Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '08

 
Kategori
Deneme
 

Memleketin Birinde...

Memleketin birinin ücra bir köşesinde , insanlar çok fakir, işsiz ve güçsüzmüş... Aslında memleketin tümünün aynı sorunları varmış ama dedim ya burası ücra bir köşe , unutulmuşlukları çok daha fazlaymış.. Gel zaman , git zaman , genç, zayıf, çelimsiz bir adam , bu gariban memleket köşesinde peydahlanmış.. Kısa zamanda ticari zekası ve kurnazlıklarıyla bu ücra köşede ünlenmiş.. Kazandıklarının çok küçük bölümleri ile zaten beklentileri çok az olan insanların güvenini ve sevgisini kazanmış.. Onları yedirmiş, içirmiş ilerde sürdüreceği işlerinde iş vaadetmiş... Genç , zayıf, çelimsiz adamın ünü , kısa zamanda memleket sath-ı mailine yayılmış.. Yaptığı işler, artık ücra köşeye sığmaz olmuş.. Geliştikçe gelişmiş, serpildikçe serpilmiş... Derken ticari zeka ve kurnazlıklarını memleketin en gelişmiş bir köşesine taşımaya karar vermiş... Memleketin bu en gelişmiş köşesi öyle bir köşeymiş ki, her gün döndürülen dolapların, götürülen paraların, şeytana bile ters giydirilen pabuçların haddi hesabı olmazmış... Benim diyen tüccarın bile işini , eşini , aşını , parasını ve pulunu kaybetmesi an meselesiymiş... Baştan biraz havayı koklamış..Ürkmüş..Ama kesinlikle yılmamış... Ama net bir karar vermiş: Zaten memleketin bu köşesi için leblebi çekirdek parası gibi kalan birikimlerine fazla dokunmadan , ticari dehasını, kurnazlıklarını kullanacakmış... Memleketin bu köşesindeki insanların, otomobil denen gavur icadına olan düşkünlüklerini , ama o ölçüde de almaya zorlandıklarını fakat sonunda ne pahasına olursa olsun aldıklarını çok kısa zamanda fark etmiş.. Hemen kararını vermiş.. İnsanların bu otomobil açgözlülüğünden iyi paralar kazanabilecekmiş.. Bir pazarlama şirketi kurmuş.. Adını da, Uçak denilen yine gavur icadının çok hızlı gidenine verilen adı koymuş.. Aslında bu ad, genç, zayıf , çelimsiz adamın, ticari zeka, kurnazlık ve hızını ifade etmede cuk oturmuş... Derken, zaten memleketin bu köşesinde leblebi , çekirdek parası olan birikimlerine hiç dokunmadan, binlerce insandan paralar toplamaya, her ay bunların çok küçük bir kısmına otomobillerini vermeye başlamış.. İş çok iyiymiş.. Riski hiç yokmuş.. Zaten batsa da , batacak olan memleketin o köşesinin içmeye dahi ayranı ancak bulan insancıklarının parasıymış... Ama batmamaya çok azimliymiş... Zira daha yapılacak çok iş varmış.. Artık , memleketin bu gelişmiş köşesinde de fazlasıyla tanınmış.. Her ay yüzlerle araba teslim ediliyor, binlerle yeni müracaat oluyormuş... Kurulan bu çark, tatlı tatlı dönerken , memleket insanlarının , kiminin ihtiyaçtan , ama çok büyük bir kısmının da yatırım olsun ya da çoluğum çocuğum otursun diye konuta düşkün olduğunu fark etmiş.. Hemen, memleketin o köşesinin en ücra sayılabilecek yerlerinde, yok paraya tarlalar almış... Aldığı tarlaları, imarlı arsaya tahvil etmek, rüşvetin çok yaygın olduğu memlekette zaten dakikalık işmiş.. Nitekim öyle olmuş... Büyük büyük evler yapacak kadar henüz parası yokmuş , ama şanı varmış... Çok kısa zamanda topladığı paralarla birinci kısım inşaatları inanılmaz bir hızla bitirmiş.. Bunu gören insanlar daha büyük bir istekle paralarını yatırmaya başlamış... Aynı sistem burada da yürümüş.. İşler büyüdükçe büyümüş..Paralar oluk oluk gelmeye devam etmiş... Genç, zayıf, çelimsiz adamın ünü , memleket sınırları dışına, taa yıllar önce fakir ve işsiz memleket insanının akın akın çalışmaya