Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Merhaba’ nın yenideni

Merhaba’ nın yenideni
 

Yeniden merhaba demenin keyfini yaşıyorum şuan. Şöyle bir baktım da arşivime, oldukça uzun zamandır bir şeyler yazmamışım. Eksiklik hissettim, eksik hissettim kendimde. Çok kötü bir şey bu "yazı yazmamak" eylemsizliği !.. Bir çok şey gibi aslında. Eğer yaşamınızda bir takım olgulara uyuma alışmışsanız, bu olgularla, hayat içindeki değişik enstrümanlarla bir şekilde ilgilenmişseniz ve benliğinizde, dilinizde, elinizde, ne bileyim vücudunuzun herhangi bir yerinde alışkanlık yapmışsa bir kere, bir süre bundan ayrı kalmak zorunda kaldığınızda da, vücudunuzun bir yerleri eksilmiş hissediyorsunuz. Aynen, sabah dişlerinizi fırçalamadan çıktığınızda, yada sürekli taktığınız bir takınızı takmadığınızda, ofisinize giderken, yada akşam eve dönerken, bir demet çiçek alıyorsanız, her sabah güne merhaba demeden önce bir sevdiğinizle konuşuyorsanız ve eğer buna alışmışsanız, bunlardan birini yapmadığınızda, ne kadar çok eksiklik hissederseniz, ben de o kadar eksiklik hissettim işte..

Blog sistemine "e-günlük" demiyenlerden olduğumu belirtmiştim daha önceden. Eğer bu şekilde olsaydı, yalnızca o günkü düşüncelerimi ve olayları yazıyor olurdum. Hatta, uzunca yazamadığım günlerde de “ sevgili günlük, bugün çok yorgunum sana bir şeyler yazamıyorum. Ama yarın söz yazacağım” diye not düşerdim. Ertesi gün de yazamayacak bir durumda isem, “bugün keyfim yok” ibaresini düşerdim. Yada “ sevgili günlük… uzunca bir seyahate çıkıyorum, oralardan sana yazamayacağım.. Beni affet, “ diye düşülen bir not olsaydı, bunları okumaktan zevk alır mıydınız ? Yada çok özel durumlarımı burada düz yazı metnine çevirip, blog listeme ekleseydim, ne kadar ilginizi çekerdi ? Hemen kendi adıma cevap vereyim. Bu yazıyı okuyan siz, böyle bir yazı yazsaydınız okumazdım. Yazarsanız da okumam. Bu peşin bir yargımı ? Evet.. Yazı yazan biri, “ okunduğunu yada okunacağın biliyorsa, okuyucu kitle hangi yaştan, hangi eğitim düzeyinden ve toplumun hangi katmanından olursa olsun, saygılı olmalıdır” diye bir düşüncem var. Ben yazılarımı önce kendim için yazıyorum ama blog siteme eklediğimde bu yazı artık bir “evrensellik” sıfatını kazanmaktadır. Eğer sizin dışınızda en az bir kişi bile okuyorsa, o yazı ve konusu sizin dünyanızın dışına çıkmış demektir. İşte bu sebepten, gerek yoğun işlerimden, gerekse evrenselleşebilecek nitelikte bir yazı yazamama korkusuyla, endişesiyle kuru kalabalık olsun istemedim. Zaten neden olsun ki ? Yeterince kuru kalabalık yazılar, fikirler, eylemler içinde boğuşmuyor muyuz zamanlardır ? Hele ki bir bilgi kirliliği de denilen “dez-enfarmnasyon” içinde bulmuyor muyuz çok zamandır kendimizi ? Buna ben de bir katkıda bulunmak istemedim. Önceki yazılarımı okuyanlara bir çağrı !. Böyle bir yazım olduğunu düşünüyorsanız, hemen bir mesaj atın. Söz veriyorum listeden kaldıracağım.

Uzun bir zaman sonra ki yazı nasıl olmalı diye çok düşündüm birkaç gündür. Kafamda düşünceler geldi gitti. Güzel bir “yeniden merhaba” demenin keyfini, keyifli bir şekilde anlatmalıyım derken bakın yine bir sayfayı doldurdum. Türkiye’de her gün çok enteresan şeyler oluyor. Bir çok olaya ve konuya yetişmek imkansız. Yeni bir konu gündeme oturunca, önceki hemen unutuluveriyor. Bu ülkede bazen öyle konular vardır ki, ülke gündemi hemen değişir. Bakın “Tandoğan Mitingi “ meselesine. Hala, sıcaklığını koruyor. Önceleri, gereksizliği tartışılıyordu, sonra bunun sivil olmadığı tartışıldı, sonra bunu bir sol partinin düzenlediği ve üstünde durulmaması gerektiği konuşuldu. Bu da olmayınca” sayı o kadar değil, bu kadardı” denmeye başlandı. Bu fikirler hala gidip geliyor. Ama şu bir gerçek ki, bu eyleme ister miting deyin, ister yürüyüş deyin. Sıfatı ne olursa olsun, Anadolu’nun hemen her yerinden insanları buluşturan ve “ortak bir uzlaşma “ ile bir araya getirilmiş bir insanlar topluluğudur. Ne bir parti düzenlemiştir, ne birileri bu insanları burada zorla toplamıştır, ne de bindirme kalabalıktır. Her insan, kendi bireysel iradesiyle katılmıştır. Ve sayısı üzerinde de durmayalım ama tabir yerindeyse “mahşeri” bir kalabalık haline gelmiştir. Ben yalnızca kendi çevremden biliyorum ki, İstanbul’dan, İzmir’den, Manisa’dan, Adana’dan, Adapazarı’ndan bu mitinge gidenler oldu. Sonuç ne oldu ? Sonuç ortada değil mi ? Hala rüzgarları esmiyor mu ? Ama hedefe henüz yaklaşılmamıştır. Bu "baş döndürücü" kalabalıkların arkası gelecek gibi görünüyor.

Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi var malumunuz, bu yazı yazıldığında henüz seçim başlamamıştı. Birkaç saat sonra siyaset rengini belli edecek. Sonuç ne olursa olsun, ülkemizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin kazancı olmasını temenni ediyorum. Geçmişte bu ülke için kanını döken, canını veren insanların kemiklerinin sızlamamasını diliyorum.

Baharın ilk zamanlarını yaşadığımız şu günlerde, çiçek bahçesi içinde gezinirken hissettim kendimi. Her renkten, her kokudan. Burada olmak yine ve yeniden çok güzel. Umarım, bu kadar uzun ayrı kalmam “yazmaktan” ve okumaktan..

Sevgilerimle..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..