Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '08

 
Kategori
Şiir
 

Memleket türküsü

Memleket türküsü
 

Oguzeli/Köprübaşı


1.
UZUN ÇARŞI

İşte Gaziantep’tesin sokaklardan bir sokak
Çarşılardan bir çarşı adı ‘’Uzun Çarşı’’
Karagöz Camisini sağına al ve yürü
Biraz sonra kendini ‘’Uzun Çarşı’’nın
Ortasında bulacaksın.

Yirmi beş Aralık’ta o soğuk kış günü
Üşüyen ellerinden öpüp soracak olursan
Gözleri çakmak, çakmak gülümseyen
Yaşlı gazilerden birine
Öyküsünü anlatır sana ‘’Uzun Çarşı’nın
Gaziantep’in
Şehit Şahin Beyin ve işgalin.

Uzun çarşıda sağına soluna bakınarak yürürsen
Üç tane Han göreceksin
-Bir zamanlar bu handa kimler konakladı acaba
diye soracak birini bulamazsın
Ama Pazar yerini geçer geçmez
Kale’nin Güney Burcu ‘nu
Karşında göreceksin.

Yoruldunsa
Gel birlikte oturalım Havuzlukahve’ye
İyi kaynamış yarım fincan kahveyi yudumla ve
Söyle getirsinler hazır duran nargileyi
Keçehane yokuşundan aşağı
Hiç yorulmadan ineceksin.

2.
BAKIRCILAR ÇARŞISI

Bakırcılar çarşısında çekiç sesleri
El ele tutuşmuş koşuşan
Çocukların seslerine karışıyor.
Buğday pazarındaki kahvede
Alışverişi bitirenler yudumlarken çaylarını
Barak türkülerinde yanık bir ezgi uçuşuyor:
‘’Ezo gelin benim olsaydın
Seni vermezdim feleğe”...
Marangoz İhsan usta çeyiz sandığının
Son çivisini çakıyor.
Aynalı dolaplar dizilmiş yan yana
Birbirine bakıp, bakıp gülümsüyor.

Demirci örsünde tavlanmış demir
Nar gibi duruyor.
Zincirli camiinin önünde
İki yaşlı kadın ve üç çocuk
Cuma namazından çıkacakların vereceği
Sadakayı bekliyor.
Kolonyacı tozunu almış şişelerin ve tezgahın
Hasta görmeye gidecekler gelsin de
Kolonya satayım diyor.

Şerbetçi şıngır, şıngır şıngırdatarak
Vurdukça iki küçük bakır tası birbirine
Susadığım aklıma geliyor.




3.
KUYUMCULAR ÇARŞISI

Kuyumcular çarşısında altın ve gümüşün parıltısı
Sırt sırta vermiş bankaların
Yükselen faizine göz kırpıyor.

Kaldırımda kol kola yürüyen delikanlı ve genç kız
Kuracakları sım sıcak yuvanın hayaliyle sarhoş
Şarkı söyler gibi konuşup gülümsüyor.

Hüseyin Paşa Camisinin minaresinden müezzin
Müslümanları Cuma namazına çağırıyor
Kunduracı Sami usta iş önlüğünü usulca çözdü
Emekli nüfus memuru Mehmet efendi
Arzuhali yazdı bitirdi
Gözlüğünün camını temizledi ve yürüdü.

Lastik tekerlekli el arabasını
Köşeye yerleştiren satıcı
Elindeki bezle parlatıyor elmaları
Üst üste yan yana özenle diziyor.

Belediyenin temizlik işçileri ellerinde aletleri
Yollara dökülmesin diye yaprakları
Ağaçların dallarını kesiyor.

Dalsız yapraksız ağaca kuş konar mı hiç
Onlar da telgrafın tellerine konuyor.




4.
KIKAYAK SAZ BAHÇESİ


İşte yirminci yüzyılın sonunda
Gaziantep’tesin.
Kibrit kutularını üst üste dizmişler sanki
Basık tavanlı
Az ışıklı apartmanlar yükseliyor
Eski Antep evlerinin yerinde.

...Bir zamanlar Kırkayak Saz Bahçesinde
yaşlı çınar ağaçlarının serin gölgesinde
batan güneşe karşı
oturur dinlenirdik.
Ud’la Hicaz Peşrevi
Sonra geçiş taksimi tamburla
Hacı Arif Bey’den bir şarkı
Ve yorgunluk gideren rakı...

Birer, birer kesilen dut ağaçlarının
Kaldırımlarda uyuyakalmış gölgesi
Ayak izleri kol kola yürüyen aşıkların
Ve geçmişi geleceğe taşıyan
Şarkılardan artakalan
Hamiyet Yüceses‘in
Kulaklarımda çınlayan sesi;
‘’Bakmıyor çeşmi siyah feryada ‘’...

 
Toplam blog
: 19
: 502
Kayıt tarihi
: 02.03.07
 
 

Ali ÇAPAN 10.03.1948'de Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde doğdu. Ankara İTİ Akademisini bitirdi. 30 yıl..