gittiği gelişmiş ve zengin memlekete kadar gitmiş... Zaten, genç, zayıf , çelimsiz adamın nihai hedefi de bu ülkedeki parasını ne yapacağını bilemeyen, vatan hasretiyle yanıp tutuşan insancıkların parasıymış.. Gel zaman git zaman, otomobil piyasası tıkanmaya, sayısı çığ gibi büyümüş olan para yatırmış insanlar, gününde otomobillerini alamamaya başlamış... Her nedense dedikodular, pis kokular ortalıkta dolanır olmuş.. Artık evler de eski hızıyla bitmemeye , inşaatlar beklemeye başlamış... Ticari zekası ve kurnazlığı Allah vergisi olan genç, zayıf ve çelimsiz adamın gelmekte olan felaketi sezinlemesi , fazla zamanını almamış... Artık dağlar gibi büyüyen paracıklarını ve kurnazlıklarını yepyeni bir projeyle , memleket işçilerinin çalıştığı gelişmiş ve zengin memlekete taşımaya karar vermiş.. Önce başka memleketlerde bir yerlerde, alelacele oyuncak bir araba yaptırmış.. Bir tane yapılan bu arabayı, memleketin fakir halkının tek eğlencesi olan yine gavur icadı televizyon denilen aletlerde boy boy reklamını yaptırmış... Bunun için televizyonlara kucak dolusu paralar vermiş, ama ne gam?? Zaten paralar da o insancıkların paralarıymış... Reklamını yaptığı bu arabayı da, peydahlandığı ve vefa borcu olduğu, memleketin ücra köşesinde imal edeceğini ilan etmiş.. Veee, memleketten ayrılarak, vatan hasretiyle yanıp tutuşan insancıklarımızın çalıştığı zengin ve gelişmiş memlekete gitmiş... Zaman , iş zamanıymış.. Vakit kaybetmeye gelmezmiş.. Hemen aynı tezgahı burada kurarak, daha büyük paraları burada toplamaya başlamış.. Bu arada geldiği memlekette kıyametler kopuyormuş.. Zira , zaten çivisi çıkmış olan işleri, artık yavaş yavaş zıvanalarından da çıkmaya başlamış.. İnsancıklar , panik içinde gelmeyecek olan arabalarının, yapılmayacak olan evlerinin paralarını kurtarma telaşına düşmüşler... Mahkemeler, icralar birbirini kovalamış.. Memleketin hakimleri yakalama müzekkereleri çıkarmış ama , ama bu müzekkereler memleket içinde geçerliymiş.. Memleket dışına tüyen suçluları yakalamak için kırmızı renkli bir müzekkere daha çıkarmak gerekiyormuş.. İlgililer hemen onu da çıkarmışlar.. Genç, zayıf ve çelimsiz adam, gittiği gelişmiş ve zengin ülkede , vatan hasreti çeken insancıkların paracıklarını aynı usullerle toparlarken, bir yandan da, oyuncak arabasının , tanıtımına devam ediyormuş.. Kırmızı renkli müzekkere bir halta yaramamış... Ana memlekette toz duman sürerken, gıyabında yapılan mahkemeler birer birer sonuçlanmaya, mahkumiyetler gelmeye başlamış.. Bu arada gelişmiş ve zengin memleketteki faaliyetlerinin de çivisi baş göstermeye başlamış... Küpü fazlasıyla dolan, zaten memleketlerde de dolandırılacak adam kalmadığına kanaat getiren genç, zayıf ve çelimsiz adam bir yerlerde kayıplara karışmış... Gel zaman git zaman , ana memlekette , genel vekil seçimleri yapılması gerekliliği zuhur etmiş... Aman yarabbim.. Bu kaçırılmaz bir fırsatmış.. Zira genç, zayıf ve çelimsiz adamın memleketinde bir kez vekil olundu mu, artık o kişiye hiç kimse dokunamazmış... Ama aldığı bir tomar mahkumiyet ve kırmızı renkli müzekkere ortalara çıkmasına engel oluyormuş... Avukatları hemen akıl fikir vermişler... Mahkumiyetlerine üst mahkemelerde itiraz edilmiş.. Kırmızı renkli müzekkere de o kadar önemli değilmiş zaten... Kendisi gitmese de oluyormuş, avukatları onun adına vekil seçimine müracaat etmişleeer!... Baştan kimse aldırış etmemiş.. Öyle ya, bu kadar insanı dolandıran bir kişi hiç seçilir miymiş?? Ama genç, zayıf ve