Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Meraksız toplumuz vesselam

Meraksız toplumuz vesselam
 

İnsanın ne zaman, nerede, neye güleceği belli olmuyor. GEO Dergisinin Nisan 2007 sayısını okurken, kapak konusu olan Darvinizim hakkında, ülkemizdeki uzman akademisyenlerden olan Prof. Dr. Ali Demirsoy ile yapılan söyleşi ilgimi çekmişti. Sevgili Profesörümüz, söyleşi de, kendi uzmanlık dalına, halkın genelinin ilgisizliği, hatta inançsızlığı karşısında bayağı bir üzüntü, yılgınlık ve asabiyet karışımı bir ruh haliyle isyan ediyordu. Kendisine sorulan bir soru üzerine verdiği yanıt ise benim dakikalarca kahkahalarla gülmeme sebep oldu.

Soru gayet basitti: “Türklerde merak duygusu eksiktir diyorsunuz. Bunun açıklaması nedir?”

Cevap ise sorudan daha yalın ve çarpıcı idi; “Bunu hep şöyle açıklıyorum. Tam 400 yıl o bölgede hâkim olmasına rağmen, Osmanlı’da Mısır’da ki piramitlere dair yazılmış tek bir sayfa yok. Bir adam gönderip 150 adım boyu, 50 adım eni dememişler. 10.000 aileden birinde şecere vardır. Sokaktaki bir adama dedesinin babasının adını sorsanız söyleyemez. Dedesinin babasının adını merak etmeyen insanlardan oluşan bir toplum, dinozorların kökeni konusunda tanrısal kavramlara dayanarak fikir beyan ediyor.”

Bazen çok çıplak ifadeler bile insanda gülümsemeye hatta katılarak gülmeye neden olabiliyormuş demek ki. Ancak beni en çok etkileyen cümlelerin ruhuna sızan isyan ve çaresizlik duygusu oldu. Tarih bilinci zayıf olan bir topluluk olduğumuz kanaati oldukça yaygındır. Olumsuz bir olayla karşılaştığımızda, hafızamızın zayıf olduğu ve en kısa zamanda yaşananları unutacağımız söylemi klişeye dönüşmüşdür.

Ancak merak konusunu, yalnızca tarih bilinçsizliği açıklamak mümkün değil elbette. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Ali Demirsoy bir konuya daha değiniyor; Ülkemizde 10.000 adet bitki ile 50-80.000 arası hayvan türü olduğunu, bunların büyük bir çoğunun kendi coğrafyamıza has olmasına karşın, bu türlerin çok az kısmının bizim araştırmacılarımızca tespit edilip, isim verildiğini söylüyor.

İşte yine bir meraksızlık örneği daha.

Bu eğilimin kökeninde, tarihin geniş kesimlerinde göçer bir toplum olmamızın katkısı vardır elbet. Sürekli yer değiştiren, içgüdüsel olarak batıya ilerlemeyi kendisine hedef olarak belirleyen bir topluluk için, uzmanlaşmamak gayet mantıklı açıklama.

Çünkü bilim, ilgi alanlarının farklılaşması ve bir konuda uzmanlaşmak, şehirleşmenin insanın fikirsel evrimleşmesine sunduğu bir katkıdır. Çünkü şehir yaşamının kendisi, doğayı insana rakip olmaktan çıkarıp, farklı bir ilgi alanı ve hatta laboratuara dönüştürmektedir. Bu süreç, tüm tabii bilimlerde olduğu gibi, beşeri bilimler içinde aynı şekilde işlemektedir.

Şehirleşme, insanların köylü toplumundan farklı olarak uzmanlaşmasını da beraberinde getirmekte. Kimi çöpçülük yaparken, kimisi bitkileri, kimisi tarihi inceler, kimisi de hizmet sektöründe toplumun ihtiyaçlarını karşılayan görevler üstlenirler.

Ülkemizdeki kırsal nüfus/kentsel nüfus oranı hala çağdaş ülkelerin oldukça gerisindedir. Hala her üç insanımızdan birisi kırsalda yaşamaktadır. (Fransa'da kırsal nüfus oranı %5'lerdedir) Bu orana dahi son 50 yıl içerisindeki hızlı göç dalgası ile gelmiş durumdayız. Bu süreci hızlı yaşamış olmayı da hala hazmedemediğimiz, kentlerimizin köy-kent arası bir nitelik taşımasıyla da kendisini fazlası ile belli ediyor.

Toplumumuzun genetik anlamda bir hafıza yoksunu ve tarih bilincinden yoksun olduğunu kabul etmek elbette mümkün değil. Ancak toplumumuzun, insanlığın çağdaş gelişim ekseninde, hedef koordinatlara henüz yeterli uzaklıkta da olmadığını da kavramamız gerekiyor.

Şehirleştikçe, zenginleştikçe ve uzmanlaştıkça elbette bizlerde, insanlığı bambaşka aşamalara taşıyan araştırmalara girişeceğiz. Aslında hayatın, bizim kısır döngü içinde yaşadığımız dar kalıpların dışında, doğal ve beşeri bilimlerin detaylarında saklı olduğunu anlayacağız.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..