Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '12

 
Kategori
Edebiyat
 

Merimee biçimi bir Öykü: Mateo Falcone

Merimee biçimi bir Öykü: Mateo Falcone
 

Prosper Merimee


Olay ağırlıklı, serim, düğüm ve çözüm sırasına uyularak yazılan öykülerde birinci bölüm oldukça yavaş ilerler. Öykünün coğrafyası anlatılır. Ana kişi tanıtılır, yaşadığı dönem ve çevresindeki insanlarla ilgili bilgiler verilir. İkinci bölümde olay başlar, öykü de daralıp hızlanır. Ana olaya, mantık, zaman ve hiyerarşi kurallarına uyularak yan olaylar eklenir. Bir an gelir, olaylar birbirine girer ve düğümlenir. Bu düğüm de son bölümde okuru şok edecek biçimde çözülür.

Fransız yazar Guy de Maupassant (Gi dö Mopasan) öykülerini bu şekilde yazdığı için onunkilere benzeyenlere “Maupassant biçimi öykü” deniliyor. Oysa Guy de Maupassant’dan çok daha önceleri, yine Fransız yazar Prosper Merimee (Prosper Merime) bu tür öyküler yazmıştır. Örnek mi? Mateo Falcone. 

Yerel renklerle bezenmiş Mateo Falcone, Şubat 1829’da yazılmış, ilk olarak da aynı yılın mayısında Revue de Paris (Rövü dö Pari) adlı dergide Korsika Töresi adıyla yayımlanmıştır.

Öykünün ana izleği onurdur. Korsika kırsalında ailenin onuruyla oynanmaz. Öykünün konusu ise şöyledir: Mateo Falcone’nin evi, Korsika’nın Porto-Vecchio kentinde bir fundalığın kenarındadır.  Falcone, bir gün karısıyla birlikte sürülerinden birini görmeye gider. Tek oğlu Fortunato da evi beklemektedir. Askerlerin kovaladığı, Gianetto adında bir kanun kaçağı, Fortunato’dan kendisini saklamasını ister. Çocuk da beş Frank karşılığı, onu evin önündeki ot yığınına saklar. Az sonra askerler gelir, kaçağı sorar. Fortunato önce görmediğini söylese de sonra köstekli saatin çekiciliğine dayanamaz ve Gianetto’nun saklandığı yeri gösteriverir. Bu sırada Mateo Falcone evine döner. Gianetto’nun yakalandığını görür. Kanun kaçağı, Mateo’nun ailesini hainlikle suçlar, hakaret eder. Askerler kaçağı da alıp gittikten sonra, Mateo Falcone karısının yalvarmalarına aldırmadan oğlunu ormana götürür ve ailesinin onurunu kirlettiği için çekip vurur.

Oğlunun, çıkar oltasına takılarak evine sığınan birini ele verdiğini öğrenen konuksever Mateo’nun öcü korkunç olur. Bir yanda onurunu kurtarma görevi diğer yanda evlat sevgisi. Bir yanda on yaşında bir çocuğun şeytana uyarak işlediği ve sonucunun hiç de hoş karşılanmayacağını kestiremediği bir suç diğer yanda katı töre kuralı. İşte tüm bunlar ele alınıyor, kişilik yansımaları gözler önüne seriliyor öyküde.

Uzun bir mekân betimlemesi, zamanla ilgili bilgiler, eylem üstüne eylem, düğüm, karar aşaması ve beklenmedik bir çözüm içeren bu öykü, klasik tragedyayı andırıyor. Serim bölümünde genişleyerek ilerleyen öykü, olayın başladığı daha doğrusu kanun kaçağı Gianetto Sanpiero’nun gelişinin ve Fortunato’nun tepkilerinin anlatıldığı bölümden itibaren daralıp hızlanıyor. Son bölümünde de okur, bir babanın ailesinin namusunu temizlemek için, üç kızından sonra doğan, ailenin umudu, soyadını sürdürecek tek oğlunu öldürmesine şaşırıp kalıyor.

İşte Mateo Falcone, sonucu okuru sarsan, yüreğini titreten ve ona “Bu kadar da olmaz” dedirten türden bir olay öyküsüdür. Öykünün başında ruhsal yönden huzur içinde olan Mateo Falcone, öykünün sonunda evlat katili olmanın huzursuzluğunu kesinlikle yaşayacaktır. Damadının yanına göçüp gelmesini istemesi, belki de bundandır.

