Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '15

 
Kategori
Hukuk
 

Merak ediyorum...

Bülent Arınç bile Türkiye’deki kutuplaşmanın çok olumsuz olduğunu, Türkiye’nin yarısının, diğer yarısına yüzde yüz karşı olduğunu tescil ediyor. Bir ülkeyi bu durumda demokratik açıdan yönetmenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Anayasa profesörü Ergun Budun, Taha Akyol’un CNN Türk’teki programında gidişatın hukuki değil daha çok politik bir anayasaya doğru olduğunu teyit ediyor. Bunu söylerken Anayasa Mahkemesinin halen Türkiye’nin seviyesinin üzerinde Avrupai bir performans sergileyerek bireysel hak ve özgürlüklerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun şekilde teminat altına alındığını müjdelerken Taha Akyol ile birlikte dillerini ısırıyor. Nitekim Haşim Kılıç yaş haddinden yönetimi bırakmış durumda!

Haşim Kılıç ise HSYK’nın seçimlerinin resmen siyasi seçimler şeklinde düzenlendiğinin, tarafların(hukukçuların) siyasi renginin açıkça beyan edildiği ve bu yüzden hukuku kararlarının siyasi söylemle verilebileceğinin endişesini taşıdığını resmen ayrılık konuşmasında açıklıyor.

Adalet Bakanının bile en temel hukuki eylem olan soruşturma(kovuşturma) eylemi ile ilgili yasanın altı ay içinde iki kez değiştirilerek yasanın yap boz tahtasına döndüğünü kabul edişi, adalet duygusunun hem vatandaş üzerinde, hem sistem üzerinde yıpratıldığı gerçeğiyle bizi karşı karşıya bırakıyor!

Başkanlık sisteminin otoriterleşme üzerine gündeme geldiği, kuvvetler ayrılığı prensibinin yıkılarak, mutlakiyetçi salt iktidar düşüncesinin sanki bir padişahlık sistemi kurulacakmışçasına anayasal sistem değişikliği desteğiyle hareket edileceği hissini uyandırıyor.

Türkiye’nin gittiği yol, daha demokratik bir ülke olma yolu değil, tam tersine daha az demokratik ancak daha güçlü bir devlet olma yolu gibi gözüküyor.

Özal’ın Hukuk karnesi ciddi anlamda bozuk olsa da Süleyman Demirel, kendisine yönelik ve aleyhinde sonuçlanan tüm hukuki kararlara saygılılığıyla anılıyor.

Yılların kurt politikacısı, hukukçusu ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek açıkça torba yasama sistemini –geceleri ekler yapıp oylamak- anayasaya aykırı olmasa da hukuki açıdan açıkça eleştiriyor.

Bu kadar açık ve net olarak ortaya konan eleştirisel bir Türkiye’de, mutlak ve marka haline gelmiş politik ve siyasi güç, Paralel devlet söylemleriyle, Türk siyasi yapısını değiştirmek suretiyle toplumun çekincelerini hiçe sayarak, danışmanların Osmanlı hayalleriyle birlikte, dünyada uygulaması olmayan yeni bir devlet yapısı oluşturma zihniyetini benimsiyor. Bu durum bir Türk vatandaşı olarak beni son derece ürkütüyor.

Türkiye’de siyasi, politik, idari ve hukuki hiçbir standart kalmazsa Türkiye’nin yönetimi sadece başkanın belirleyeceği şahsi standartla belirleneceği için ve o kişiye Türkiye’nin net %50’lik kesimi karşı olduğu için, toplumsal huzurumuzun yok olup hiç de hoş olmayan gerginliklerin çıkacağı konusunda, geçerli şüphelerim var.

Ben hukukçu olmama karşın almış olduğum hukuk derslerinde öğrenmiş olduğum hukuk felsefesi, yıllardır      Türkiyemde yaşanan hukuk eşitsizliği gerçeğini, gözüme sokmuştur. Hukukun temsili olan gözü kapalı elinde terazi tutan kadın heykelinin göz bandının düştüğü açıkça gözleniyor. Bunun sonuçları kısa vadede hissedilmese de uzun vadede rahatsızlık vereceği ve yeni seçim kampanyası ile birlikte anayasanın keyfe-keder değiştirileceği algısını güçlendiriyor.

Anayasa başkanlık sistemi için değiştirilecekse, değiştirilmesin daha iyi olacaktır. Aksi takdirde gireceğimiz yol, toplumu bölüp parçalayacak ve kendi içinde fraksiyonlarına ayırarak, cumhuriyet sistemini meşrutiyetleştirecek, hukuki zemini olmayan bir yol haritasına dönüşecektir.

Demokrasiye olan inancım hiçbir zaman azalmasa da bu ülkede demokrasiyi görmek acaba benim hayat dilimim içerisinde mümkün olacak mıdır? Çok merak ediyorum...

  

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..