ailede meme kanseri olması, ilk adet yaşı ve menapoz yaşı kişinin kendi iradesinde olmayan, değiştirilemez risk faktörleridir. 

 

Alman kanser araştırma enstitüsünden çalışmalar 4 noktada odaklandı: menapoz semptomlarına karşı kullanılan ilaçlar -hormon replasman tedavisi, günlük fizik aktivite azlığı, kilo fazlalığı ve alkol tüketimi. Bu 4 faktöründe daha önce yapılan çeşitli çalışmalarda, meme kanseri için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre hormon replasman tedavisi alan kadınlarla yetersiz fiziki aktivite yapan kadınların meme kanseri riski daha yüksek çıkmıştır. Alkol tüketimi ve aşırı kilolu olmak nispeten daha az etkili bulunmuştur.  Sayılar şöyledir: menapoz sonrası meme kanserlerinin hormon tedavisi ile ilişkisi % 19,4 ve fiziki aktivite yetersizliği ile ilişkisi % 12,8 bulunmuştur. Her iki faktörün etkisini toplayınca ortaya çıkan rakam % 29,8 dir. Ameliyat sonrası reseptör pozitif olduğu anlaşılan hastalarda bu oran daha da yüksektir: % 37,9. Bu çalışmanın sorumlusu bilim insanları, bulunan oranların Almanyadaki yaşam biçimi ile ilintili olduğunu belirtip, başka ülkelerde farklı oranlar çıkabileceğini de belirtmişlerdir. Aile öyküsü, ilk adet yaşı, menapoz yaşı gibi değiştirilemeyen risk faktörlerinin menapoz sonrası kadınlarda meme kanseri oluşumuna etkisi yaklaşık % 37,2 dir. Buna karşılık değişitrilebilir 2 faktörün etkisi de buna yakın çıkmıştır. 

Meme kanserinin görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Risk faktörlerini bilmek, önceden önlem almak, yaşam tarzını değiştirmek, meme kanserine karşı sizi koruyor. Ne kadar bilinçli olursanız, kanserle savaşmanız o kadar kolay oluyor.Çağımızın salgın hastalığı gibi yayılan meme kanserinde, erken teşhis hayatımızı kurtarabilir. Böyle bir hastalığımızın olduğunu öğrendiğimizde soğukkanlı olup, kanserle olan mücadeleyi bırakmamamız gerektiğini bilmeliyiz. En önemlisi moral gücümüzü yüksek tutmamızı da unutmamalıyız.

 

Herkese ve hepimize sağlıklı günler diliyorum
Sevgiler

 
Toplam blog
: 99
: 7049
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Bir garip bankacı olmanın yanı sıra, yazarlık yapan; her şeyi olduğu suret için seven bir insanım..