Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

21 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Menzile varmak...

Hemen her alanda bir hedefiniz olmalı. Her şeyden önemlisi de hedefe varmak için;

Bir arzunuzun çabanızın olması lazım…

Elbette karşınıza çok engel çıkacaktır; hayat asla güllük gülistanlık olmadı; bundan sonra da olmayacaktır…

Siyaset arenası da “aynen” böyledir.

İktidarlar son dönemde olduğu gibi hiç kimseye “birileri” tarafından “altın tabakta” sunulmuyor.

Eskilerin tabiriyle “menzile varmak” hiç de kolay değil artık.

Çıta çok yükseldi bu arenada; olimpiyat kıvamına geldi ama tek farkla,

Sadece en iyiler mücadele etmiyor en kötü hatta en reziller bile mücadelenin içinde…

Tıpkı bugün olduğu gibi;

Doping de şike de varsa işin içinde tam bir çirkefe dönüşüyor, maalesef dönüştü de…

***

Ticarette de artık acımasız haksız bir rekabet ve “güç” odakları var; yaratıldı. Yerli sermaye neredeyse yok gibi…

Serbest piyasa ekonomisi deniliyor ama “haksız rekabetin” olduğu yerde; ekonominin can damarı

“serbest piyasa” ekonomisinin olduğu görülmüş müdür ki burada görülsün…

Siyasette ise ülkemizde tam tersi artık çok güçlü bir iktidar cılız bir muhalefet imkanı var; öyle isteniyor(?)

“Güçlü” ile “haklı” rekabet etmeniz neredeyse imkansız gibi,

Halkın bir kısmı “güçlünün” mağazasından alışveriş yapıyor “küçük esnafın” yüzüne bile bakmıyor hatta güçlüye alternatif bile görmüyor. Ne malın kalitesine ne işçiliğine ne de hizmete bakıyor.

Varsa yoksa “güçlü” “al gülüm ver gülüm” anlayışı da “alışkanlık” ve uyuşturucu etkisi yapınca “güçlü” aldı başını gidiyor. Bir kısım halk ise “vahşi kapitalizmin” kuşattığı her alanda ayakta kalmaya çalışan “küçük esnafın” batmasına bilerek ve isteyerek yardımcı oluyor…

***

Ama bizler yaşadık ve gördük; “yarışı her zaman iyi koşan kazanacak” diye bir şeyin olmadığını biliyoruz.

“Güç” hiçbir zaman daim olmamış, başında veya sonunda mutlaka tükenmiştir…

Eskilerden gelen bir tekerleme tadında bir söylem var;

“Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış ki sana kalsın” diye, onlara da kalmayacak…

“Her yolun bir sonu vardır” da güzel bir deyiştir.

Yeter ki birlik ve beraberlik içinde olalım birbirimize sırtımız dönmeyelim, ayrışmayalım, izin vermeyelim…

Nereden geldiyse aklıma bir fıkra geldi izin verirseniz paylaşmak istiyorum;

***

Yalınayak başıkabak bir derviş Hicaz kervanına katılıp yola çıkmış…

Sağa sola salınarak yürürken sürekli söyleniyormuş; Ne devenin üstündeyim, ne eşek gibi yük altındayım,

Ne ilin sultanıyım, ne padişahın kölesiyim, Malım mülküm yok ki gamını taşıyayım,

Yok olan bir şey için “olsaydı” diye keder etmiyorum,

Rahat soluk alıyorum, her nefesim bir ömür yerine geçiyor…

Deveye binmiş zengin yolculardan biri çölde yaya dervişi görünce uyarmış;

“Derviş, derviş geri dön,

Bu yolculuk çok zahmetlidir, demedi deme; zora dayanamaz ölürsün.”

Derviş dinlememiş, yürüyerek çöle dalmış, ha babam de babam git derken;

Kûfe’den sonra üçüncü konakta zenginin eceli gelmiş,

Ve “zengin adamcağız” ölmüş…

Adamcağız ölünce derviş başı ucuna gelmiş;

“Biz yaya ölmedik, sen, deve üstünde öldün” demiş…

***  

Ülkede hiç kimsenin inkar edemeyeceği görmezden gelemeyeceği kadar çok bir Atatürk düşmanlığı bir laiklik, çağdaşlık karşıtlığı başladı…

Yeni bir “Osmanlı” sevdası ile yanıp tutuşan “kuşatılmış” ve bindirilmiş bir nesil çağdışı kalmış fosilleşmiş bedevi yaşamını yeğliyor;

Ama bu ülkede kıçlarını da” yırtsalar ne Atatürk sevgisini öldürebilirler ne de bu ülkenin gençliğinin onun koyduğu hedeflere ulaşmasına engel olabilirler…

Bu gençlik; çağdaş ve özgür bir yaşamı Atamızın kendilerine hediye ettiği; demokratik ve laik bir Türkiye de yaşamak istiyorlar. Modern “Dünya insanı” gibi yaşamak onların da en doğal hakkı…

Ama bu hak dayatmalar ve alınan tek taraflı kararlarla onların elinden alınmak isteniyor, bizler yaşlandık, unumuz eledik eleğimiz de astık,

Ama onların bizim sizin hepimizin çocuklarının torunlarının önlerinde çok daha uzun yılları var. Kimin ne haddine onları “aydınlığa” doğru götürmek yerine “karanlığın” dibine çekmeye…

Neyse ki maç yanlış yerde ve yanlış oyuncularla başlasa da; şu anda “inkıtalar” oynanıyor ama aslında maç henüz başlamadı bile!

***

Ne diyoruz “yıkılmadık” ayaktayız; o halde bu güzelim ülkenin ve çocuklarımızın torunlarımızın geleceği için

Yılmadan usanmadan ve korkmadan mücadeleye ve inanmaya devam…

Bilgeler diyor ki:

“Nice rahvan at yolda kalır,

Topal eşek menzile varır…”

İyi akşamlar…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..