Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Memleket ahvâline romantik bakış

Memleket ahvâline romantik bakış
 

Artık bunu da gördükten ve bu hallere dahi düştükten sonra, gayri bu dünyanın hiçbir süpürizine şaşırmam demiştim. Kendime, kendi kendim. Etrafa söylemişliğim yok. Bilirim ki, yanımda koşullanmış her iki kişiden biri benim dünyamı solumuyor, beni başka dünyaya doğru iteliyor, yalan ve riya da cabası. Sakin olmalı ve dünyayı nasıl algıladığımı ve hatanın bendeki ucunu aramaya koyulmuşluğun sakinliği ile melül vaziyette dolanıp duruyorum. Arada kahkaha attığım dahi oluyor. Lâkin, yine de olamayan şeyler var, içimin en daralmış köşesinde. Teselli ve kendimi pembe gözlük takmaya gazlamam, dişlerimi parlatmam fayda etmiyor, şaşkınlığım bir türlü geçmiyor. Yeni şaşkınlık sinsileleri birbirini kovalıyor.

Bakayım, benim dünyamın ahvâlimi belki aydınlatır diye, çok bilen ve köşelerine kurulup, çokça yazanları okuyorum. Hepsi birden aklımı darmadağın ettiler. Bir de ne göreyim, çoğu benden önce pembe gözlük takmışlar, kimseye atacak çalım dahi bırakmamışlar. Ey Yarabbim, seni ve beni aldatanlara, ne çabuk, ne de gönüllü aldanan, tepemedim... bari tapayım diyen romantik demokrat, ideoloji düşkünü varmış memlekette. Gözlerim faltaşının, falından medet umar derecede açık, kaçık ki kaçık. Komik olayım dedim ben de onlar gibi, komik ve düşük cümleler insanı nasılsa affedilir yapabiliyor. Ve katlanılabilir. Önce gülümseyerek sonra da içim sızlayarak okuduğum yazının, mahsun prensesi, birbirine aşık, birbirlerine bakarken gözleri parlayan çiftin Çankaya'ya pek yakışacağını buyurmamışlar mı, yıkıldım. Gülümseyerek, gözlerim yarı aralık. Ey ahâli, Çankaya aşıklar tepesi miymiş ki, biz bunu şimdi öğreniyoruz. Bugüne değin orada bulunanlar aşkı eksik ettiklerinden mi, biz bu hallere düşmüşüz. Romantizm ve aşk ne güzel şeydir, her yere de yakışır ama, ama... Çankaya, beyaz pantalon, üzerine beyaz tunik, iyice sivriltilmiş başınızdaki ipek eşabın altından sürmeli ve hırsla bakan gözlerinizi, apartman topuklar üzerinde sektirdiğiniz, öne doğru uzattığınız sağ kolunuzun dirsek hizasında sebatla tuttuğunuz markalı çantanızı sallaya sallaya yol alırken, sol elinizi çekiştiren badem bıyıklı bir delikanlının size sevdalı laflarını pek manalı bakışlarınızı süzerek dinlediğiniz, arada oturup çekirdek çıtladığınız bir yer değildir. Öyle değil mi yoksa? Vallahi de billahi en azından ben böyle biliyorum. Böyle kalmasını da pır pır titreyen yüreğim diliyor. Yalan yok.

Ey benim romantizm delisi, sadist kuşağım. Gözleri her parlayanın aşktan parladığını sanan ve uman geçkin yetmelerim. Bu da olacak bilmez miyim!.. O badem bıyıklar sıvazlanarak, sözde insan hakları mağduru sevdalıya verilen sözün ve içilen andın, ha oldu ha olacak, beklenen an geldi ey sevgili, te orada dalgalandıracağız, biz mağduriyetimizi diye ışıldayan o gözler! Ey benim zavallı, sevda delisi demokratlarım. Gününüz dünden uzun olsun.

 
Toplam blog
: 5
: 391
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Okumaya, yazmaya ve yaşamaya çalışıyorum. Edebiyat, fotoğraf, mizah ve tasarım ve ilgi alanım içinde..