Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '08

 
Kategori
Siyaset
 

Merkez Sağ Sendromu

Merkez Sağ Sendromu
 

İnsanın ve insanlığın sırrını çözdüğümüz gün, dünyaya yepyeni bir anlayışın geleceğini zannediyorum. Bu belki de öbür dünya dediğimiz farklı bir âlem olacaktır, ya da bize en az onun kadar şaşırtıcı ve değişik bir yaşam biçimi getirecektir.

Henüz gizemli bir varlık olmaya devam eden insanın içinde, hem "iyilik" yapmaya, hem de "kötülük" yapmaya müsait bir sistem vardır. Bu bağlamda ben insanları iyiler ve kötüler olarak iki kategoride değerlendirebileceğimizi düşünüyorum.

Bunun dışında sahip olunan özellikleri kullanmalarına veya kullanmamalarına bağlı olarak, insanları bir değerlendirmeye tabi tutarsak, bugüne kadar dünyaya gelen milyarlarca insandan hiçbirinin, diğeriyle aynı akıl düzeyinde yaratılmadığını ve birbirinin aynı hareketleri yapmadığını bildiğim için, yaratılan insan sayısı kadar birbirinden farklı görüş olduğunu tahmin ediyorum.

Herkesin farklı bir parmak izine sahip oluşunu, suçluları teşhis etmekte kullanmasını biliyoruz ama, henüz herkesin farklı beyin kıvrımlarına sahip oluşunun nedenini çözemediğimiz gibi, ondan faydalanmasını da bilemiyoruz.

İster Allah tarafından yaratılmış olalım, ister evrimleşerek bugünkü halimize gelmiş olalım, varlığımızı borçlu olduğumuz yüce güç, -sebebini elbette henüz açıklayamıyoruz ama- bizi birbirimizden özenle ve özellikle ayrı yaratmıştır.

Biz de inatla ve ısrarla, insanları belli bir gruba sokup, aynı şekle girmeleri, aynı şeyleri düşünmeleri ve aynı hareketleri yapmaları konusunda, elimizden gelen baskıyı esirgemiyoruz.

Evet, yaşadığımız hayatın genel normları içinde sosyolojik olarak elbette belli başlı gruplar oluşturulabilir. Ancak biyolojik ve doğal benzerliklerle, farklılığın temel noktasını teşkil eden düşünceyi aynılaştırma çabalarına, ben bir türlü katılamıyorum.

Kabul etmem gerekir ki, tek başıma bütün dünyaya karşı koyabilecek bir gücüm yok. Sosyolojinin kurallarını değiştirebilecek kudrete de sahip değilim. Fakat oldum olası insanları sağ ve sol görüşlü olarak ayırmak, nedense bana hep ters gelmiştir.

Hele bu ayırımı kesin çizgilerle belirleyip, bir taraftan öteki tarafa geçit vermez sınırlar koymak, kendi kendimizi yalanlamanın ve düşüncelerimizle ters düşmenin tipik bir örneği gibi gelir bana...

Bir taraftan "eşitlik" ilkesini benimseyip, her insanın her yerde eşit şartlarda yaşama hakkı vardır diye bas bas bağıracağız, bir taraftan da "ben sağcıyım veya solcuyum" diye övünüp karşımızdakini "sen sağcısın, sen solcusun" diye itham edeceğiz. Bu size de biraz komik gelmiyor mu?

*****

2002 seçimlerinde barajı aşamayıp parlamento dışında kalan Doğruyol Partisi'nin, adını Demokrat Parti yaparak seçimlerde oyları silip süpüreceğini zannetmesi, ancak daha da beter bir durumla karşılaşarak neredeyse siyasetten silinme noktasına gelmesi, bazı gazetelerin "Merkez Sağ"a ağıt yakmalarına sebep oldu.

Ben siyasi partileri her zaman, ülkeye hizmet etmeyi amaçlayarak, bu hizmeti nasıl yapacağını halka anlatıp onlardan iktidara gelmek için oy isteyen demokratik kuruluşlar olarak görürüm. Halk bu söylenenlere ne kadar inanır, o partinin kadrosuna ne kadar güvenirse, oyunu da ona göre verir ve dilediği partiyi iktidara getirir.

Demokrasi de zaten bu demektir.

Türk siyasi tarihinde 3 kere çoğunluğu sağlayarak iktidara gelmiş olan Demokrat Parti'nin kurucuları Celal Bayar ve Adnan Menderes, hiçbir zaman kendilerini sağcı olarak tanımlamadıkları gibi, bir önceki iktidarın güçlü partisi CHP yöneticileri ve taraftarları da, onları sağcılıkla suçlamamışlardı.

Sonradan biz Demokrat Parti'yi "sağ" kulvara oturttuk. Bu durumda otomatikman CHP de "Sol" tarafta kaldı. Peki gerçek CHP'nin ve Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu durumda solcu muydu? Bunu söylemeye en azından hakkımız olmadığını düşünüyorum.

*****

Merkez sağ, bir partinin kendi kendini bu şekilde tanımlamasıyla meydana gelmez. O, sağcı olarak nitelendirilen partilerden, en çok oya sahip olanın oluşturduğu bir dairedir. Bu tarife göre, ülkemizde sırasıyla Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi ile, Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye'deki merkez sağın temsilcileridir.

Bu bağlamda yine sırasıyla CHP, HP, SHP, DSP ve CHP'yi de merkez sol parti olarak tanımlamamız gerekmektedir. Şu anda SHP ve hatta DSP yöneticileri, istedikleri kadar kendilerini böyle tanımlasalar ve iddia etseler, feryat figan yırtınsalar, merkez solun temsilcisi olarak kabul edilebilirler mi? Elbette hayır.

Geçirdiğimiz pek çok koalisyon denemesinden sonra, millet çoğunlukla iktidara getirebilecek kadar bir partiye güç veriyor ve onu tek başına iktidar yapıyorsa, parlamento dışında kalmış küçücük bir partiyi "Merkez" olarak tanımlamak, bilgisizlik mi, kasıt mı, kötü niyet mi, şaşırtmaca mı, oyun mu, henüz anlayabilmiş değilim.

Merkez sağ bir partinin de adı değildir. Dolayısıyla ortada yazık olan bir durum yoktur, yaşanan bir trajedi, bir dram mevcut değildir, katledilen herhangi bir şey de bulunmamaktadır.

Eğer Ak Parti'yi merkez sağ olarak adlandırmaktan korkulduğu için böyle bir numaraya başvuruluyorsa, bu yapılanlar, bu milletle alay etmekten başka bir anlam taşımaz. Çünkü adı, sıfatı, yaftası ne olursa olsun, bugün % 47 gibi ezici bir çoğunlukla, ikinci sıradaki partinin iki mislinden fazla oy alarak iktidara gelen bir parti vardır.

Bu bir vakıadır, gerçektir, tespittir; propoganda, övgü, ya da reklam değildir.

Belki de millet benim düşündüğüm gibi, sağ-sol ayırımı yapmadan, bir seçim sürecinde, kendisine hizmet edeceğine inandığı bir partiye oy verip onu iktidara getirmiştir. Önümüzdeki dönem, verilen sözler yerine getirilip iyi işler yapılırsa, bu güven devam eder ve halk bu partiyi yeniden göreve getirir.

Ya da yaptıklarını beğenmez, daha iyisini yapacağına inandığı başka bir partiyi işbaşına getirir.

Biz seçimleri zaten bunun için yapmıyor, bu yarışın demokratik bir ortamda yapılmasını bunun için istemiyor muyuz?
 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..