Merhaba !

Merhaba !!

Kıymetli zamanından ayırıp, çok değerli gözlerini benim yazımla yoran bütün değerli okurlara saygılarımı sunarım.

Zaman, bir daha asla kazanamayacağımız, en önemli değer olması dolayısı ile, çok dikkatli harcanmalıdır görüşündeyim. Geçmişin sonsuzluğuna karışan her saniye, bir daha dönmemek üzere gidiyor. O anı nasıl ve ne ile geçirdiğimiz sorusunun yanıtı da, bizim zaman mefhumuna yaklaşımımızı belirliyor.

Siz,  yemek için mi yaşıyorsunuz, yoksa yaşamak için mi yiyorsunuz?! Zamana nasıl baktığınızın yanıtı, bence bu soruya vereceğiniz yanıtta gizlidir. Yemek için yaşayanlar - ki toplumumuzda çok fazla var -, onlar, Dünya'nın, doğanın onlara sunduklarını düşünmeden tüketirler ve aldıklarını yerine koymak gibi saçma sapan düşüncelere de kapılmazlar. Onlar sabah kalkıp tüketmeye başlarlar, yatana kadar tüketirler, uyurken de tüketmeye devam ederler. Üretmek adına parmaklarını bile kıpırdatmazlar. Ceplerinde paraları, evleri, atları, katları, yatları vardır ve bütün bunları, büyük bir çoğunlukla havadan kapmışlardır. Ellerinde nasır, alınlarında kırışık, gözlerinde görmüş-geçirmişliğin o bilgeliği yoktur. Onlar, yerler, içerler ve...

Kimileri de vardır ki, onlar yeseler de olur, yemeselerde... Onlar, sabahı, çalışmak ve üretmek için bir taze başlangıç olarak görürler. Elleri kat kat nasırlıdır. Alınları, çizgi çizgi emek oyukludur. Yürekleri, ancak çalışıp ürettikleri gün huzur bulur. Onlar, yaşamak için yerler ve asıl amaçları, yaşamlarının gerekçesi, üretmek, Dünyaya, doğaya, insanlığa vermektir. Ne yediklerinin çok bir önemi yoktur. Karınlarının doyması onlara yeter. Zaten, bu insanlar, hele hele günümüzde, her istediğine ulaşamaz, her istediğini alamaz. Çoğunlukla en ucuza karınlarını doyurmak kaygısındadırlar. Etle, butla pek işleri olmaz....

Siz hangi gruptansınız?

Yemek için mi yaşıyorsunuz, yoksa yaşamak için mi yiyorsunuz?