çelimsiz adam, lakabıyla da son derece uyumlu bir hızla, namzetliğini koyduğu , memleketin ücra köşesindeki beklentileri az insancıkları etkilemeye başlamış.. Sonunda vekil seçimleri olmuş ve genç, zayıf ve çelimsiz adam büyük bir rey patlamasıyla vekil seçilmiş... Memleketin ücra köşesindeki insancıklar bu neticeye çok sevinmişler.. Günlerce şenlikler yapılmış... Bu arada memleketin ilgili kişileri , yaptıklarından çok utanarak , kırmızı renkli müzekkereyi hemen geri çekmişler.. Üst mahkemede görülmekte olan tüm davaları hemen askılara alınmış.. Artık genç, zayıf ve çelimsiz adamın memlekete gelmesine bir mani kalmamış.. Zaten vekilliğinin geçerli olabilmesi için de, memleketin halk meclisinde , çalmayacağına, çırpmayacağına ve iyi çocuk olacağına dair söz vermesi gerekiyormuş.. Sonuçta , genç , zayıf ve çelimsiz adam, halk meclisindeki söz verme töreninden bir gün önce , lakabıyla maruf taşıt aracına binerek memlekete gelmiş.. Aman efendim, o ne ihtişam , o ne coşku?? Binlerce insan, havaalanında onu karşılamış.. Kurbanlar kesilmiş.. O memlekette adet olduğu üzere orasına burasına hayvanın kanını sürmüşler.. Vaktiyle memlekete sokuşturduğu adı sanı bilinmeyen bir markayı taşıyan limuzin bir araba ile ve konvoylar eşliğinde memlekete giriş yapmış.. Halk meclisine seçilen diğer vekillerin en halkçı olanları , ona çok kızmışlar.. Eğer , halk meclisinde söz vermeye gelirse onu protesto edeceğiz, halk meclisini terk edeceğiz demişler.. Ama atı alan Selaniği geçmiş.. Ve aslanlar gibi söz verme gününde halk meclisine gelerek , söz vermiş ve vekil olmuş.. Çıkışta hemen emeklerinin karşılığı olarak avucuna , 18 küsur milyar mepabi* saymışlar.. (*Mepabi: Memleketin para birimi..A.K.) Vekil olmuş olmasına da, memlekette herkes , insanlar, ileri gelenler, geri gidenler, vekiller, hakimler çok hicap duymuşlar, böyle bir adamı nasıl vekil seçtirdik? Diye.. Hemen memleketin ulu çarkları dönmeye başlamış, ne yapıp , yapıp kendi elleriyle sundukları vekilliği geri alabilmek için.. Derken , memleketin en üst vekil seçme kurumu, genç, zayıf ve çelimsiz adamın memleketinde yapılan vekil seçmelerini iptal edivermiş , ansızın... Gerçi bu iptalden başka birileri çok esaslı faydalanmış ama olsun, onun vekilliği iptal edilmiş ya?!.. Hemen genç, zayıf ve çelimsiz adamın evinin kapısının önüne , yanına zaptiyeler dikilmiş , yine başka memlekete kaçmasın diye... Zira bu memlekete girmek , çıkmak çok kolaymış sınırlarından... Bu arada alelacele mahkemeye ifade almaya çağırmışlar genç, zayıf ve çelimsiz adamı... Yine limuziniyle gelmiş mahkemeye.. kısa süren sorgusu sonunda hapishane yolu görülmüş.. Mahkeme çıkışı çok kızgınmış tutuklanmasına... Memleketinin 40 yıldır aralarına girebilmek için kapısında beklediği memleketler topluluğunun mahkemelerine başvuracağını söylemiş.. Ama boşuna... Sonuçta memleketin en konforlu hapishanesine götürmüşler.. Genç , zayıf ve çelimsiz adam , şimdilerde beklemekteymiş , memleketin ücra köşesinde üç ay sonra yenilenecek vekil seçimlerini... Yine vekil olacakmış... Üst mahkemelerde askılara alınan mahkumiyetlerinin üç ayda bitmeyeceğini o da bilmekteymiş herkes gibi... Bilmekteymiş “canı Memleketinin” ondan daha çok hizmetler beklediğini ................

Selam ve Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 20
: 7419
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Emekli Subayım.. Yıllarca memleketin çeşitli yerlerinde gezmek, belki de gezgin yapım nedeni ile ..