Yoksullara yardım eden, onuruna düşkün, konuksever Mateo Falcone, hem korkulan hem sayılan birisidir. Sağmal koyununu çalan adam için bile, “Ne yapsın gariban, aç kalmıştır” diyebilmektedir. İşte böyle bir adam, öz oğlunu, veliahdını kendi elleriyle öldürmüştür,  duyduğu acıdan da kolay kolay kurtulamayacaktır. Karısı Giuseppa, uysal ve ölçülü bir kadın. Oğulları Fortunato ise akıllı ve açıkgözdür ama ne de olsa daha çocuk. Kanun kaçağı Gianetto Sanpiero’ya gelince, o da mağrur ve cesur bir adam. Theodoro Gamba, çocuk psikolojisinden çok iyi anlayan, görevine düşkün bir komutan.

Olay zamanı 1800’lü yılların bir sonbahar günü. Olay süresi de sınırlıdır öyküde, topu topu yarım gün. Tanrısal bakış açısına sahip anlatıcı da zamandizinsel bir sıra izliyor.

Yazar öyküleme sırasında geçmiş zaman kullanıyor ancak, “Başlarına bir iş gelirse de kaderlerine razı olurlar”, “Birini mi öldürdünüz, Porto-Vecchio makiliğine gidin. İyi bir tüfek, biraz barut ve kurşunla orada güven içinde yaşarsınız”, “Erkek dediğin de silahtan başka bir şey taşımaz zaten”  gibi genel kanı içeren cümlelerde geniş zamana başvuruyor.

Öykünün geçtiği yer, Korsika adasıdır. Yörenin coğrafyasından, Korsikalıların yaşam biçiminden söz ediliyor. Ancak ayrıntıya çok girildiğinden öykü şişip kabarıyor, bu nedenle de oldukça yavaş ilerliyor. Öyküde Porto-Vecchio, Bastia ve Corte gibi kent adları geçiyor ama olay bütünüyle Mateo’nun evinin çevresinde geçiyor. Dolayısıyla zaman gibi mekân da sınırlıdır öyküde.

Kompozisyon açısından bakıldığında, 1964 yılında Editions Gallimard’dan çıkan “Colomba ve Başka On Öykü (Colomba et dix autres nouvelles)” adlı kitapta 14 sayfa tutan öykü, dört bölümden oluşuyor diyebiliriz:

Birinci bölümde, yazar fundalık, gelenek görenek ve yasalar hakkında bilgiler veriyor, Mateo Falcone ve ailesini tanıtıyor. İkinci bölümde, olay ön plana geçiyor. Çocuğun para alıp, kaçağı sakladığı, ardından da köstekli saatin daha çekici geldiği için adamın yerini gösteriverdiği bölüm. Üçüncü bölüm, babanın eve dönüşü ve çocuğunun ihanetini öğrendiği ve karar aşamasında olduğu bölümdür. Dördüncü bölüm,  askerler kanun kaçağını alıp gittikten sonra Falcone’nin oğlunu öldürdüğü bölümdür.

Bu dört bölüm de serim, düğüm, çözüm sırasına uyularak yazılmıştır.

Aradan 183 yıl geçmesine karşın Prosper Merimee’nin öyküsünde kullandığı yöntem, geçerliliğini günümüzde de korumaktadır ve çok öykü yazarına özellikle de olay öykücülerine yol göstermeye devam etmektedir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: “Mateo Falcone hangi tarz bir öyküdür?” sorusuna rahatlıkla Maupassant biçimi denilebilir. Oysa Prosper Merimee 1870’de öldüğünde, Maupassant daha öykü bile yazmamıştı; ilk öyküsü Yağ Tulumu’nu 1880’de, bir başka deyişle Mateo Falcone’den tam elli bir yıl sonra yazmıştır. Bu nedenle olay ağırlıklı, serim, düğüm ve çözüm sırasına uyularak yazılan öykülere Maupassant tarzı yerine Merimee biçimi öykü demek çok daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 95
: 1738
Kayıt tarihi
: 12.06.07
 
 

Emekli öğretim görevlisi, çevirmen, öykü yazarı, kültür ve düşün dergisi Gerçemek'in sahibi ve ge..