Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '10

 
Kategori
Öykü
 

Memleketimin Delileri-22

Memleketimin Delileri-22
 

Memleketimin tarihçisi Zekavet Hanım


Müdürün azarlaması Tarih'çi Zekavet hanımın moralini iyice bozmuştu. Elindeki sınav kağıtlarıyla birlikte Müdür Yardımcılarının bulunduğu odaya girdi. Bunu niye yaptığını o da bilmiyordu ama belki de burada biraz soluklanmak istiyordu. Müdür Yardımcısı Gır Gır Faruk, Zekavet hanımı görünce yaptığı işten başını kaldırdı ve:

-Hoca hanım, buyurun, hoş geldiniz. Suratınız niye asık?

-Müdür gene beni haşladı.

-O kimi haşlamıyor ki... Boş verin moralinizi bozmayın. Ne içersiniz?

-Varsa orta bir kahve alayım da belki kendime gelirim. Ben onun annesi yaşında, tecrübeli bir öğretmenim. Ufacık bir hata yüzünden insan böyle azarlanır mı?

-Konu neydi, gene not hesabı meselesi mi?

-Evet, bana Matematik sorusu soruyor. Bilmem kaçla kaçın toplamı ne imiş...?

-Tamam iş anlaşıldı, toplamaları beraber yaparız, sizin de bu sıkıntınız biter.

-Size zahmet olmasın, işinizi engellemeyeyim...

-Olur mu canım, hem biz hemşeri sayılırız. Benim atalarım da Osmanlı-Rus savaşı sırasında Bulgaristan’dan gelmişler.

-Bunu duyduğuma çok sevindim. Demek ki sizi kendime yakın görmemin nedeni buymuş. Bana karşı çok iyisiniz. Oysa ciddi ve gizemli bir görünüşünüz var.

Zekavet hanımın Gır Gır Faruk için yaptığı “ciddi” benzetmesi hiç de uygun değildi. Çünkü o yaşamı hep komik tarafından görmeye çalışan bir kişiydi. Çoğu zaman gülebileceği malzemeyi kendisi üretirdi. Şu an ortam buna çok uygundu:

-Zekavet hanım, benim ciddiyetimin nedeni var. Benim gördüğüm özel eğitim böyle davranmamı gerektiriyor.

-Nasıl bir eğitim bu?

-Size güvenebilir miyim?

-Elbette güvenebilirsiniz. Biz birbirimize güvenmezsek…

-O zaman dinleyin, ama bu sır lütfen aramızda kalsın. Ben gizli istihbarat teşkilatındanım. Herkesi takip ediyorum ve ilgili yerlere raporlar veriyorum. Benim dikkatli ve uyanık olmam gerekiyor.

-Benim hakkımda da verdiniz mi? Verdiyseniz ne yazdınız rapora?

-Tabii ki sizin ne kadar değerli bir eğitimci olduğunuzu. Bu övgüyü herkes için yapamam. Sonra, benim bu söylediklerimi unutursanız sizin için iyi olur.

-Ben sizi çok iyi anlıyorum. Onun için ben de size önemli bir sır vereceğim.

-Sakın siz de…

-Evet, ama burada değil. Bulgaristan’da iken buranın istihbarat teşkilatına önemli bilgiler aktardım. Buraya yerleştikten sonra da işim bitti.

Faruk ve Zekavet hanım sınav kağıtlarındaki notları tekrar topladılar, yanlışları düzelttiler ve birlikte müdürün yanına gittiler.Zekavet hanım okulun bahçesinden geçerken yüzü gülüyordu. Her gördüğü öğrenciye gülümseyerek selam verdi. Bir kaç adım ötesinde dalgın dalgın yürüyen bir kız öğrenciye seslendi:

-Aysel yavrum, sınavdan mı çıktın?

-Evet öğretmenim.

-Nasıl geçti sınav?

-Fena değil, ama çalıştığım yerden az soru çıktı. Buna rağmen geçerim sanıyorum.

-İstersen beraber yürüyelim. Evin nerede, yakın mı?

-Biraz ileride.

-Ben de bu gün çok yoruldum. Eve gidecek takatim kalmadı. Bir yorgunluk çayı olsa da içsem!

-Bize buyurun, annem de evde zaten.

-Bilmem olur mu? Rahatsızlık vermeyeyim..

-Rahatsızlık ne demek öğretmenim. Çok seviniriz.

Zekavet hanım ve Aysel’i birlikte gören anne önce şaşırdı, Aysel’in tanıştırmasıyla kendini toparladı. Birlikte içeri girip oturdular. Biraz sonra Aysel, öğretmenine çay ve kek ikramında bulundu. Dinlenme biraz uzadı ve akşam yemeği vaktinin geldiğini Aysel’in babasının zili çalmasıyla fark ettiler. O da Zekavet hanımla tanıştı ve usulen akşam yemeğine kalmasını teklif etti. Bu teklif hemen kabul gördü. Yemekten sonra baba çalışmak için izin isteyip odasına çekildi. Yarına yetiştirmesi gereken işleri vardı.

Bir ara Zekavet hanım:

-Bizim mahallede bir haftadır sular akmıyor. Bir duş bile yapamadım, deyince maksadını anladılar ve hemen banyonun yolunu gösterdiler. Banyosunu yapıp saçlarını kuruttuğunda ise gece bir hayli ilerlemişti. Aysel:

-Öğretmenim eviniz buraya uzak mı?

-Evet, çok uzak. Dolmuşla bile bazen bir saatte gidebiliyorum. Vakit de çok geç oldu. Nasıl giderim bilmem.

-Babamın işi olmasaydı arabayla sizi bırakırdı.

-Olsun, ben korksam da giderim.

Bu saatte bir kadını tek başına göndermenin yanlış olacağını düşünen anne, Zekavet hanıma gece orada kalmasını teklif etti ve tabii ki bu teklif de kabul edildi.

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..